Yıllardır bu topraklarda acı, hüzün, gözyaşı, ekildi…
Her yanı su olan topraklarımız kanla sulandı…
Darbeler ülkesi oldu; milyonlarca insanlar cezaevlerine konuldu. İdam edildiler, terör adına sokaklarda insanlar faili mechul adına öldürüldüler.
Töre adına insanlar öldürüldüler.
Savaş dediler, terör dediler, Türk-Kürt, Alevi-Sunni, Dindar-Dinsiz dediler; gencecik insanlar toprağa verildiler…
‘Namusum’ diyenler kadınları öldürdüler, çocuk yaştaki çocukları ‘gelin’ ettiler…
Demokrasi adına; kendi düşüncelerinin dışındaki insanları, muhalifleri cezaevlerine attılar, işten attılar, işe almadılar.
Demokrasiden, insan haklarından barıştan korktular; savunanları ‘vatan haini’ diye toplumun önüne attılar.
İşçiler, memurlar, esnaf, çiftçinin yüzü gülmüyor, açlık ve yoksulluk giderek artıyor….
Peşpeşe üniversiteler açılıyor; mezun olan milyonlarca genç, ‘işsizler ordusu’na katılıyor.
Ülkenin yüzde 99’u müslüman dediler, dindar göründüler ama en çok kul hakkı yenilen ülke haline getirdiler.
Oysa Yunus Emre’nin dediği gibi; “Bir gönül kırdıysan, kıldığın namaz, namaz değildir…”
Yürekler kirletiliyor…
Denizleri, nehirleri, çevreyi kirletmeyelim.
Ormanları, tarihi ve kültürel yerlerimizi koruyalım.
İnsanların birbirlerine olan saygısını da yok ediyorlar.
Sevgi yüreklerde değil kağıtlarda yazılıyor..
Yıllardır; analar, babalar, eşler, sevgililer ‘ağıt’ yakıyor bu topraklarda…
Yeter artık, bu topraklara acı ekmeyin.
Bu topraklarda, sevgi tohumları ekelim.
Birlikte ekelim, birlikte bölüşelim.
Elele güneşli günleri çocuklarımıza armağan edelim.