Söyleşi: Tuğba Koçal

Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi
Son dönemde Eskişehir siyasetinin en dikkat çeken ismi kuşkusuz ki Volkan Doğan... AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Doğan ile hem farklı siyaset anlayışını hem de bilinmeyen yönlerini konuştuk. Henüz 15 yaşında iken Çarşamba Pazarı’nda pazarcılık yapmaya başlayan, kısa sürede işlerini büyüten fakat siyaset için tüm ticari hayatına bir çizgi çekerek kendini tamamen siyasete veren bir isim Volkan Doğan… Kentte hemen hemen herkes tarafından tanınan, siyasetin genç ve renkli ismi Volkan Doğan’ı gelin bir de ondan dinleyelim…
Bize Volkan Doğan’ı bilmediğimiz yönleri ile anlatır mısınız?
1982 yılında Eskişehir’de doğdum. Annem ev hanımıydı, babam bir fabrikada işçiydi. Ben 15 yaşımdayken babam vefat etti. 39 yaşındaydı babam vefat ettiğinde. Süleyman Çakır Lisesi 1. sınıfta liseyi bırakmak zorunda kaldım. Gelir durumumuz iyi değildi, ailemi geçindirmem gerekiyordu. 2 kardeşim ve annemin sorumluluğu benim üzerimdeydi. Kardeşlerimin okullarını bitirmesini istedim. 15 yaşımda çalışmaya başladım. Çalışma hayatına pazarcı olarak başladım. Çarşamba Pazarı’nda yıllarca tezgâhların üzerine çıkıp bağırdım. Pazarcılık çok zordur. Pazarcılığı, esnaflığı çok iyi bilirim. İliklerime kadar hissederim bunu. Pazarcı sabah 6’da kışın o soğukta o tezgâhı nasıl açar, o demirleri tutunca eline nasıl yapışır çok iyi bilirim. Daha 15 yaşımdayken İstanbul’a gidip kapı kapı hanları gezer, 300- 500 gömlek alır, Eskişehir’de pazarlarda satardım. Hamamyolunda el arabası ile işportacılık yapardım. Daha sonra Yunusemre Halk Çarşısında 10 metrekarelik bir dükkân açarak orada tekstil ürünleri satmaya başladım. Haftanın belli günleri yine pazarlara çıkardım. Allah öyle bir yolumuzu açtı ve bize sahip çıktı ki ben 25 yaşıma geldiğimde 8 mağazam vardı. Eskişehir, Kütahya, Afyon, Bilecik, Isparta, Bozüyük gibi şehirlerde şubelerim vardı. Bölgede bir mağaza zinciri oluşturmuştum. Eskişehir’de 2 ayrı şirketim ve 100’e yakın çalışanım vardı. İşlerim yoluna girince liseyi açıktan bitirdim. Daha sonra 4 yıllık İşletme bölümü okudum. Şimdi de açık öğretimde 2 yıllık sosyoloji okuyorum.
“SİYASETE RECEP TAYYİP ERDOĞPAN SAYESİNDE GİRDİM”
Bu yoğum tempoda siyasete nasıl başladınız?
Hayata çok erken atıldım. Yaşıtlarım sokaklarda oynarken okula giderken benim üzerimde bir sorumluluk vardı. Siyasete erken başlamamın sebebi de biraz da buydu. Küçük yaşta pazarda esnaflık yapmak insana farklı bir özgüven katıyor. Daha çözüm odaklı olabiliyorsunuz. Esnaf camiasındaki abilerimiz, komşularımız bana destek olurlardı. Tuhafiyeciler Odasına gider gelirdik. 22 yaşımda bana odada yöneticilik görevi verdiler. 2 dönem yönetimde görev yaptım. Esnaf odalarında aldığım bu görevde esnaf camiasının sorunlarını, isteklerini tartışmaya, konuşmaya,  söz sahibi olmaya başladım. Benim milliyetçi ve muhafazakar tavrımı bilen esnaf arkadaşlar 2009 yerel seçimlerinde ‘gel seni esnaf adına meclis üyesi yapalım’ dediler. Beni partiye teklif ettiler. O dönem İl Başkanımız Salih Koca, Odunpazarı İlçe Başkanımız Süleyman Reyhan, Gençlik Kolları Başkanımız Hasan Doğru idi. Aday adayı oldum ama listede çok değerli isimler vardı, hiç şansım yoktu. Benim gönlümü kırmamak adına o dönemin yöneticileri, “Çok sevilen bir kardeşimizsin. Esnaf camiası seni seviyor. Meclis üyesi listesine giremezsen çok üzülme. Biz seni yine siyasette değerlendiririz” diyorlardı. Dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanımızın feraseti, iyi bir siyasetçi olduğu, siyasette gençliğe önem vermesinin tezahürü ile ben siyasete girdim. Bu bir kader, nasipti. Liste Ankara’ya gidince Recep Tayyip Erdoğan, “Her listede her 5 kişiden biri kadın, biri genç üye olacak” diyor. Bu kuralı koyunca listede en gençlerden biriyim ve esnafı da temsilen beni listeye yazdılar. Cumhurbaşkanımız genç kontenjanını ortaya koymasa belki ben siyasete giremeyecektim. Bu nedenle 2009 benim hayatımın dönüm noktası oldu. 2009 yerel seçimlerinde Burhan Başkanımız ile seçim kampanyasını geçirdik. Odunpazarı Belediyesi’ni kazandık ve ben 25 yaşımda iken meclis üyesi olarak göreve başladım. Eskişehir’in en genç meclis üyesiydim. Türkiye’de de en genç meclis üyesi olan 2 ya da 3 kişiden birisiyim.
