Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu tarafından düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü Etkinliği Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
“Şiddete Karşı Tam da Şimdi” başlığı altında düzenlenen etkinliğe, Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatma Rabia Ay, Avukat Pınar Çelik Arpacı konuşmacı olarak katıldı. Etkinlik sonunda Tepebaşı Belediyesi Anneler Tiyatro Topluluğu tarafından tiyatro gösterisi yapıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TMMOB İKK Kadın Komisyonu Başkanı Feride Betül Hacımusalar Yörükçü, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında TMMOB Eskişehir İKK Kadın Komisyonu olarak; şiddete karşı bilinçlenmek, haklarımızı tanımak ve farkındalıklarımızı artırmak adına düzenlediğimiz etkinliğimize katıldığınız için teşekkür ederiz” dedi. 
ŞİDDET ŞİDDETİ DOĞURUYOR
Etkinlikte ilk olarak kadına yönelik şiddetin psikolojik boyutlarını ele alan Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatma Rabia Ay, şiddetin toplumun her alanında olduğunu ve şiddetin şiddeti doğurduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2002 yılı raporuna göre şiddetin en fazla aile içinde olduğunu kaydeden Ay, bunun da en fazla kadına yöneldiğinin saptandığını belirtti. Özellikle ataerkil toplumlarda şiddetin daha yoğun yaşandığını ifade eden Psikiyatr Ay, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın arttığını aktardı. Rabia Ay, dünyada her 3 kadından 1’inin şiddete maruz kaldığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddeti anlamaya çalışırken kadının toplumsal yaşama katılımı sosyo-ekonomik düzeyini, aldığı eğitimi, içinde bulunduğu toplumsal yapıyı gözden geçirmek gerekiyor. TÜİK’in araştırmasında kadının asli görevinin evde çocuklarına bakmak olduğu algısının yüzde 67 oranında olduğu belirtilmiştir, bu da gösteriyor ki bunu sadece erkekler düşünmüyor, bazı kadınlar da bu şekilde düşünüyor. Anne ve babanın sürekli kavga ettiği evlerde çocuk şiddeti doğal görüyor ve ne yazık ki şiddeti görev ya da yaşayan çocuklar da ileride şiddet uyguluyor, şiddeti öğreniriz ve uygularız. Şiddet uygulayan erkek sonrasında gerilimi azaltıyor örneğin çiçekle geliyor, hatta bazen ağlıyor, ta ki gerilimi yeniden yaratmaya başlayana kadar. Sonra aynı şiddet davranışını yineliyor. Bu tür örneklerde evlilikler daha uzun sürüyor.” 
KİME BAŞVURMALI
Daha sonra söz alan Avukat Pınar Çelik Arpacı şiddete uğrayan ya da uğradığına tanık olunan kadınların mutlaka buna karşı sesini yükseltmesi gerektiğini belirterek; “Bu tür durumlarda; polise, jandarmaya, Alo 183’e, BAROLAR’a, Valiliğe, Kadın Danışma Merkezlerine, Savcılık/Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz” dedi. Toplumda şiddeti meşrulaştırmaya yönelik yanlış inanışların bulunduğunu ifade eden Arpacı, bunları şöyle sıraladı: “Aile içerisindeki kadına karşı şiddet, sadece aileyi ilgilendiren bir sorundur! Aile içi şiddete yoksul ve eğitimsiz kimseler arasında rastlanır! Kadın şiddet görüyorsa bunu hak etmiştir! Erkekler bazen kendilerini kontrol edemeyebilir! Şiddet erkeğin fıtratında var.”
 Kadına yönelik şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olmadığını vurgulayan Arpacı, şiddete uğrayan kadınlar için mülki amir tarafından verilecek koruyucu tedbirleri de şu şekilde aktardı: “Barınma yeri sağlama, geçici maddi yardım sağlama, psikolojik, hukuki, mesleki ve sosyal bakımdan rehberlik, hayati tehlike altında geçici koruma altına alma, kreş imkanı sağlanması.” 
DUYUYORSANIZ İHBAR EDİN
Avukat Pınar Çelik Arpacı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tür durumlarda kadına geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi hâlinde, 16 yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının 1/30’una kadar günlük ödeme yapılır. Korunan kişinin birden fazla olması hâlinde, ilave her bir kişi için bu tutarın yüzde 20’si oranında ayrıca ödeme yapılır. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık, maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir. Eğer şiddeti görüyorsanız veya duyuyorsanız derhal polisi (155) veya Jandarmayı (156) arayabilir, savcılığa yazılı ihbarda bulunabilirsiniz. İhbarda bulunmak sizi davaların tarafı yapmaz, sadece ihbar olarak değerlendirilir!”
 
 
Editör: TE Bilişim