Söyleşi: Tuğba Koçal
Haber Kaynağı: 
 
41 yıllık sendikacı Türk İş İl Temsilcisi Necat Kılıç ile sendikacılığın dününü, bugünün ve yarınını konuştuk. Eskiden işçisinin korkusuz olduğunu, örgütlenmenin daha kolay olduğunu söyleyen Kılıç, siyasetin sendikaların üzerindeki etkisinin sendikacılığı olumsuz etkilediğini söyledi. Türk İş olarak ne iktidar partisine ne de muhalefet partisine yakın olamadıklarını söyleyen Kılıç, “Ne Musa’ya yaranabiliyoruz, ne de İsa’ya” diyerek durumu espirili bir dille açıkladı.
 
Sendikacılığa ne zaman ve nasıl başladınız?
 
27 Kasım 1975’da Arçelik’te iş başı yaptım. O zaman Arçelik’te yetkili olarak DİSK’e bağlı Maden- İş Sendikası vardı. Ben o yıllarda sendikacılığın S’sini bilmiyordum. 1975 yılı 22 Aralık’ta işyeri ünite temsilciliği seçimi vardı. 28 kişinin kendi arasında yaptığı seçimle de baş temsilcisi oldum. 2 seneye yakın baş temsilcilik yaptım. Bu arada Rahmetlik Kemal Türkler’in 2. Turda çekilip Abdullah Baştürk’ün Disk Genel Başkanı olduğu Genel Kurulda delegeydim. Maden- İş Sendikasında Bir Hayli Sendikal Eğitime Katıldım. O dönemde biri 6 aylık biri 8 aylık iki önemli grev yaşadık. 19 Aralık 1980 yılınında Türk Metal Sendikasında şube sekreteri olarak göreve başladım.(Buarada neden Türk Metal Sendikasına geçtiğimi sorarsanız? Kendim İçin olmasa bile işçi için çok önemli sebepler olduğunu düşünüyorum bu konunun ayrı bir zamanda geniş çaplı tartışılması gereken bir konu olarak düşünüyorum.) Şube Başkanı Rahmetli Özdemir Erbaş Çok Genç Yaşta tutulduğu amansız bir hastalıktan dolayı 1982 Yılının son aylarına vefat ettikten sonra yapılan genel kurul sonucunda şube Başkanı oldum. (Ben En İyi ihtilalin dahi boynu altında kalsın diyenlerdenim) ancak sıkı yönetimin işçi çıkartmayı yasaklaması örgütlenmemizi kolaylaştırdı. Bilecik Osmaneli’nden Antalya’ya kadar 50 nin üzerinde işletmede örgütlendik Sendikacılığı Bırakıncaya kadar bu iş yerlerinde toplu sözleşme yaptık.
O yıllarda büyük kitlesel hareketler gerçekleşiyordu. O dönemlerde sendikacılık nasıldı?
 
O yıllarda Sendikaların daha etkin yaptırımları olduğunu düşünüyorum. Örneğin; 1991’de Türk Metal ile Mes Grup Sözleşmesi uyuşmazlığı neticesinde greve gidildi. 90 bin çalışanla tam 1 ay grev yaptık. Grev sonunda imzalanan toplu sözleşmede Türkiye’de bugüne kadar yapılan sözleşmeler arasında en iyi hakların alındığı sözleşmelerden biridir. Eskişehir şubesinde MES’e bağlı 12 işyerimiz vardı. Bunların 5’i zam oranı bakımından süper gruptaydı. O sözleşme ile Yüzde 260 oranında zam alındı. Kamu İşyerlerinden istifa edip Arçelik’te işe giren işçiler oldu. Bu sözleşmede baya katkım olduğunu düşünüyorum. Ancak 1992 senesinde yapılan şube genel kurulunda seçim kaybettim. Bana da bu sonuç işçiden aldığım ödüllerden birisidir. Tabi ki Sendikacılık bir meslek değil, görevdir. Görev Verenler almasını da bilirler. Sendikacının bireysel bir gücü yok ki, o gücü temsil ettiği kitleden alması lazım. O kitlenin sana güç verebilmesi için sana güvenmesi, sevmesi lazım.
 
Peki, Türk İş temsilciği görevine ne zaman geldiniz?
 