“EN ARKA SIRADAN CHP MUHALEFETİNİ İZLERDİM”
Siyasete hızlı bir giriş yaptınız. Siyaseti nasıl buldunuz, neler yaptınız?
Zaten araziden geliyordum. Esnaflık yaptığınızda toplumun tüm sosyolojik tabanları ile temasınız oluyor. Eskişehir’de Çarşamba Pazarı klasiği vardır. Pazarda ev kadını ile de doktorla da iletişim içinde oluyorsunuz. Bu bana çok katkı sağlamıştı. Siyasette de bunun karşılığını çok gördüm. Meclis üyesi olduktan sonra siyasetin inceliklerini, belediyeciliği öğrenmeye başladım. Bu benim için müthiş bir gelişim oldu. 5 yıllık meclis üyeliğim sürecinde Odunpazarı’nın her bir sorununa vakıf olmamı sağladı. Burhan Başkan’ı çok yakından takip ettim, bürokrasiyi öğrendim. Birçok komisyonda yer aldım. Belediye meclisliğim süresinde en arka sıralarda oturup CHP’nin muhalefetini çok ciddi izledim. O dönem Burhan Başkanımızın ikinci dönemiydi, meclis üyeleri çok tecrübeliydi. CHP’li İbrahim Arslan, Kazım Kurt o dönem meclis üyesiydi. Hem CHP’li ve AK Partili meclis üyeleri birbirinden kıymetliydi, her birini çok yakından takip ettim. 5 yılda onlardan ciddi tecrübe ve bilgi birikimi elde ettim. Belediye meclis üyeliğim süresinde beni il yönetimine aldılar. Daha sonra da il başkan yardımcılığı görevi verildi. Böylece siyasete hızlı ve aktif bir şekilde girdim ve çok yoğun yaşamaya başladım. Süleyman Reyhan döneminde teşkilat başkanlığı görevi yaptım. 2015 yılında da Odunpazarı İlçe Başkanlığı görevine başladım.
Odunpazarı Belediye Başkan Adaylığı için adınız geçiyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Siz Odunpazarı’nda AK Parti’yi temsil eden en üst kademedeki kişiyseniz ve belediye muhalif partide ise, o göreve en çok sizin yakıştırılmanız çok normal. İnsanların böyle düşünmesi ve bizim böyle bir hedefimizin olması çok normal. Şehirdeki insanlar gerek muhalefetimiz nedeniyle gerek yaptığımız işler nedeniyle bizi bu konuma yakıştırıyor olabilirler ama bizim partimizin aday belirleme sürecinde kriterlere bakılır, kim uygunsa o karar verilir. Günü, zamanı geldiğinde bu değerlendirilecektir. Zaten bize ‘bu belediyeyi kazanın’ diye bu görev verildi. O gün gelince ‘çık bu belediyeyi kazan bize getir’ derlerse de Allah’ın izniyle o belediyeyi kazanır geliriz. Bugünden çalışmaya başladık. Hemşerilerimizin, milliyetçi muhafazakar camianın bundan hiç endişesi olmasın yeniden Odunpazarı’nı yeniden ak hizmetlerle buluşturacağız. Bu şehrin kaderini değiştirecek bir Odunpazarı Belediye Başkanı inşallah seçilecek.
“PARTİ TABELASI İÇİN DEĞİL İMTİHAN İÇİN SİYASET YAPIYORUM”
Siyaseti nasıl tanımlarsınız?
Parti ismine ve partiye önem veren biriyim. Ama ben siyasi parti tabelaları için siyaset yapmıyorum. Benim için siyaset bu hayatta var olma nedenlerimizden bir tanesi. Eğer bu hayattaysak, iman ediyorsak hiçbirimizin siyaset yapmama şansımız yok. Siyaset sadece siyasi partilerde olmaz. Dünyaya imtihan için geldik, Allah’a ve resulüne iman ediyoruz. Derdim bir siyasi partide ilçe başkanı olarak görev yapmak değil. Siyaset benim için bir davadır, ilkedir, ilkesel bir duruştur, imtihandır. Bunu ister bir siyasi partide, ister esnaf olarak yapmaya devam ederim. Bu dünyada verilen sorumluluk ve görevi yerine getirme biçimidir.
