Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi 
Söyleşi: Tuğba Koçal
AK Parti’de göreve yeni gelen Tepebaşı İlçe Başkanı İbrahim Yılmaz Kaynarca ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide hem kendisini tanıma imkanı bulduk hem de, siyasete bakışını ve Tepebaşı ile ilgili hayallerini konuştuk. Siyasi bir hedefi olmadığının altını çizen Kaynarca, siyaseti manevi bir haz almak için yaptığını dile getirdi.

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1982 yılında Eskişehir’de doğdum. Hayatımın tamamı Tepebaşı bölgesinde geçti. Doğduğumdan beri Tepebaşı’nda yaşadım. İlkokulu Esentepe 100. Yıl İlkokulunda okudum. 20’li yaşlarıma kadar Esentepe Sütlüce bölgesinde yaşadım. Ortaokulu İmam Hatipte okuduktan sonra Atatürk Lisesi'nde devam ettim. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. Yüksek lisansımı yine aynı alanda ESOGÜ’de yaptım. Şu anda da Anadolu Üniversitesi’nde Divan Edebiyatı üzerine uzmanlaşmaya devam ediyorum. Akademik çalışmalarım devam ediyor. 2000 yılında Korusan firmasının Eskişehir Bölge Temsilciği ile ticari hayatım başladı. 2003 yılında resmi olarak ticarete atıldım. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren bir firmam var. Kardeşimle beraber çalışıyoruz.
Siyasete nasıl ve ne zaman girdiniz?
Siyasete çocukluğumdan beri ilgi duyan biriydim. Sivil toplumda yer almak isteyen biriyim. Ortaokul çağlarımda Milli Gençlik Vakfı’nda görev yaptım. AK Parti kurulduğunda yeni reşit olmuştum ve ilk oyum AK Parti’ye nasip oldu. Gençlik kollarında yer aldım. Daha sonra parti de ilçelere ayrıldı. Bir dönem sonra Tepebaşı'nda görev almaya başladım. 2 dönem Tepebaşı İlçe Başkan Yardımcılığı yaptım. En son Başkanımız Dündar Ünlü ile birlikte il yönetimine geçtik. 2 sene kadar İl Başkan Yardımcılığı yaptım. Şimdi de Tepebaşı İlçe Başkanı olarak atandım.
Siyaseti nasıl tanımlarsınız?
Çevremdeki kişiler ‘siyaset nasıl gidiyor’ dediğinde biraz bozuluyorum. Klasik siyasi - politik anlayış benim kafamda yok. Ben biraz daha işin manevi boyutundayım. Bize böyle bir lider nasip olmuşken, dünyaya meydan okuyorken, onun adına bir şeyler yapıyor olabilmek benim için önemli. Hepimizde ahret inancı var. Bana ‘dünyalık ne yaptın’ denildiğinde CV’imde böyle bir şey olsun istiyorum. ‘O çalışmaya dahil oldum’ demek istiyorum. Memleketimiz inanılmaz noktalara geldi. Bunun bir parçası olabilmek istiyorum. Siyaseten ahlaklı hizmet etmenin dışında özel bir siyasi tanımlamam yok. Siyaset hizmet aracıdır. Siyaset akılla yapılır. Milletin faydası gözetilerek yapılmalı. Ben öncelikle Tepebaşı’nı, sonra Eskişehir’i ve sonra da ülkemi gözeterek siyaset yapmak istiyorum.
“PARTİNİN HER KADEMESİNDE YER ALDIM”
Siyasetle ilgili hedefiniz, hayaliniz nedir?
Siyasi bir kariyer planım yok. Şu andaki hedefim Tepebaşı ilçe başkanlığı görevini en iyi şekilde yapmak. Çalışma arkadaşlarım beni çok uzun süre parti mutfağında arka planında çalışırken gördüler. Tepebaşı ilçesinde de ilde de büyük organizasyonlarda hep mutfaktaydım. 12 senedir teşkilattayım. Teşkilat beni iyi tanır. Ben çalışmayı severim. Verilen görevi en iyi yapmayı isterim. Şu anda da verilen görev Tepebaşı İlçe Başkanlığı. Genç, dinamik bir ekiple en iyi şekilde neler yapabiliriz ona bakacağız. Eksiklerimiz varsa tecrübeli ağabeylerimizden öğreneceğiz. Ama neredeyse çocukluğumdan beri teşkilatçılık konusunda tecrübeliyim. Mahalleden tutun da gençlik kollarında, partinin bütün kademelerinde yer aldım.
