Alman Başbakana helal olsun!
Almanya'da Aşağı Saksonya Başbakanı Stephan Weil Ramazan ayı nedeniyle başbakan olarak ilk kez iftar yemeği vermiş.
Devlet Konukevi'nde verilen iftara Müslümanların yanı sıra Katolik, Protestan, Alevi, Sünni, Şii, Yahudi, Rum Ortodoks ve Kıpti inanç temsilcileri de katılmış.

Başbakan konuşmasında “Ramazan diyalog için iyi bir fırsattır. Herkes bu fırsatı değerlendirmelidir" demiş.
Ayrıca Hz Mevlana’dan çok etkilendiğini de belirten başbakan Mevlana’nın
büyük bir kişi olduğunu ve hoşgörünün en iyi örneği olduğunu söylemiş.

Doğrusu Alman Başbakanı kutlamadan geçemedim. 

Bizde iki ayrı partiden olan insan ya da farklı görüşlere sahip insanlar böyle kutsal bir ayda bile bir araya gelemezken, onlar pek çok ayrı dinden insani bir araya getirerek örnek bir tavır sergilemişler.

***

Mevlana bize çok mu uzak?
Yoksa biz mi Mevlana’ya uzağız?
Bizde ayni görüşte olmayan insanları sevmezler.
Hatta bir de bakmışsınız facebooktan, twitterdan atmışlar…   
Sosyal medyadaki siyasi, dini ve milli tartışmaları gördükçe şaşırmadan edemiyorum.
Biz neyiz? Kimiz?
İnsan olduğumuzu neden unutuyoruz?  
Bize başkalarını aşağılama, onlara küfür etme hakkini kim veriyor?
Yüreğimizde hiç mi vicdan, hiç mi merhamet, insan sevgisi yok?
Eleştiriler elbette olacaktır.
Hatta olmazsa olmaz.
Zira kimse mükemmel değildir.
Eleştiriler bizi her şeyin daha doğrusuna, daha güzeline götürür.
Hakaret ve şiddetten ise yine hakaret ve şiddet doğar.

***

Hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık da değildir.
Siyasi bir amaç için bile olsa Alman başbakanının bu yaptığını takdirle karşılıyorum.
Bu tür davranışlar, siyaset için birbirine çamur atmaktan, bin bir çeşit komplolar kurmaktan, insanlığını unutup makam için her yolu mubah görmekten daha iyidir.
Niyet elbette önemlidir.
Ancak bir siyasetçinin niyeti de zaten insanlara hizmet etmek, her kesime kucak açmak, insanlara faydalı olmak değil midir?

***

Hangi dinden, hangi siyasi görüşten hangi soydan olursak olalım, her şeyden önce ahlaklı olalım.
Birbirimize saygı duymayı öğrenelim.
Meclisimizde yumruklar uçuşmasın.
Kızlarımız çocuk yasta zorla evlendirilmesin.
Kadınlarımıza şiddet uygulanmasın.
Kimse inancından ya da siyasi görüsünden dolayı yargılanmasın.
Kazandığımız her kuruşun nereden ve nasıl geldiğini iyi hesaplayalım.
Sokaktaki aç susuz dolasan kedileri, kuşları da düşünelim.
Güçlüler zayıfları ezmek yerine onlara yardımcı olsun.
Mevlana felsefesini unutmayalım.
İnsan olmanın onuruyla yaşayalım.

Ciçero’nun şu sözü aslında millet gerçeğini ne kadar da güzel anlatmış; 
 “Milletler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler.”

Birgül KAPAKLIKAYA
05-07-2014
Brüksel