Günler ayları, aylar yılları kovalıyor ve Rabbimizin emaneti olan hayat nimeti hızla tükeniyor.

Müstesna zaman dilimlerinden geçiyoruz.11 ayın sultanı Ramazan ayının hepimize “Elveda” dediği günleri yaşıyoruz.

Oruçlar…Teravihler…İftarlar…Sahurlar…hülasa hepsi birden elveda deyip “onbir aylık” yolculuğa çıkmaya hazırlanıyorlar.

Bundan üç dört hafta önce Ramazan ayına kavuşmanın sevinç, huzur ve mutluluğunu hep birlikte yaşadık.

Ancak ne var ki yine ömrümüzden bir rahmet ayı “Ramazan” daha kayıp gidiyor.

Bir ay boyunca evlerimize ve gönül coğrafyamıza konuk olan “Ramazan” bizlere veda ediyor.

Belki de bazılarımız için bir daha kavuşmak olmayacak. Kim bilebilir ki…

“Ramazan” aramızdan ayrılmadan kıymetini bilenlere “Kadir Gecesi”ni takdim ediyor.

Öyle bir geceki içinde “Kadir Gecesi” olmayan seksen dört yıldan fazla bir gece. Yani bir ömre bedel.

Bedel diyorum çünkü bu gece “Kuran” gecesidir. Yüce kitabımız bu gece yeryüzüne inmeye başlamıştır.

Kuran; Varoluş amacından kopmuş, nereden gelip nereye gittiğini unutmuş, insanlığa unuttuklarını hatırlatmak için gelmiştir.

Kuran’ın kadrini bildiğimiz oranda kadir gecelerini ihya etmiş olacağız dostlarım.

İşte “Kadir Gecesi” önümüzde ve bizlere geniş fırsatlar ve imkânlar sunuyor.

Demem o ki her birimizin gönül dünyamızda detaylı bir muhasebe yapma vaktidir.

Dünya hengâmesinde zaman zaman bunalan ruhlarımızı, paslanan gönül aynalarımızı ilahi sözün nuruyla aydınlatmamız gerekmektedir.

İnsana erdemli bir hayat, toplumlara ise saadet ve huzur takdim eden bu rahmet yüklü kitap ile olan bağımızı kuvvetlendirmemiz, Peygamberimiz ve Ehl-i Beytinin yaşam tarzını önümüze koymamız gerekmektedir.

Ancak bin aydan daha hayırlı bir gecenin kıymetini idrak edebiliriz.

Kuran öğretileriyle yaşamına derin mesafeler koyan bireyler ve toplumlar ne yazık ki bir onur ve haysiyet sınavı vermektedirler.

Nasıl bir anlayış ki;  Dünyanın dört bir yanında mazlum kanı dökülmekte, anaların gözleri yaşlı, kardeş gözünü kırpmadan kardeşini ve ailesini öldürebilmekte. Asla kabul edilebilir bir durum değil.

Bu durum “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” mesajıyla hak, adalet, insaf, şefkat ve merhamet çağrılarına insanlığın ne kadar muhtaç bir halde olduğunu göstermektedir.

Sosyal medyada çok güzel, kulağa hoş gelen kandil mesajları okumaktayız. Gereklidir ama yeterli değildir.

İçi boş, birkaç sözle ve resimle geçiştirilemeyecek kadar kıymet ve değer verilmesi gereken zaman dilimlerindeyiz dostlarım.

Birbirimizi anlamaya, birbirimizin kusurlarını örtmeye ve dahi dualarımızı birleştirmeye ihtiyacımız var.

Bu duygu ve düşüncelerle  çekilen kandil mesajları düzleminde bütün islam aleminin geçtiği bu zor süreçten, ızdıraptan ve gafletten; “Kadir Gecesi” hürmetine kurtulması için rabbime ellerimi açarak dua ediyor “Kadir Gecenizi” ve “Ramazan Bayramı”nızı tebrik ediyorum.