Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi                          
 Söyleşi: Tuğba Koçal
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Görenek ile kalp ve damar hastalıkları ile son tedavi yöntemlerini konuştuk. Sadece Türkiye’de değil dünyada adını duyurmuş ve alanında büyük başarılara imza atan Görenek, kalp krizinden korunmak için neler yapılması gerektiği hakkında altın değerinde önerilerde bulundu. Görenek ayrıca tedavi yöntemlerindeki gelişmeler hakkında bilgi vererek, Avrupa ve Amerika’daki tüm yöntemlerin Türkiye’de de yapıldığını söyledi.
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Şu anda Avrupa Kardiyolojisi ve Amerikan Kardiyolojisi’nde görevlerim var. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin Kongre Bilim Kurulu Üyesiyim. Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin de Elektrofixyoloji Liderlik Konseyi Üyesiyim. Uluslararası Elektrokardiyoloji Derneği Konsey Üyesiyim. Avrupa Kalp Birliği’nin Bilimsel Dokümanlar Komitesi Eş Başkanıyım. Aynı zamanda da Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kardiyoloji uzmanı olarak görev yapıyorum. Özellikle aritmi yani kalp çarpıntıları konusunda başarılı işler yapmaya çalışıyorum. Kalpte bazen çarpıntı yapacak ikinci yol ya da sinir oluyor. Onu yakıyoruz. Dolayısıyla hasta çarpıntılardan kurtuluyor. Şoklamalı ya da şoklamasız pil uygulamalarımız var. Bunlar da hasta ömrünü uzatan işlemler.
Türkiye’de insanlar kalp saplığına yeterince önem veriyor mu?
Türkiye’de beslenme açısından ciddi sıkıntı var. Fazla yağlı yiyoruz, hamur işiniz seviyoruz. Baklava, börek gibi yiyecekleri seven bir ülkeyiz. Bunlar tabi ki çok önemli ama en önemlisi sigara tüketimi. Sigarayı yasaklayıcı tedbirleri sonuna kadar desteklemek gerekiyor. Ancak bazı konularda çok fazla etkili olamıyoruz. Örneğin insanın genetiğinde kalp hastalığına yatkınlık varsa yapacak çok fazla  bir şey olmuyor.  Bir diğer konu ise düzenli spor alışkanlığımız maalesef yok.
İnsanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz sorusunun yanıtı da aslında bunlar oldu. Peki, spor konusunu biraz açarsak, hangi yaş grupları nasıl sporlar tercih etmeliler?
Normal sağlıklı bir bireyler için kalp sağlığı açısında önerilen günde yarım saat ile bir saat arası hızlı, tempolu yürümektir. Ancak bu kalp hastaları için geçerli olacak bir şey değil. Kalbinde önemli bir sorunu olmayan kişiler için geçerli.  40 yaşından sonra kişilere müsabaka tarzı sporlarını örneğin saha maçını önermiyoruz. Yürüyüş, bisiklete binme, dans etme, yüzme gibi sporlar kalp sağlığı açısından en önemli sporlar.
Kalp krizi için en riskli yaş grubu nedir? En çok kimler tehdit altında?
Kalp krizi riski 40 yaşından sonra artıyor diyebiliriz. Erkeklerde daha sık görülüyor. Kadınlarda ise adetten kesildikten sonra kalp krizi riski artıyor. Bu nedenle 40 yaşından sonra çok dikkatli olmak gerekiyor.
Kalp krizi şikayeti ile gelen hastaya hangi tedavi yöntemleri uygulanıyor?
Her kalp krizi ile gelen hastaya by-pass gerekmiyor. Damarını stent takarak açarsak zaten ameliyat gerekmiyor. Artık eskisi kadar by-pass’a hasta göndermiyoruz. Bu oran çok düştü. Damarları kötü durumda olan, 6-7 tane stent takamayacağımız hastaları by-pass’a veriyoruz. By-pass da kötü bir şey değil tabi ki, ama neticede işi ameliyatsız çözmek ilk tercihimiz oluyor.
