Kobane’ye kütüphane yapmak, onarmak ve bir anı ormanı yapmak için gidiyorlardı. Kobane’li çocuklara da oyuncak götüreceklerdi.

Bu yolculuk tehlikeli bir yolculuktu.

Tehlikeli olduğunu biliyorlardı.

Ağaca düşman, kitaba düşman, çocuklara düşman, barışa düşman, kardeşliğe düşman her zaman pusudaydı; bilirlerdi.

Onların; adalete, emeğe, paylaşmaya, dayanışmaya düşman olduğunu bilirlerdi.

Onların gülmekten korktuklarını ve bu yüzden insana da düşman olduklarını da bilirlerdi.

Bilirlerdi ama; her zaman demokrasi, insan hakları, barış, kardeşlik, emek için, çocuklarımız için ölümün üzerine üzerine gitmekten hiç çekinmediler.

Yine çekinmediler; ölümden…

Parçalanırken de, vücudunun bir parçası yok olurken de hep inandıklarını söylediler.

Suruç’ta katliam var.

IŞIDdiniz mi?

Suruç’ta insanları öldürürken, çocukların oyuncaklarını da kana bulaştırdılar…

Suruç’ta 32 insanımızı öldürürken diğer tarafta Adıyaman’da bir askeri de toprağa düşürdüler.

Ama bilsinler ki; Nazım Hikmetin şiirindeki gibi; “Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm/ bizimde üstümüze güneş doğacak gülüm/ gülüşüne bir kurşun sıksa da ölüm/ Unutma ki umuda kurşun işlemez gülüm…”

Sömürüyle,kanla beslenenler şunu iyi bilirler. Sessiz olan toplumlarda, koltuk uğruna her şeyi yapanlara karşı duyarsız kalan toplumlarda, okumayan, sorgulamayan toplumlarda beslenirler.

O yüzden; ey halkım uyuma…

Katliamlara, faili meçhul cinayetlere, adaletsizliğe, sömürüye karşı, teröre karşı sessiz kalma. Sessiz kalırsak suça ortak oluruz; bilesin.

Biz kardeşiz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Elele türküler söylemek istiyoruz.

Birlikte üretmek, birlikte paylaşmak istiyoruz…

Ama hiçbir zaman suç cezasız kalmamalı.

Pablo Neruda’nın şiirindeki gibi;

“Ölüler adına

Bizim ölülerimiz adına

Bir ceza istiyorum

Vatana kan sıçratanlara

Bir ceza istiyorum

Bu ateş emri veren cellatlar için

Bir ceza istiyorum

Bu suçla

İktidara gelen hain için

Bir ceza istiyorum

Can çekişmeyi başlatanlar için

Bir ceza istiyorum

Bu suçu savunanlar için

Bir ceza istiyorum

Kanımızı emmiş ellerini

Bana uzatsınlar istemiyorum

Bir ceza istiyorum

Onları evlerinde rahat ve elçi olsunlar diye

değil

Onları burada, bu yerde

suçlu ve hüküm giymiş olarak

Görmek istiyorum

Bir ceza istiyorum…”