Necat Bey, öncelikle kısaca kendinizden söz eder misiniz? İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?
1934 yılında Odunpazarı’nda doğdum. 6 aylık bebekken babamı kaybettim. Annem ile beraber dedemin çiftliği olan Takmak Köyü’ne gittik. O köyde büyüdüm. İş hayatına atılmam enteresandır. Ailem beni Devlet Demiryolları’na çıraklık okuluna verdi. O zamanlar daha 13- 14 yaşlarımdaydım. Orada 2 sene kaldım ama içime sindiremedim. Çünkü her gün çıkarken bekçiler, insanların üstünü arıyordu, bir şey çaldı mı diye. O yüzden oradan ayrıldım. Sonra taksi durağında işe girdim. İlk başta orada araba yıkıyordum. Daha sonra ehliyet alıp şoförlüğe başladım. 1957 yılına kadar Eskişehir’de şoförlük yaptım. 1957’de askere Ankara’ya gittim. Askere gitmeden önce ufak bir araba almıştım. Askerde de hem Amerikan General’in makam şoförüydüm hem de geceleri çalışıyordum. Daha sonra İstanbul’da 2 sene taksi şoförlüğü yaptım. İstanbul’da kendime istikbal göremedim ve gece vakti kaçtım Eskişehir’e geldim. Burada taksi şoförlüğüne yine devam ettim.
Peki, şoförlükten sonra iş hayatınıza nasıl yön verdiniz?
1961- 1962 yıllarında araba alıp satmaya başladım. Bu şekilde devam etti uzun süre. Dayımla ortak çalışıyorduk. Bir hayli uzun süre böyle devam ettik. 1964’te Şoförler Odası Başkanı oldum. 1980’e kadar bu görevi sürdürdüm. Esnaf Odaları Başkanlığı yaptım. 1980 yılında artık kovulmadan bırakmak istedim. 1977’de Kütahya yolunda halen faaliyette olan benzinliği Aziz Boyer’den satın aldım. Böylece artık tüccar oldum. Benzinciliğe başlamış oldum.
Bugünlere gelene kadar çok emek vermiş ve tırnaklarınızla kazıyarak başarıya ulaşmış birisiniz. Bu size ayrı bir mutluluk veriyor mu?
Benim babam yoktu. Ben bebekken vefat etmiş. Ben sıfırdan, yoktan bu hale gelmeyi başardım. Bir teneke kovayla bu işe başladım. Benim anamdan babamdan 1 lira kalmadı. Kimseden bir miras almadım. Şimdi ise büyüdüğüm Takmak Köyü'nde bir arazi aldım ve oraya bir çiftlik evi inşa ettim. Orada yaşıyorum. O eski günleri yâd ediyorum. Ben çocukken bir ağacın altında oturmadım, öyle oynamadım. Hep çalıştım, hep çalıştım. O yüzden şimdi orada, o köyde huzurla oturuyorum.
Başarının sırrını nasıl açıklarsınız?
En önemlisi ‘keşke’ dememek. ‘Şunu alamadım, bunu yapamadım’ dememek gerek. Hiçbir keşkem yok. Zaten keşkem olsaydı muvaffak olamazdım. Devamlı ileriye bakmak gerek. Sonra dürüst olmak. Ve aldığın borca sadık olmak. O zamanlar banka yoktu. Biz başkalarından borç alır, senetlerimizi gününde öderdik. Borcunu günü gününe ödemek için çalışan bir kişi başarılı olur.
“İLK ARABAMI TAKSİTLE ALDIM”
Askere gitmeden ilk arabanızı aldığını söylediniz. Bugün bu işin içinde olan biri olarak ilk arabanızı aldığınızda neler hissettiniz?
İlk arabamı 1955 yılında rahmetli Abdurrahman Ünügür’den aldım. Onun Morris marka bir arabası vardı, bana onu sattı. 500 lira biriktirmiştim onu verdim. Her ay 500 lira verip arabanın borcunu taksitle ödedim. Allah razı olsun ondan, hiç unutamam onu. Kefil falan istemedi. Arabayı verdi, her ay ödedim ona borcumu.
Aile hayatınızdan söz eder misiniz?
1956 yılında evlendim. Sevdiğim kızı aldım. Evliliğimiz 58 sene sürdü. 58 yıl aynı yastığa baş koyduk. 2013 yılında beni bıraktı gitti, rahmetli oldu. 3 çocuğum vardı, biri rahmetli oldu. Bir kızım bir oğlum var. 5 torunum, 2 tane de torun çocuğum var. Hele bir tanesi 8 aylık, hayatımız onunla geçiyor.
RALLİCİ TORUNUMU İZLEMEYİ SEVİYORUM
Rallici bir torununuz var. Siz de ralliye ilgi duyuyor ve takip ediyor musunuz?
