Türbanlı bacı döktürmüş köşe yazısında ‘’Yeni Türkiye’’ güllük gülistanlık… Ve şöyle devam ediyor.   ‘’Şu anda üniversitede okuyan gençler hayatlarının en az yarısını Ak Parti iktidarına denk gelen bir dönemde geçirdiler.  Henüz sorumluluk almadıkları bir dünyada, görece iyi şartlarda, refah toplum psikolojisi içinde yetiştiler.  Tanıdıkları yegâne lider Recep Tayyip Erdoğan’dı.  Ebeveynlerinin hatıralarında yer etmiş olan vesayetler kapanmış,  onlar artık başka ufuklara bakıyordu.  Diye devam ediyor çoğunun teknolojik imkânlara, akıllı tahtalara, evlerinde özel odalara sahip olduğunu belirterek.  Batı başkentine gitmek isteyen bir gencin sorduğu sorular içerisinde ise en dikkatini çeken ‘’Gün içinde dışarıda olduğum zamanlarda namazımı nerede kılabilirim’’  Yazının sonunu da şu cümlelerle bitiriyordu. ‘’Yeni Türkiye’nin sunduğu imkânlar bu rehberliklerle çok daha etkili biçimde değerlendirilebilir. Gençlerin böylesi bir mentorluğa gerçekten çok ihtiyacı var.’’

Köşe yazısını okuduktan sonra gazetenin aynı sayfasına göz atıyorum.  HAYATA YENİDEN TUTUNMAK İSTİYORUM Başlıklı 15 yaşında tecavüze uğramış Z.C nin  haberi  olay Karaman’ın  Ayrancı  ilçesinde geçiyor  ve  isyan ediyor bana  tecavüz edenler dışarıda özgürce dolaşıyor. Ben üç yıldır evden çıkamadım. Okula gidemedim. Okula gitmek, okumak istiyorum…  Daha az evvel okuduğum köşe yazısında ‘’hani her şey güllük gülistanlıktı’’ diyorum.  Alttaki habere kayıyor gözlerim OTOYOLDA VAHŞET Cinayete kurban giden genç bir kızla annesinin haberi bakıyorum Adana Mersin otoyolunda oluyor olay. Başka bir ülke değil buda Yeni Türkiye’de yine köşe yazısına takılıyor aklım… Diğer habere geçiyorum Adana’daki işitme engelli iki yaşında ki Mehmet’in biyonik kulak cihazının çalınma haberi… Sonra köşe yazısının aynı sayfada bulunduğu gazete haberlerinden anlıyorum ki türbanlı bacı masal anlatmış… Türbanlı değilim ebeveynlerimin hatıralarında yer etmiş olan vesayetler benim için asla kapanmaz mirastır,  öğretidir… Daha dün Çanakkale zaferini andık ve gelecek kuşaklara miras bırakarak anılmasını sağlayacağız… Emperyalizm bu topraklara bu halka saldırdığında sadece topuyla tüfeğiyle saldırmamıştı… Kadınlarımıza, kızlarımıza tecavüz de edilmişti… İşte bundandır on üç yaşında bir çocuğun eski parçalanmış üniformasıyla minicik bedenini ülkesinde ki kadınları, kızları korurcasına siper etmesi…  İşte bundandır efsaneleşmesi… Emperyalizme karşı durmuş tanıdığım yegâne liderde bütün halkla birlik içerisinde olmuş Mustafa Kemal Atatürk’tür.   Madem türbanlı bacı masal anlatmış içimden geldi bir masalda ben anlatayım…

Bir varmış bir yokmuş uzak ülkelerin birinde padişah hastalanmış. Yenilik hastalığına yakalanmış. Her şey yeni olsun istiyormuş. Yeni saray, yeni hizmetkarlar… yeni… yeni…  yeni… herşey yeni olsun istiyormuş.  Yeni sarayında çok mutluymuş.  O yenilendikçe halkın her şeyi eskiyormuş.Kimse padişahın hasta olduğunu söylemeye cesaret edemiyormuş. Derken çokkk uzak ülkenin diyarlarından birinden değil kendi ülkesinden ak şaçlı bir hekim teşhis koymuş.

Masalın tam ortasında uyuya kalıyorum.  Rüyamda bir güvencin oluyorum. Kanatlarımı çırparak gökyüzünün maviliklerinde bulutların arasından dünya âlemi seyre dalıyorum.  Üzerime doğrulan bir sapanın menzilinden kaçarken uyanıyorum.   Gövdesine yaslandığım asırlık çınar rüzgârla fısıldıyor kulağıma  ‘’Gölgeme güvenme güneş çoktan battı’’…