“YAPICI MUHALEFET YAPIYORUZ”
“Sarı çizmeli” eyleminiz, göz doktoruna gitmeniz, ‘uyanık taksici’ sözünüz gibi pek çok açıklamanızla dikkat çeken bir siyasetçisiniz.
Dünyanın hiçbir ülkesinde siyaset bu kadar yoğun yaşanmıyor. Siyaseti çok yoğun yaşayan bir ülkeyiz. Eskişehir’de çok daha yoğun yaşıyoruz. Siyaseti biraz renklendirmek gerekiyor. CHP’den nasıl muhalefet edilmeyeceğini çok net görüyoruz. Biz de yerelde muhalefet konumundayız. Farklı bir çizgideyiz. Eskişehir’de muhalefete bugüne kadar hiçbir ilçe başkanının yaklaşmadığı gibi yaklaştık. Hizmeti vatandaşa ulaştırmanın her yolunu zorluyorum. Belediyenin yapması gereken birçok işi biz çözmeye çalışıyoruz.
Mesela çizmeli eylemimiz… 7 ay boyunca İstiklal Mahallesinin sokaklarını yapamadılar. Bahane üretiyorlardı. Siyasette bahane üretmek değil çözüm üretmek gerek.  Vatandaşı dinliyoruz, bir şey yapmamız gerekiyordu. İnsanlar çamur içindeydi. Ne yapmalıydık da bu işi çözmeliydik? Çizme firması ile görüştüm. Bir tane numune istedim. O bir çizmeyle o çamurlu sokaklarda basın açıklamamızı yaptık. Kazım Kurt’a dedim ki ‘eğer bayrama kadar bu çamuru temizlemezsen ben de kapı kapı bu çizmeleri dağıtırım.’ Gerçekten bunu yapacaktım. Hizmetse, evet hizmet. Burada yaşamak için insanların çizmeye ihtiyacı vardı. Firma ile anlaşmıştım eğer bitirmese kapı kapı çizmeleri dağıtacaktım. Sonuç başarılı oldu ve bayrama kadar bitirdiler. Bu bir ilçe başkanının siyaseten başarısıdır. Başarılı bir muhalefetin neticesidir. Küçük Sanayi konusunda planı herkesten saklayıp ‘ben ne yaparsam razı olun’ diye bir dayatma içindeydi. Buna da müsaade etmedik. Bizim ilk günkü söylemimize bizim dediğimize bugün gelmiş oldu. Ama aradan 3 yıl geçti. Niye bu milletin 3 yılını çaldın? Daha sonra Kazım Bey’in emriyle sözcüsü ilçe başkanı bir açıklama yaptı. Bana “Odunpazarı’nın yaptığı hizmetleri göremiyorsan bir göz doktoruna görün” dedi. Göz doktoruna gittim, Allah’a şükür gözlerimde hiçbir problem yok. Ben aracı kullanmadım ve direkt Kazım Kurt’a gözlerimde problem olmadığını söyledim. Yine ‘ben yapmam, bunu kaldırmam’ demesine rağmen bizim yaptığımız muhalefet neticesinde Karapınar’daki molozları kaldırdı. Bu tip siyaset anlayışımız devam edecek. Bizim muhalefetimizin ne kadar yapıcı olduğunu da bu örnekler gösteriyor.
3 belediye de CHP’de ancak diğer belediye başkanlarına oranla Kazım Kurt’a karşı farkı bir tutum içindesiniz. Neden?
Bu biraz da benim siyasi tarzımla ilgili. Benim yetki sınırlarımda Büyükerşen veya Ahmet Ataç yok. Hem Yılmaz Büyükerşen hocamız hem Ahmet Ataç bu şehre bir şeyler kazandırdı. Kazım Kurt diğer belediyeler ile kıyasladığınızda gerçekten başarısız bir belediye yönetimi sürdürüyor. İlk 1 yıl ağzımı hiç açmadım, izledim çalışmalarını. 1 yıl sonunda ‘Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt belediyeyi yönetemiyor’ dedim. Sadece bir konu mankeni konumunda. Herkesin hak ettiği bir durum vardır. 3 yıl oldu Kazım Kurt belediyeyi hala yönetemiyor. Herkes de bunu çok bariz şekilde görüyor. Ben görüp de sesi çıkmayanların sesi oluyorum. Hatta insanlar sokakta çok daha ciddi tepkiler gösteriyor.
Biraz da aile yaşantınızdan söz edelim. Bu yoğun tempoda nasıl bir sosyal hayatınız var?