Evet, en küçük torunum Buğra rallici. Eskişehir’deki tek Türkiye şampiyonu rallici kendisi. Üniversiteyi yeni bitirdi. Şu anda yarışlara devam ediyor. Burada işlerimize de yardımcı oluyor. Ben de ralliyi çok seviyorum. Yunanistan’da, Polonya’da birçok yerde onunla gidip yarışlarını izledim. Her yarışına gitmeye çalışıyorum. Ona bu konuda her türlü desteği veriyorum. ETİ onun sponsoru. O da muhakkak Türkiye şampiyonu oluyor.
“82 YAŞIMDAYIM HALA ÇALIŞIYORUM”
İş hayatınız dışında ne gibi hobileriniz var?
Eskiden Şehir Kulübü’ne giderdim. Yine önceden atlara karşı ilgim vardı. Şimdi çok boş vaktim yok. Buradan akşamüstü çıkıyorum, 1 saat benzinliğe uğrarım. Sonra evime giderim. Bazen havuzda yüzerim. Benim en büyük hobim hep çalışmak oldu. İnsanlar çalışarak muvaffak olur. 82 yaşındayım hala da çalışıyorum. İşyerimde odam var. Her gün işe geliyorum. Oğlum işin başında. İşe hiç karışmıyorum. Ama bana akıl danıştıklarında yardımcı oluyorum. Benim işim burada onlara akıl vermek. CEO falan değilim, onların başındayım. Eskişehir’deki tek Peugeot bayisiyiz. Servisimiz var. Ben öyle fazla büyümek istemem. Yerimde kalmak isterim. Benim için en mühim olan itibarını bozmamak. Benim çocuklarıma, torunlarıma nasihatim hep budur. ‘Bize para pul lazım değil. İtibarınızı bozmayın’ diyorum. Para ikinci planda gelmeli. Allah itibarımızı  bozmasın.
Eskişehirspor sevdanız herkes tarafından biliniyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Eskişehirspor’un ilk kuruluşunda ilk üyelerinden biriyim. 2. başkanlık yaptım. Divan Başkanlığı yapıyorum. En büyük hobim Eskişehirspor. Gece gündüz takip ediyorum. Eskişehirspor’umuzu geçen sene yaktılar cayır cayır. İnşallah Halil Ünal'ın Eskişehirspor’umuzu yeniden Süper Lig’e getirmesini bekliyoruz. Eskişehirspor’u çok seviyorum. Eskişehir’in en önemli simgesi. Ama maalesef Eskişehirspor’a Eskişehirliler yeterince sahip çıkamıyor.
“KİMSEYİ KENDİME ÖRNEK ALMAM”
Nasıl bir kişiliğe sahipsiniz?
Ben oğlak burcuyum. Sakin bir kişiliğim vardır. İş koliğimdir. Hiç sinirli değilimdir ama adaletsizliğe ve haksızlığa dayanamayan bir insanım. Sevecen ve akıl vermeyi, yardım etmeyi seven biriyim. Kimseyi kıskanmam. Kimseyi kendime örnek almam. Kendi hedefimden yürürüm. Herkes beni örnek alsın diye düşünürüm.
Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz. Hesabınızın takibini kendiniz mi yapıyorsunuz?
Evet, sosyal medyayı aktif kullanıyorum. Facebook ve İnstagram hesaplarım var. Her Cuma bir fotoğraf paylaşıp eşimin dostumun cumasını tebrik ederim. Sosyal medya güzel bir şey takip etmek lazım. Yaşlıyım diye bırakmayacaksın. Kendini koyuvermeyeceksin. Yoksa bir ihtiyar olur, bastonla gezersin. Bu heves ve ilgi de insanı dinç tutuyor. Ben kendimi koyuvermek yerine 82 yaşımda hala işimin başına geliyorum, geziyorum, sosyal medyayı kullanıyorum. Böyle mutluyum.
İş hayatınızla ilgili unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Ben bir şeyi almak istediysem, kafaya koyduysam önüme ne zorluk çıkarsa çıksın, kaç para olursa olsun alırım onu. Kütahya yolundaki benzinliği Aziz Boyer’den aldım. 800 liradan başladı, 1 milyona çıktı. En son 1 milyon 200 bin dedi. Yine de kabul ettim aldım. Allah razı olsun ondan. Burayı alırken de öyle oldu. 10 sefer fiyat arttırdılar. ‘Alacağım’ dedim ve aldım.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bundan sonra Allah’tan tek temennim sağlıklı yaşam. Dünyada önemli iki şey vardır. Birisi sağlıklı yaşam diğeri ise ev huzuru. Sağlıklı yaşamın olmuş, tonlarla paran olmuş ama eve geldiğinde huzurun yoksa at o parayı çöpe. Ben hep ‘Allah’ım düşmanıma da ver’ derim. Düşmanım da karşıma sağlam gelsin. Düşmanım karşıma garip gelirse benim ona da vermem lazım. Rabbim düşmanıma da versin, o da güçlü olsun.
Editör: TE Bilişim