Haber: Tuğba Koçal
Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi
Eskişehir’deki tek Profesyonel Ralli Pilotu Buğra Banaz ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türkiye’de bir çok şampiyonluğa imza atan ve Avrupa’da ralli yarışlarına ilk katılan Eskişehirli olan genç sporcu, rallinin hız sporu olmasının yanında akıl, şans ve dikkat gerektiren bir spor olduğunu anlattı.  
Öncelikle sizi tanıyalım. Kendinizden söz eder misiniz?
20 Temmuz 1992 doğumluyum. İlkokulu Özel Çağdaş İlköğretim Okulu’nda, liseyi Gelişim Lisesi’nde okudum. Başkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğini kazandım ve üniversiteden 2016 yılında mezun oldum.
Bize ralli sporunu anlatır mısınız?
Karting, Rallikros ve Ralli motor sporlarının farklı branşları. Karting asfalt zeminli bir pistte yapılıyor. Rallikros dediğimiz sporda ise bir parkur belirleniyor. Bu da bir pist ama genelde toprak zemin oluyor. Ralli ise dağlarda, tepelerde, köy yollarında, zor şartlarda yapılan motor sporu. Ralli sporu hıza dayalı değil aslında. Bana soruyorlar, ‘araban kaç basıyor’ diye. Ben aracımda en fazla 184 km gördüm. Bunu söyleyince, ‘e benim arabam senin arabanı geçer, benimki 200 basıyor’ diyorlar. Ama biz düz yolda değil trafiğe kapatılmış dağ, köy yollarında yarışıyoruz. İnsanların 20- 30 ile gittiği dağ yollarında 100 ile gidiyoruz. Sürekli ciddi virajları dönüyoruz. Eskişehir’i bilenler için ufak bir örnek vermek isterim mesela Bozdağ’da Sarıılıcaları’na giden bir yol vardır Muttalıp köyünden Eskişehir rallisinin bir bölümü o yolda yapılıyor. Rallide doğaya karşı da savaşıyorsunuz. Benim önüme bir yarışta inek çıktı, bir başka yarışta koyun sürüsü çıktı. Durdum ve koyun sürüsünün geçmesini bekledim. O sırada da saat dönüyordu, zaman işliyordu. Rallide hızlı olmak yetmiyor. Biraz akıllı olmak gerekiyor. Şanslı ve dikkatli olmak gerekiyor.
“RALLİYE ANNE KARNINDA BAŞLADIM”
Ralliye nasıl ne ve zaman başladınız?
Benim babam eskiden ralli sporuyla uğraşıyordu. Ben doğmadan önce bu sporu yapıyordu. Annem bana hamileyken babamın yarışlarını izlemeye gidermiş. Ralli yarışlarına daha annemin karnındayken başladım diyebilirim. Hatta benim doğduğum gün babam yarıştaydı. Babamın sayesinde bu spora ilgi duydum. 1999 yılında 7 yaşımdayken karting ile başladım. 2004 yılına kadar aktif olarak carting yaptım. 6 sene boyunca Türkiye Karting Şampiyonasında yarıştım. 2004 yılında Türkiye Mini Kategori Karting Şampiyonu oldum ve Karting’i bıraktım. 17 yaşımda babam bana bir ralli  aracı aldı. Onunla rallikroslara katılmaya başladım. 2011 yılında da ralli branşına başladım. 2012 yılında yeni bir araçla Ford takımına girdim. Türkiye’de Castrol Ford Team Türkiye adında bir takım var. Türkiye’nin şu anki tek fabrika takımı. Kurumsal bir takım. 2012’den bu yana bu takımda bilfiil yarışıyorum. 2014’te tam zamanlı tam destekli takım pilotu oldum. 7 senedir önden çeker 2 çeker otomobille yarışıyorum. Önümüzde ki  senelerde 4 çeker bir otomobile geçmeyi hedefliyorum.
Yarışlarda bir endişe ve korku hissediyor musunuz?
Korkuyu tabi ki artık aştım. Rallide 7 seneme giriyorum ama hala her seferinde heyecanlanıyorum. Heyecanı yenemiyorum. Bu zaten mümkün değil. Stresli bir iş bu. Çünkü 20-25 kilometre uzunluktaki etaplarda 1 saniye farkla rakibimi geçebiliyorum ya da o beni geçiyor. Ralli sporu tehlikeli bir spor olarak görülebilir ama araçlarımız bu işe göre hazırlanıyor. Doğru
ekipmanları seçerseniz, yarışlardan önce yapılan teknik kontrolde geçtiyseniz tehlikeli bir spor değil. Başınıza kaza gelse bile riski çok düşük oluyor.
Siz böyle bir kaza yaşadınız mı?
Evet, 2012 yılında Bursa’da yarışta bir kaza yaşadım. Yoldan çıkıp bir ağaca vurdum. Çok şiddetli bir çarpmaydı.
Bu sporda kuşkusuz ki ailenin desteği çok önemli. Babanız zaten bir ralliciydi. Annenizin bu konuda desteği nasıl oldu?
Annem de babam da beni bu konuda çok destekliyor. Bu iş aile desteği olmadan olmuyor zaten. Benim çok yetenekli arkadaşlarım var. Yarışsalar çok işler yapacak arkadaşlarım var. Ama aileleri sıcak bakmıyor. Ayrıca kişisel sponsorum ETİ. ETİ’nin desteği ile yarışlara çıkıyorum. Eskişehir’in dünya markası olan ETİ’nin adını bu yarışlarda taşımak bana ayrı bir gurur veriyor.
“İLK YARIŞIMDA ÇOK KORKTUM”
İlk yarışınıza ne zaman çıktınız? O zaman ne hissetmiştiniz?
İlk yarışım 2010 yılında Eskişehir’deydi. Bu aynı zamanda Eskişehir’de yapılan ilk ralliydi. Babam yarışıyordu ben de o yarışta copilot koltuğundaydım. O yarışta 5. olmuştuk. İlk deneyimim olduğu için çok heyecanlanmışım, çok korkmuştum. Toprak zeminde yapılan bir yarıştı. Yarıştığımız yerler aslında çok korkunç yerler. Dağ yolları, virajlı zor yollar.

