Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi
Söyleşi: Tuğba Koçal
Sigorta acentesi sahibi Baki Çetin ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide sigortacılık sektörünü konuştuk. Çetin, sigorta konusunda Türkiye’de insanların yeterince bilinçli olmadığını söyledi. Sektörde ağırlıklı olarak sadece zorunlu sigortaların yapıldığını dile getiren Çetin, “Zorunlu olmasa bir çok insan yaptırmaz” dedi.
Bir sigortacı olarak vatandaşlara ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
17 yıldan beri sektörün içindeyim. 2000 yılında Güven Sigorta Bursa Bölge Müdürlüğü'nde başladım. Yaklaşık 8 yıl orada hasar servisi, teknik servis ve acenteler sorumluluğu gibi bir çok görevde yönetici olarak çalıştım. Yani sigortacılığı işin mutfağında öğrendikten sonra memleketim doğup, büyüdüğüm Eskişehir’e döndüm. Sigorta sektöründe acente olarak hizmet vermeye başladım. Eskişehir halkına sigortacılık anlamında en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz. Sigorta acentesi olarak araçlar için araç sigortası ve kasko, evler için DASK ve yangın poliçeleri, ferdi kaza poliçesi, sağlık poliçesi gibi sigorta sektörü ile ilgili akla gelen her türlü hizmeti sağlıyoruz.
Ayrıca Sigorta Acenteleri İcra Komitesi İl Delegesiyim. Eskişehir’de en son kayıtlara göre 200'den fazla  sigorta acentesi var. Eskişehir’den 3 kişi il delegesi olarak görev yapıyoruz. Türkiye’de 15 binden fazla  acente var. Yaklaşık  400 il delegesi seçiliyor. Bu  il delegeleri  içinden 40 kişilik sektör meclisi ve 7 kişilik Sigorta Acenteleri İcra Komitesi seçiliyor. Sistem bu şekilde işliyor.
KAZAYA POLİS GELMEMESİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Sigorta sektöründe ne gibi sorunlar yaşanıyor?
Son yıllarda yaşadığımız en önemli sorun, zorunlu trafik sigortalarındaki fiyat artışları. Fiyatlar hala vatandaşın istediği seviyeye gelmedi. Hükümetimiz birtakım kanunlarla bunları düzenledi. Artış durdu ama hala yüksek seviyelerde.
Bu sorunun dışında bir başka önemli sorunumuz daha var. Önceden bir kaza anında polis çağırma zorunluluğu vardı. Polis çağırdığınız zaman vatandaşlar birbirleri ile tartışmıyordu. Ama artık yaralanma veya ölüm yoksa alkollü ve ehliyetsiz değilse ve çarpan araçlardan biri resmi araç değilse polis çağırma zorunluluğu kalktı. Devletimiz bunu iyi niyetle ve işler daha hızlı sürsün diye çıkartmıştı. Bir çok ülkede uygulama böyle. Ama bizde  vatandaşlar birbirileri ile tartışma yaşayabiliyor. Polis gelmediği için kazalarda alkollü olan, ehliyeti olmayan sürücü tespit edilemez haline gelindi. Eğer kazadaki sürücü alkollü ise ehliyeti yoksa sigorta şirketi hasarı  da reddediyordu. Şimdi bunlar tespit edilemez hale geldi. Bir diğer boyutu, kadın sürücüler kaza yaptığında paniğe kapılıyor, hakkını bilmiyor. O panikle karşı taraftakinin ‘sen yaptın, sen vurdun, senin suçun’ demesi ile haklı iken haksız duruma düşebiliyor. Kazada çok bağıran, üste çıkan haklı durumda gibi oluyor. Yani bu durum denetimsiz bir hal aldı. Bu da sigorta sektörüne ciddi anlamda zarar veriyor.
Bunun çözümü nedir?
Bu sorunu ve çözüm yollarını  ben yetkililere ilettim. Bunu hep dile getiriyorum. Bunun çözümü, tekrar polis zaptına geri dönülmesidir. Ama emniyet müdürlüğü de iş yükü arasında buna personel ayırma sorunu yaşayabilir. O zaman poliçeden 15- 20 lira gibi bir miktar ilave edilerek bu para Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hesabına aktarılabilir. Bu iş için ekipler kurularak bu kişilerin maaşları devlete yük olmadan bu primlerle ödenir. Bu hem bu konudaki sorunlara çözüm olur hem de işsizliğe çözüm olur.
Peki, yaşanan başka aksaklıklar var mı?