Benim o dönemde Türk Metal Sendikasında şube seçimini kaybettikten sonra sendikacılıkta iştahım biraz kesildi. Sendikacılığı tam bırakmadım ama o eski verimlilik ile çalışamadım. 1995’te sendika başkanlığını bıraktığımda emekliliğime 4 sene vardı. 4 sene fabrikada çalışmaya devam ettim o 4 Sene içinde Arçelikte ki bekçiden en üst yöneticiye kadar bütün mesai arkadaşlarımın gösterdikleri ilgiyi sevgiyi hiçbir zaman unutamam, şükran borçluluğumu belirtmek istiyorum  ve emekli oldum. 2008’de ise Pevrul Kavlak bey Türk-İş yönetimine gelince beni beraber çalışmaya davet etti. Türk-İş Temsilcisi olmamı istedi. Kabul ettim ve 2008 şubat ayında Türk İş İl Temsilcisi olarak göreve başladım.
 
Türk- İş’e bağlı Eskişehir’de kaç sendika ve kaç üye var?
 
Eskişehir’de 16 işkolunda örgütlüyüz. Bunların 11 tanesinin şubesi var, 5 tanesinin ise temsilciliği var. Toplamda 20 bin üyemiz var.
Düne baktığımızda sendikacılık anlamında iyi işler yapıldığını görüyoruz. Peki, bugünkü durum nedir?
Artık hiç örgütlenme yapamıyoruz. Ciddi şekilde örgütlenme durdu. Türk- İş’in şöyle bir şanssızlığı var. AK Parti iktidar devamlı Hak- İş’e destek oluyor. CHP’li Belediyelerinde gönlü de DİSK’e  yakın. Hal böyle olunca biz Türk İş olarak ne Musa’ya ne İsa’ya yaranamıyoruz. Siyasetçilerin sendikalar üzerinde otorite kurması örgütlenmeyi zorlaştırıyor. Zaten artık özel sektörde örgütlenme imkansızlaşmış durumda. İşçi eskiden korkusuzdu. İşten atılmaktan korkmuyordu. Ama şimdi öyle değil. Eskiden işsizlik bugün kü kadar korkutmuyordu. İşçiler arasında Dayanışma daha güçlüydü. 1980’lerde 3.5 milyon sigortalı var iken 2.5 milyon sendikalı vardı. Şimdi ise 14 milyonu geçen sigortalı sayısına rağmen 1 milyon 200 bin sendikalı var onunda 900 küsür bini ancak toplu sözleşme yapabiliyor. 
 
 “SENDİKALILIK ORANINDA TÜRKİYE ORTALAMASININ ÇOK ÜZERİNDEYİZ”
 
Eskişehir’deki sendikacılığı çevre iller ile kıyaslarsanız neler söylersiniz?
 
Eskişehir sendikacılık anlamında Türkiye ortalamasının üzerinde. Türkiye ortalamasında örgütlenme yüzde 10  oranındayken, Eskişehir’de bu oran yüzde 16 civarında. Bu oranla Eskişehir örgütlenmede  iyi olmasa da kötünün iyisi durumunda.
Hukuki düzenlemeler ne kadar örgütlenmeyi önlemek üzere kurgulanmış olsa da, sistem sendikacının elini kolunu bağlıyor olsa da, biz sendikacılar yılmadan, usanmadan saflarımızı sıklaştırıp, Sen Ben Kavgasını bırakıp iyi hizmet üretme çabasını sürdürerek işçilere gereken güveni sağladığımız zaman işçilerinde her türlü isten atılma ve baskıya göğüs gererek sendikaya üye olacağını geleceği için çocukları için mücadele vereceğini düşünüyorum. Çünkü işsizliğin %12’e dayandığı, %40 Kayıt dışı çalışanın olduğu, Beğenmediğimiz iş kanunlarının uygulanmadığı iş verenlerin olduğu bir Türkiye’de sendikalara çok ihtiyaç var. Hem Devletin hemde İşçilerin sendikal örgütlenmeye çok ihtiyacı var olduğunu düşünüyorum. Haksız Rekabeti önlemek için düzgün çalışan işverenlere de lazım
 
 
Editör: TE Bilişim