Biraz da ödüllerinizden söz edelim.
Dediğim gibi ilk olarak 2004 yılında Türkiye Mini Kategori Carting Şampiyonu oldum. 2011 yılında Türkiye Rallikros Kategori 3 Şampiyonu oldum.  2012’de Fiesta Cup Şampiyonu oldum. 2014 yılında Türkiye 2 Çeker Ralli Şampiyonu oldum. Türkiye’de iki önemli şampiyona var. Biri Türkiye Ralli Şampiyonası. Bu şampiyona katılan bütün araçlar için ilk 10'a giren puan alabiliyor.. Diğer bir şampiyona ise yine Türkiye Ralli Şampiyonası'nın içinde olan  Türkiye 2 Çeker Şampiyonası yani sadece önden çekişli otomobillerin puan alabildiği sampiyona var. Ben bu 2 Çeker Şampiyonasında 2014 ve 2015 yıllarında şampiyon oldum. 2015’te 18- 26 yaş arasında olan yarışmacıların yarıştığı Genç Pilotlar Şampiyonasında 1. oldum. Her aracın bir sınıfı, kategorisi var. 2015’te kendi sınıfım olan RC4 şampiyonu oldum. 2016 yılında Türkiye 2 Çeker Şampiyonası kalktı. Bu sene yine Genç Pilotlar Şampiyonasını ve kendi sınıfım olan RC4’ü kazandım.
Rallide antrenmanlarınız nasıl oluyor?
Türkiye’de ne yazık ki çok fazla antrenman yapamıyorum. Sezon öncesi birkaç kere test sürüşü yapabiliyoruz. Yarışlardan önce zemin testi yapıyoruz. Bu test sayısı yılda 3 kez falan ancak oluyor. Aslında Türkiye’den çok yetenekli sporcular çıkmamasının nedeni bu. Sürekli olarak direksiyon başında değiliz. Çalışma, antrenman şansımız yok. Her sporda olduğu gibi rallide de antrenman yapmamız gerekiyor. Bu sebeple Türkiye’de çok fazla gelişemiyorsunuz. Yurtdışında bu iş daha ucuz. İmkanlar daha fazla. Etap kapatmak, antrenman yapmak, araç parçalarının temini daha ucuz. Bu nedenle Avrupa daha
önümüzde. Ben Polonya’ya gittiğimde hiç karşılaşmadığım bir asfalt kalitesi ile karşılaştım. İlk etapta biz asfalta alışana kadar rakiplerimiz bizi geçti. Ama bu yılki amacım zaten gidip bunu görmekti. Her gece Avrupa’da yarışan farklı pilotların araç içi görüntülerini izlerim. Öyle hazırlanmaya çalışıyorum.

Peki, Avrupa’daki ralli yarışlarına da katılıyor musunuz?
2016’da 3 tane Avrupa yarışına katıldım. Ralli sporunda iki tane önemli yarış var. En prestijli yarışı WRC Dünya Ralli Şampiyonasıdır. En prestijli ikinci şampiyonası da Avrupa Ralli Şampiyonasıdır. Ben Avrupa Ralli Şampiyonasına katıldım. 3 yarış orada yarıştım. Önümüzde ki sene tam sezon Avrupa Ralli Şampiyonasında yarışacağım. Bu sene ki  yaptığımız 3 avrupa yarışı bu şampiyonaya hazırlık içindi.
Avrupa ile Türkiye’yi kıyaslarsanız neler söylersiniz?
Avrupa’daki yarışlar biraz zorlu oluyor. Türkiye’de etapların uzunlukları Avrupa’ya göre daha az. Avrupa Ralli Şampiyonasında benim en uzun yarıştığım mesafe Yunanistan’da 36 kilometre idi. Türkiye’de öyle uzun mesafelerde olmuyor etaplar. En fazla sadece 1 kere 28 kilometre uzunluğunda bir etapta yarışmıştım. Genelde 20 yi geçmiyor.
Son olarak hedefiniz nedir diye sormak istiyorum.
Bu yıl Avrupa’da katıldığım yarışları 2017 yılı için bir hazırlık ve antrenman olarak gördüm. Oradaki ortamı görmek istedim. Kısa vadede hedefim 2017 yılında Avrupa Ralli Şampiyonası’ndan iyi bir derece ile dönmek. 2017 için planım ve hedefim tam zamanlı olarak Avrupa’da yarışmak. 2017’de Avrupa’da 6 yarışa gireceğim. Avrupa Ralli Gençler Kupasını almayı hedefliyorum.




 
Editör: TE Bilişim