Türkiye deprem bölgesinde yer alıyor. Devletimiz zorunlu deprem sigortası çıkardı. Bu çok yerinde, güzel bir uygulama. Ama bunu uygulamada sıkıntı yaşıyoruz. Vatandaş bunu yaptırmadığında cezai yükümlülüğü yok. Devlet bunu arttırmak için elektrik, su aboneliklerinde ve tapu işlerinde zorunlu hale getirdi. Bu da iyi. Ama bu şart sadece bir kişi yeni bir eve çıkarsa ancak önüne çıkıyor. 30 yıldır, 40 yıldır aynı evde oturan vatandaşın bu zorunluluktan haberi bile yok. DASK poliçesini tapu ile entegre hale getirilip DASK poliçesi sistemden metrekareyi görerek ve sistem otomatik olarak  doğru metrekareyi kesmeli. O zaman hem Allah korusun deprem olduğunda vatandaş mağdur olmaz hem de   acenteler  sorun yaşamaz.
TÜRKİYE’DE SİGORTACILIK BİLİNCİ YOK
Ülkemizde insanlar sigorta konusunda yeterince bilinçli mi?
Türkiye’de insanlar sigorta konusunda yeterince  bilinçli değiller. Bu kültür meselesi. Bir kültürün bir ülkeye yerleşmesi ortalama 150 yıldır. Avrupa ülkelerinde Amerika’da sigortalanabilir varlıkların  sigortalanma oranı yüzde 70’lerde, 80’lerde iken Türkiye’de bu oran yüzde 4-5 civarında. Daha çok yolumuz var. Aslında Osmanlı İmparatorluğu son zamanlarında sigortacılık bu topraklara gelmiş. Ama o günkü şartlarda da hep gayrimüslimler, yabancılar sigorta yaptırmış. Biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurması ile birlikte 1924’te sigortacılık ile tanıştık. İtimadı Milli (güven sigorta) sigorta şirketi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ile kurulmuş. Daha sonra 1 yıl sonrası Anadolu Sigorta kuruldu. Şimdi vatandaşlarımız sigortanın faydalarını yaşaya, yaşaya göre, göre sektör büyümeye çalışıyor.
Mesela trafik sigortası zorunlu olmasa durum nasıl olur? Ya da DASK poliçesi elektrik su açtırırken insanların önüne çıkmasa yaptıran olur mu?
İnsanlar, trafik sigortası zorunlu olmasa bir çok insan yaptırmaz, DASK poliçesini elektrik açtırırken önüne çıkmasa bir çok insan yaptırmaz. 40 yıldır aynı evde oturan, ev değiştirip elektrik su açtırma işi önüne çıkmayan vatandaş bunları, yaptırmıyorlar da zaten. Maalesef bu konuda bilinçli değiliz. Hatta bazı vatandaşlar trafik sigortasının ne işe yaradığını bilmiyor. Sadece polis trafikte çevirdiğinde gösterilmesi zorunlu olan bir evrak sanıyorlar. Bir de arabası yeniyse kasko yaptırıyorlar. En yaygın olan bu.
Biz elimizden geldiğince anlatıyoruz insanlara. Toplum olarak her zaman ev alabilen insanlar değiliz. İki büyük afet vardır, biri deprem, biri yangın. Bir de biz deprem bölgesinde yer alan bir ülkeyiz, depremde yaşadığımız acılar ortada. Bu iki afet yaşandı mı evini yuvanı götürür. Bu poliçeler çok büyük rakamlar değil. Yıllık 250 liraya deprem ve yangına karşı 150- 200 bin liralık evini sigortalayabiliyorsunuz. Bu bilincin yerleşmesi gerekiyor.
Trafik sigortası ne işe yarar?
Trafik sigortası deyip geçmeyin inanın çok önemlidir. Ben meslek hayatımda trafik sigortası olmadığı için kaza sonucunda çıkan, tazminatları ödemek için evini satanları gördüm, bütün birikimlerini kaybedenleri gördüm.
 Trafik sigortası kişinin bir kazada 3. Şahıslara verdiği zararı karşılar, bugün için bir araca çarptınız yüzde yüz kusurlusunuz karşı aracın hasarını 33 bin TL'ye kadar karşılar. Aynı kazada birden fazla araca çarptınız diyelim toplam 66.000 TL' ye kadar karşılar. Allah korusun kazada karşı tarafta ölen veya sürekli sakat kalan olursa 330.000 TL  ye kadar. Aynı kazada  birden fazla kişi aynı durumda olursa 1.650.000 TL' ye kadar çıkan tazminatı yaptırdığınız kendi sigorta şirketiniz karşılar. Bu yüzden çok önemlidir.
SİGORTAYI SAKIN ERTELEMEYİN
Araç sahiplerinin 'şirketlerin zararı ya da maliyeti azaldığı için trafik sigortası fiyatları düşecektir, fiyatlar düşene kadar bekleyelim’ gibi bir düşünceye kapılabilirler. Bu düşünce ile trafik sigortası yenileme zamanı gelip de bekletmek daha büyük bir sorun oluşturabilir. En başta zorunlu trafik sigortası olmayan bir aracın trafiğe çıkması yasak.  Eğer aracınızın sigorta süresi dolduysa ve yenileme günü geldiyse sakın beklemeyin. Sigortasız trafiğe çıktığınızda risk oluşturursunuz ve bunun cezası da ödeyeceğiniz sigorta parasının çok daha üzerinde olacaktır. Kar yapayım derken daha büyük zarara uğramayın.
 
 
 
 
 
Editör: TE Bilişim