Kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri elektrik faturalarımıza yansıtılan bedellerden bazıları.

Yalnızca mesken abonelerine değil, sanayi ve ticari elektrik kullanıcılarına da bu bedeller yansıtılıyor.

Yönetmeliklerden kaynaklanan bu bedellerin yasal olduğu iddia edilebilir. Fakat “haklı” değiller. Haklı olmadıkları konusunda son kararı da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdi.

Tüketici hakları gittikçe gelişiyor, bu çok sevindirici. Bununla beraber “iade edilmesine” karar verildi sözü süreci bitirmeye yetmiyor. Faturamızı kesen perakende şirketine gidip talepte bulunduğumuzda bedel iadesi yapmıyorlar. Keşke fatura tahsilâtı yaptıkları gibi kolayca bir vezneden bu haksız tahsil edilen bedellerin ödemesini yapsalar…

2014 yılının son ayında kesinleşen mahkeme kararları sonrası EPDK Kurul kararları ve tebliğleri ile faturalara yansıtılan bu bedellerin, mahkeme kararları doğrultusunda haksız tahsil edildiği görüldü.

Başlangıçta talepler ve başvurular hızlansa da mevut davalara da etki edecek bir yasa tasarısının gündeme gelmesi ile başvurular yavaşladı. Zira açılacak davamızın yeni yasa sebebi ile red edilmesi durumunda vekalet ücreti ödememiz gündeme gelecekti.

Kesinleşen kararların üzerinden 10 aylık bir süre geçti. Mahkeme kararlarını bertaraf edecek bir yasada çıkmış değil. Dolayısı ile bu bedellerin iadesi için harekete geçmek tüketicinin lehine olacaktır.

Süreç ise sandığımızdan daha çetrefilli. Aynen bankaların dosya masraflarında olduğu gibi, işimizi zorlaştırmak adına öncelikle bize bu bedelin ne kadar olduğunu söylemeyecekler. En az 10 yıllık bir abonenin, ( 10 yıl genel alacak zamanaşımıdır) 10 yıl boyunca kendisinden tahsil edilen bu bedellerin ne kadar olduğunu sorması ve mevcut faturası ile bu bedeller tahsil edilmese idi ödeyeceği faturalar arasındaki farkın bildirilmesini yazılı olarak istemesi gerekiyor. Çünkü yalnızca bu bedellerin faturadan çıkartılması yetmiyor, fatura matrahı düşeceği için ödediğimiz KDV, TRT payı gibi farklı bedeller de düşecek.

Yazılı olarak bu talepte bulunacağız. Perakende satış şirketinin cevap vermeyeceğini tahmin etmek için ise kâhin olmaya gerek yok. Cevap vermeyen perakende satış şirketini ise EPDK’ya şikâyet edeceğiz. EPDK ne yazık ki BDDK gibi keskin ve süratli çözümler bulamıyor. BDDK’ya şikayet sonucu bankalar masraf makbuzlarını ikiletmeden vermeye başlamışken EPDK’ya şikayet aynı sürat ile çözüm sağlamıyor.

Bu bedellerin iadesi hakkımız. Fakat önümüzdeki en önemli engel de meblağın ne kadar olduğunu bilmemek. Ticaret ve sanayi abonelerinin süreci ise açık onlar Ticaret Mahkemesi’nde “belirsiz alacak davası” açacak, hem bedelin tespitini hem de iadesini isteyecek.

Tüketici ise doğrudan mahkemeye başvuramaz. Öncelikle tüketici hakem heyetine gitmeli. Bize yazılı başvurumuza rağmen haksız tahsil edilen meblağların bildirilmediğini belirterek meblağların tespitini ve iadesini talep etmeliyiz. Sonra kararı bekleyeceğiz. Karar lehimize olur ise çok yüksek ihtimalle dağıtım şirketi aleyhimize tüketici mahkemesinde dava açacak. Bu konudaki Yargıtay ve Hukuk Genel Kurulu kararları ise açık. Yeni bir yasa söz konusu olmadığı sürece, haksız bulunmamız söz konusu değil. Süreç kolay değil, kısa hiç değil. Fakat “hak aramaya” bir yerden başlamak gerekiyor…

www.tukdes.org- [email protected]