Tabip Odası Başkanı Hamit Güçlüer, Şehir Hastanesi inşaatında meydana gelen iş kazası ile ilgili basın açıklaması yaptı. Güçlüer, “Yer Eskişehir Şehir Hastanesi şantiyesi. Gencecik bir işçi yine bir iş cinayetinde yaşamını yitirdi. 29 yaşındaki Ali Torun'un üzerine 2 buçuk ton ağırlığında demir malzeme düştü. Çok geçmedi,  yaklaşık 4 ay önce aynı şantiyede bir işçinin yaşamını yitirmesinin üzerinden” dedi.
Güçlüer, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugüne kadar yaşanan iş cinayeti davalarında daha fazla kâr için en temel önlemleri almayan patronların yerine, birkaç mühendis ya da iş güvenliği uzmanının sorumlu gösterildiği ya da herkesin aklanarak işin içerisinden çıkılmaya çalışıldığı bir süreç işliyor. Dolayısıyla verilen cezaların yetersizliği ile adeta yeni iş cinayetlerine davetiye çıkarılıyor. İşçi Sağlığı ve Güvenliği bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir. Bu alana ilişkin göstergeler temel insan hakları, çalışma yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerine ilişkin en önemli göstergelerin başında gelmektedir.  Ülkemizin, çalışma yaşamı koşulları açısından son derece olumsuz bir tablo ile karşı karşıya olduğu tüm açıklığı ile ortadadır. Ülkemiz, iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada en üst sıralarda yer almaktadır. Bu tablo AKP’nin iktidara gelmesiyle daha da vahim bir hal almıştır. 2003 yılında günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte iken, bugün bu sayı 5-7 işçiye kadar çıkmıştır”
Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının yüzde 98’i, meslek hastalıklarının ise yüzde 100’ünün önlenebilir olduğunu söyleyen Güçlüer, şunları söyledi: “Gerekli önlemler alınmadığı için maalesef her yıl iş kazaları ve meslek hastalarından dolayı birçok insan hayatını kaybetmektedir. Çünkü AKP iktidarı ile çalışma yaşamının tüm kuralları değiştirilmiş, dönüştürülmüştür. Çalışma yaşamı esnekleştirilmiş, yeni çalışma türleri devreye sokulmuş, geçici istihdam, taşeronluk, kısmi süreli çalışma, telafi çalışması, çağrı üzerine çalışma, serbest zaman uygulaması, denkleştirme süresi vb. uygulamalara geçilmiş, iş güvencesi kaldırılmış, işlerin taşeronlara verilmesi kolaylaştırılmış; işçilerin tamamen patronların belirlediği koşullarda çalışmasının önü açılmıştır.Bu noktada iş cinayetlerinde ölümleri, yaralanmaları ve meslek hastalıklarını “işçinin kaderi”, “işin fıtratı” şeklinde ifade etmek ise bilinçli olarak gerçeğin üstünü örten, art niyetli bir yaklaşımdır. Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır. İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın.”

 
Editör: TE Bilişim