Kardiyolojide en önemli nokta, hasta kalp krizi ile geldiği zaman damarının bir an önce açılmasıdır. Biz gece gündüz anjiyo laboratuarına hastayı alır, acil müdahale ile damarını hemen ile açarız. Stent dediğimiz tel kafeslerden takarız. Bu sayede hastanın hayatı kurtulur. Bunun yapılmadığı dönemlerde hasta hayatı daha riske atılıyordu. Bu imkânlar artık Türkiye genelinde çok hastanede var. Kardiyoloji uzmanının olduğu çoğu hastanede bu işlem 24 saat yapılıyor. Bu şekilde de tabi ki insan hayatı uzuyor ve kalp krizinden ölümler azalıyor.
Yanlış beslenme alışkanlıkları ve yaşam alışkanlıkları nedeniyle, gelecekte kalp ve damar hastalıklarında bir artış bekleniyor mu?
Kalp ve damar hastalıklarında en önemli etkenlerden biri tabi ki genetik. Ama biraz önce de ifade ettiğim gibi genetiğe yapabileceğimiz bir şey yok. Kalp krizinden korunma konusunda yapılabilecek en önemli şey hemen sigarayı bırakmak. Sigarayı bırakma oranları artarsa bu hastalıklar gelecekte azalır. Beslenme alışkanlıklarının düzelmesi de bunda etkili olur. İnsanlarda bu bilinç yavaş yavaş oluşuyor. İleride kalp hastalıklarının çok azalacağını ya da çok artacağını düşünmüyorum. Bu ivmede devam edecek gibi duruyor.
Avrupa ve Amerika’daki kalp sağlığı ve tedavi yöntemleri ile Türkiye’yi kıyaslarsanız neler söylersiniz?
Avrupa’da ve dünyadaki kardiyoloji ile ilgili her tedavi yöntemi şu anda Türkiye’de de yapılıyor. En azından ESOGÜ Tıp Fakültesi'nde kalp konusunda dünyadaki her tedavi yöntemi uygulanıyor. Avrupa’da, Amerika’da yapılan ve bizim yapamadığımız hiçbir şey yok. Malzemeler, teknikler, cihaz ve donanımlar açısından hiçbir farkımız yok. Burada belki önemli olan nokta bu durumun Türkiye genelinde homojenize edilmesi. Bu konuda bazı eksiklikler olabilir. Yine de bugün ülke geneline bakıldığında durum kötü değil. Hastaneye ulaşmak, kardiyoloji merkezine ulaşmak çok kolay. Hem teknolojinin gelişmesi ile uygulanan yöntemler gelişti hem hastane donanımları iyi durumda… Ayrıca kardiyoloji uzmanı sayıları arttı. Eskişehir’de yaklaşık 40 tane kardiyoloji uzmanı var. Türkiye genelinde de yaklaşık 400 kardiyoloji uzmanı var. Kardiyoloji açısından Türkiye’nin iyi durumda olduğunu söylemek mümkün.
 “MUCİZE BEKLEMİYORUM”
Kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde ileride farklı tedavi yöntemleri geliştirilir mi?
Kök hücre dediğimiz yöntem ilerki yıllarda daha fazla gündeme gelecek. Ama şu ana kadar kök hücre çok umut vermedi. Kanımca biz kök hücre tedavisinin rutin olarak hayata geçirildiğini göremeyeceğiz. Çok uzun yıllar alacak, belki de başarısız olacak. İyi çalışmalar var ama bunlar genellikle deneysel hayvan boyutunda çalışmalar. Şu anda geliştirilen teknoloji en iyi stenti üretmek, damarı en iyi şekilde açabilmek ve açık tutabilmek hedefleniyor. Kısaca yakın gelecekte kalp ve damar hastalıkları tedavisi ile ilgili çok büyük bir mucize beklemiyorum.
25 yıldır kardiyoloji uzmanıyım. Bu 25 yılda tabi ki belli başlı gelişmeler oldu. Mesela önceden balon yapılıyordu, sonra stent takılmaya başlandı. Ardından ilaç kaplı stent kullanmaya başladık. Stentlerin üzerine ilaç emdiriyoruz. Onlar kalpteki tıkanıklığı daha da azaltıyorlar. Etkisi daha iyi oluyor. Bu yöntem de gerçekten bir devrim niteliğindeki gelişme. Neticede insan ömrü uzadı. Ortalama insan ömrü 80 yaşları geçti. Biraz daha gelişmeler olursa bu 90’lı yaşları bulur. İnsan ömrüne artı 5 yıl ilave edebilecek gelişmeler yaşanabilir.
 
 
Editör: TE Bilişim