Eşim ev hanımı. Biri 4. sınıfa giden, diğeri 2 buçuk yaşında iki kızım var. Siyaset çok yoğun olduğu için aileme çok vakit ayıramadığımı itiraf etmeliyim. Çocukların A’dan Z’ye her şeyleri ile eşim ilgileniyor. Eşim benim en büyük destekçim. Eğer siyaseti o da bir imtihan olarak görmese böyle olmazdı. Annem hemen karşı dairemizde oturuyor. Her sabah evden çıkarken annemin elini öpüp hayır duasını alırım. Bunların dışında iyi bir futbolseverim. Eskişehirspor benim en sevdiğim noktalardan biridir. Eskişehirspor’u konuşurken, tribünde maç izlerken beni alıp götürüyor. Eskişehirspor’u çok yoğun yaşıyorum. Sabah kalktığımda ilk düşündüğü Eskişehirspor olur. Küçük yaştan beri tribünlerde maç izlerim.
İş hayatınızı sürdürüyor musunuz?
17- 18 sene çok yoğun bir ticaret hayatım oldu. Siyaseti çok daha dikkatli ve sorumluluk içinde yapmamız gerektiği için iş hayatımı tamamen bıraktım. Bunca yıllık kazanımlarıma, başarılarıma çizgi çekmek çok kolay olmadı. Bu imtihandır ve ben o çizgiyi çektim. Ticarete ara verdim. Tüm mağazalarımı ve iki şirketimi devrettim. İki şirketimde az bir hissem var iyi kötü oradan gelirim oluyor. Siyaseti bir gün bırakırsam tekrar ticarete dönerim. Bu konuda bir kaygı yaşamıyorum.
“2017 BİZİM YILIMIZ OLACAK”
Son olarak ne söylemek istersiniz?
2009 seçimlerinde Murat Mercan, Nedim Öztürk ve Kemal Unakıtan gibi siyasetçilerle çalışma fırsatı buldum. Benim için çok büyük bir kazanımdı. Sonrasında Ülker Can, Salih Koca, Nabi Hocamla, Süleyman Reyhan ile siyaset yapmak bana çok şey kattı. Şu anda ise AK Parti teşkilatımızda müthiş bir sinerji var. Geçtiğimiz dönemlerden aldığımız tecrübe ile onların ayak izlerini çok iyi takip ediyoruz. Sayın Bakanımız Nabi Avcı’nın Türkiye’deki en önemli birkaç fikir adamından, birkaç entelektüelden biri olduğunu düşünüyorum. Bu büyük zekayı, büyük tecrübeleri o kadar yoğun hissediyoruz ki. Eskişehir için en büyük şans Nabi Hoca’dır. Harun Karacan Eskişehir’de çok değerli bir isim, çok gayretli bir isim. Onunla siyaset yapmak da çok büyük keyif. Emine Nur Günay Hocamız var ki bambaşka biri. Türkiye’nin ekonomi anlamındaki en üst isimlerinden biri. Şehir adına o kadar sessiz ve derinden işler yapıyor ki bu şansı da iyi değerlendirmemiz lazım. Dündar Ünlü ile siyaset yapmanın keyfi çok başka. Bir ilçe başkanının başına gelebilecek en büyük talihtir Dündar Ünlü. Bu kadar iyi bir lider Eskişehir’de yok. İbrahim Bey ile birlikte çok iyi bir ekip olduk.
Son dönemde AK Parti içinde hizmet eden herkes ile çok yakından siyaset yapma fırsatım oldu. 2009’dan beri siyasetin bütün aktörlerinden bir şeyler aldığımı düşünüyorum. Saydığım tüm bu isimlerden o kadar çok şey öğrendim ve o kadar güzel ve siyaset için önemli insanlarla çalıştım ki… O dönemden itibaren olumlu ya da olumsuz her bir sonuç bana katkı sağladı. Benim için ‘siyasette iyidir, başarılıdır, işini iyi yapar’ diyen herkes bilsin ki bu kardeşinizin üzerinde saydığım her bir ismin hakkı vardır. Bugün de AK Parti teşkilatımızda bu kadar kaliteli bir ismin bir arada olmasını, böyle bir sinerjinin olmasını Eskişehir adına da kendi adıma da avantaj olarak görüyorum. Bu kadrodan Eskişehir adına çok büyük işler çıkacak. Bizi izlemeye devam edin diyorum…
2017 yılı Odunpazarı adına bir değişim ve dönüşüm yılı olacak. 2017’de Odunpazarı’nda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hep beraber bunu yaşayacağız. 2017 bizim yılımız olacak. Öyle şeyler ortaya koyacağız ki 2018’de Odunpazarı’nı bütün Türkiye konuşacak.
 
 
Editör: TE Bilişim