Eskişehir Bilecik Tabip Odası’nın Şehir hastaneleri ile ilgili açıklamasını ‘bilgi eksikliğinden vatandaşları yanlış bilgilendirmeye yönelik’ olarak yorumlayan  Eskişehir İl Sağlık Müdürü Dr. Ali Mumcu’nun  yanıta Tabip Odası Başkanı Güçlüer’den yanıt geldi.
EBTO’nun yeni, modern hastanelere yapılmasına karşı olmadığı ve şehir hastanelerinin çok yüklü kamu zararına neden olduğunu dile getiren Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Hamit Güçlüer,  “Bizim istediğimiz bilimin gereklerine uygun biçimde, kente ve çevreye saygılı, kamu yararı gözetilecek biçimde ve mevcut hastaneler korunarak yeni yatırımların yapılmasıdır. Tüm bunların tersine uygulamalara karşı çıkmamız ‘ayak bağı’ olmaya çalışmamızdan değil, insanlığımızın, hekimliğimizin, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olmamızın, kamu yararını gözetiyor olmamızın  gereğidir” dedi.  
Sadece “kira” adı altında 25 yılda ihaleyi alan şirketlere sabit yatırım bedelinin üzerinde fazladan paralar ödeneceği görüldüğünü kaydeden Güçlüer şunları söyledi:
“ Yapılan yatırımın sekiz katı sadece “kira” ödemesinden söz ediyoruz. Şirketlere ödenecek para sadece kira bedeli değildir. Hastanelerde görüntüleme, laboratuar, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, yemekhane gibi aklınıza gelen tüm hizmetler yine bu şirketlere bırakılmakta, bunlar için de bu şirketlere “hizmet bedeli” adı altında yüksek paralar ödenmesi karara bağlanmaktadır. Üstelik  sağlık hizmetlerinin tümünün de bu şirketlere bırakılması söz konusudur.
Ancak bununla bitmemektedir, şirketler ayrıca hastanelerin çevresine kurdukları ticari alanları işleterek kar elde edecek, üstelik bu gelirleri KDV, Damga Vergisi ve Harçlardan muaf olacaktır. Bununla da bitmemektedir! Mevcut köklü devlet hastaneleri de “kampus dışı ticari alan” adı altında bu şirketlerin kullanımına verilebilmekte, bu alanlara otel, alışveriş merkezi gibi ticari yapıların kurulmasının önü açılmaktadır.
Peki, bu yatırımları daha ucuza mal  etmek mümkün müdür? Şüphesiz ki evet.
Burada hekimlere ve sağlık çalışanlarına düşen kurulan düzenin çarkları altında ezilmekten başka bir şey değildir. Yurttaşların ise bu beş yıldızlı konfordan yüksek paralar ödeyerek yararlanacaklarını yapılan düzenlemeler ortaya koymaktadır. Mevcut hastanelerin kapatılmasından, tüm hastanelerin kentlerin belli bölgelerinde toplanmasından doğacak problemler, kimi illerde seçilen yerlerden kaynaklı sorunlar da vardır.
Çok önemli bir yanlış bilgilendirme daha ortaya atılmıştır. 25 ilde kurulacak Şehir Hastaneleri sayesinde yatak sayılarının artacağı söylenmektedir ki hiçbir biçimde gerçeği yansıtmamaktadır. Şehir Hastanesi ihaleleri Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile yapılmaktadır.Yüksek Planlama Kurulu, yapılacak şehir hastanelerine “ancak mevcut hastanelerin yatak sayısından, yapılacak hastanenin yatak sayısı kadar indirim yapılması” ya da “mevcut hastanelerin kapatılması” yoluyla izin vermektedir. Yani bu projelerle hastane ya da yatak sayısı artmamakta, karşılığında mevcut hastaneler kapatılmaktadır.
Şehir Hastaneleri’nin yapıldığı model İngiltere ve Kanada’da yıllarca kullanılmış, yarattığı kamu zararı nedeniyle ciddi eleştirilere neden olmuş, pek çok hastaneyi iflasa sürüklemiş bir  modeldir.
Hastanenin parasının vatandaşın cebinden çıkmasına gelince,kira adı altında sabit yatırım bedellerinin çok üzerinde ödenecek paraların kimin cebinden çıkacagını sayın saglık müdürü herhalde bizlere  söyleyecektir. Yüklenici firma ile yapılan sözleşme gereği pek çok hizmetin aynı  firma tarafından karşılanması sağlıkta  özelleşmenin geldiği son noktayı göstermesi bakımından  önemlidir.
Artık özel hastanelerin  yeni bir rakibi vardır. Bunlar da kamu-özel  şehir hastaneleridir.”
 
Editör: TE Bilişim