AÜHM- Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü 203 numaralı derslikte, 17 Aralık Çarşamba günü Yrd. Doç. Dr. Metin Altan’ın anlatımıyla, Astronominin Fiziksel Temelleri dersi alan öğrencilerle yapılan toplantıda, insanlık tarihi kadar eski bir tartışma olan Astronomi ve Astroloji ilişkisi değerlendirildi.

 

Astrolojinin ilk kez Babiller tarafından, devletin işlevlerinden biri olarak kullanıldığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Metin Altan, “İlkçağda ve ortaçağda astrolojinin öngörüleri, gök cisimlerinin gizemli etkisiyle açıklanıyordu. Gök cisimlerinin hareketleri ve görünüşleri, tanrıların işaretleri olarak algılanırdı. İlk astronomlar, yıldızları hava tahmini yapmak, haritalar tasarlamak ve mevsimsel takvimler oluşturmak için izlerdi. Astroloji, kralların kaderlerinin belirlenmesi için de kullanılırdı. Daha sonra din adamları halka kendi isteklerini dayatmak, boyun eğdirmek ve kafalarını karıştırmak için tehdit edici astroloji kehanetlerinden yararlandı. Astrolojinin sıradan insanların geleceği ve özel yaşamlarıyla ilgili olarak kullanılması ilk kez, eski Yunan’da olmuştur. Yıldızların hareketlerine başka mistik anlamlar yükleyen astrologlar, insanların toplumdaki geleceklerini tahmin edip farklı görüşlerde bulunmuştur. Bu yanlış görüşler, yayılarak günümüze kadar gelmiştir.” dedi.

 

“Durun tahmin edeyim balıksınız değil mi?”

 

Hayatımıza sinen hurafelerin, toplumumuzda ne kadar derin yaralar açmakta olduğunun, çoğu kimse tarafından fark edilmediğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Metin Altan, “Durun tahmin edeyim, balıksınız değil mi?" cümlesinin sevimli ve zekice tasarlanmış, karşı cins ile tanışma sürecinin ilk zamanlarında, büyük olasılıkla ilk elektriğin olumlu alınması için işe yaradığını söyledi. Hemen herkesin fallar ve burçlar ile ilgili bir teması olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Altan, "Sonrasında tebessüm ve ortak sohbet kelimeleri astroloji potasında eritilir. Ne yazıktır ki ortak payda, hurafeler yobazlığında şekilleniyor. Farkında bile olmadan taze beyinler ve kıymetli zamanlar hoyratça ziyan ediliyor. Pırıl pırıl gelecek planları, karanlık ortaçağın örümcek ağlarına, telafisi mümkün olmayan hasarlar ile mahkûm ediliyor.” ifadelerini kullandı.

 

“Şablonlara hapsolmuş zombiler”

 

“Parmak izi gibi kişilik de kendine özgüdür ve dünyadaki insan sayısı kadar kişilik vardır.” diyen Yrd. Doç. Dr. Mehmet Altan, “İnsanlar astrologların dediği gibi kendilerine dayatılan sadece 12 kişiliği taşımış olsa şimdiye kadar dünya bilgisayar oyunundaki soğuk, sıkıcı ve gri tonlu bir gezegen olurdu. Oğlaklar yalnızca inatçı, koçlar hantal, akrepler kinci, ikizlerin kararsız birer figür olması ne kadar da kötü bir düşünce. Şablonlara hapsolmuş zombiler; yaşamınızdaki her dakikanız, diğerinden farklı olsun. Erdemlik basamaklarını tırmanırken, kişiliğinizi bilimin ışığında olgunlaştırın. Yaşam, herkese özel olarak verilmiş ve çok kısa. Bu zenginliğinizi, ortaçağ yobazlığını dayatarak ötekileştirdikleri, şablonlara soktukları insanlardan maddi kazanç elde etmek isteyen kişilere ipotek etmeyin. Dikkat edin ki astrologlar altılıyı tutturarak veya sayısal çekiliş sonucunu bilerek para kazanabilecekken, zengin müşterileri için oluşturdukları gökyüzü haritalarıyla büyük paralar kazanıyorlar.” şeklinde konuştu.

 

“Astrolojinin temel dayanağı çöktü”

 

Yayılan hurafelere karşı yıkıcı kanıt olarak ise 11 Temmuz 1991 tarihini gösteren Yrd. Doç. Dr. Metin Altan, “O gün, Ay’ın gölgesi batı yarım küresini süpürüp geçmiş ve böylece en uzun süreli Güneş tutulmalarından biri gerçekleşmişti. Bu tarih, çok önemli bir gerçeği açığa çıkardı. Güneş’in, 11 Temmuz 1991 tarihinde ikizler takımyıldızında bulunduğu anlaşıldı. Oysa bütün astroloji haritaları, yılın o günlerinde Güneş’in Yengeç takımyıldızında bulunduğunu öne sürmekteydi. Bütün burç fallarında, 21 Haziran–22 Temmuz tarihleri arasında doğmuş kişiler, Yengeç burcunda gösteriliyordu. Böylece astrolojinin temel dayanağı çöktü. Bilimsel ispata kılıf bulamayan Astrologlar, Yer’in dönme ekseninin yalpalamasının (presesyon) yarattığı yer değişimini hesaplarına katmamışlardı. Bu olay sonrasında ne yazık ki, astrolojiye inananların veya inanmak ihtiyacı duyanların çoğu, astrologlardan iddia ve tahminlerinin doğrulanması talebinde bulunmadılar.” dedi.

 

Ethem Sündük 

Editör: TE Bilişim