Ülke olarak 15 Temmuz sürecinden geçtik. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ben 1982 doğumluyum, bir darbe görmedim. Sadece okuyarak öğrendiğimiz kadarını biliyoruz. Darbelerin insanlar üzerindeki psikolojisini, ülkenin gelişimi üzerindeki etkisini biliyoruz. O gün gerçekten çok endişe ettim. Milletimizin sıkıntılı bir sürece gireceği endişesini yaşadık. İl Başkanımız bizi hemen partiye çağırdı. Bizi serinkanlılıkla yönetti. O gece tüm gelişmeleri partide izledik, takip ettik. 241 şehidimiz var çok hüzünlüyüz. Onlar şahadete ulaştı ama arkalarında buruk bir millet bıraktılar. Benim sevindiğim bir nokta var. O gece burada, hiç ummadığımız, dünya telaşına kapıldığını düşündüğümüz arkadaşlarımızın ölmek için hazır olduğunu gördüm. Burada da sokakta tank olsaydı önüne atlayacak, altına yatacak insanlar vardı. Bu benim gurur duymama neden oldu. Ardından geçirdiğimiz 27 günlük süreçte Vilayet Meydanı'ndaki organizasyonu yapan birkaç kişiden biri bendim. O meydanda da çok duygusal anlar yaşadık. Memleketine bağlı insanları görüp bir kez daha şükrettim. İyi ki çıktılar ortaya, iyi ki onlarla yüzleşme fırsatı bulduk. Halkımızın da Çanakkale ruhunu kaybetmediğini gördük. 15 Temmuz ihaneti ve ardından milletin kenetlenmesi ibret verici bir süreçti. Sabahlara kadar nöbet tuttuk, çocuklarımı 3 kere görebildim. Bunu insana dünyalık bir karşılık yaptıramaz. O yüzden siyaset nedir dediğinizde, manevi tarafı olmadığında bu işler bu kadar kallavi yapılamaz.
Tepebaşı bölgesi için projeleriniz ve hayalleriniz nedir?
Ben yaklaşık 6 sene önce Tepebaşı ile ilgili projeler üretmeye başlayan bir ekibin içindeydim. Tepebaşı İlçe Başkanlığı’nda Ar-GE’den sorumlu ilçe başkan yardımcısıydım. Projelerimizi öncelikle halkın sorunlarını öğrenerek ürettik. Mahalle toplantılarında özel notlar tutuyorduk. Odunpazarı Eskişehir’in tarihi yüzü, Tepebaşı ise Eskişehir’in gelişen, modern yüzü. Ancak hakkıyla yönetilmediğine dair kanaatimiz tam. Sadece kültürel organizasyonlarla canlı tutulmaya çalışılıyor. Ama kalıcı hiçbir şeyin yapılamadığı bir bölge. Gençlik akıyor, zaman da akıyor. Bunun yanında para da sürekli akıyor. Ama ortada kalıcı hiçbir şey yok. Bir sonraki nesle bırakılacak bir şey yok. Konser, sempozyum yaptık, güldük, gezdik, eğlendik. Bunlar yapılsın ama bunlar bir kültür kolunda yapılsın. Bütün belediye hizmetleri bu konuda yığılmasın. Öncelikle hizmet alanlarının düzeltilmesi ile ilgili bir hayalim var. Onun dışında büyükşehir ile birlikte Tepebaşı’nda yapılabilecek çok güzel işler var. Bunların tamamı belediyecilikle ilgili değil ama belediyecilikle yapılacak o kadar güzel işler var. Tepebaşı ile Büyükşehir’in uyumu ile yapılabileceğini düşünüyorum. Aynı partiden olsa bile uyumlu olmadığını şu anda görüyoruz. Uzun süredir oluşturduğumuz ve planladığımız projelerimiz var. Bunu zamanla anlatacağız.
Bu projelerden birkaç örnek verebilir misiniz? Tepebaşı’na neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bu projeleri zaman içinde paylaşacağız. Kafamızda Tepebaşı’nı canlandırmayı planladığımız 4 tane büyük proje var. Bunlardan biri yeni yapılan stadyumun çevresinin canlandırılması ile ilgili bir proje. Bu konuda atıl kalındığını düşünüyoruz. Ondan başlayarak bölgemizi ilgilendiren birkaç büyük projemiz var.
“GERÇEK ANLAMDA TEŞKİLATÇILIK YAPMAK İSTİYORUM”
Peki, bu projeleri gerçekleştirme konusunda nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Benim şu an ilk hedefim teşkilatımızın tamamının diri ve canlı bir şekilde seçime hazırlamak. Seçime 2 yıl daha olsa da bugünden itibaren bunu sağlamak istiyorum. Şu anda gerçek anlamda teşkilatçılık yapmak istiyorum. 120 günlük bir programım var. Bu 120 günün tamamında mahalle teşkilatlarına, sandık komisyonlarına, sokak komisyonlarına, mahalle danışmanlık sistemine ayırdım. Bu süreci bu şekilde geçirmek istiyorum.
Seçim hazırlılarına şimdiden başladınız. Peki, seçim ile ilgili hedefiniz nedir?
Bizim tek hedefimiz var yerelde başarılı olmak. Genel seçimlerde Tepebaşı bölgesinde de Eskişehir genelinde de halkımız teveccüh gösteriyor ve AK Parti her zaman 1. parti olarak çıkıyor. Ancak yerel seçimlerde durum değişiyor. Bizim yerelde halkımıza derdimizi doğru anlatamadığımızı keşfediyoruz. Doğru anlatmak ve yerelde de kazanmak. Eğer biz doğru anlatırsak belediye ile ilgili hedeflerimize ulaşacağız. Ben iyi bir ilçe başkanı olmak üzere çalışıyorum. İlçe başkanlığı çıtasının yukarılarda tutulması gibi bir amacım var. Eskişehir’e yakışan, vizyoner, genç, modern bir ilçe başkanlığını arkamda bırakmak istiyorum. Siyasi olarak da elbette belediyeyi almak için çalışacağız. Halkımıza doğru şekilde anlattığımızda işin kendiliğinden doğrulacağını düşünüyorum. Biz hep yaptıklarımızı, yapacaklarımızı anlatmaya devam edeceğiz.
Sizce Ahmet Ataç güçlü bir isim, güçlü bir rakip mi? Başka bir kişi aday olsa ‘işimiz daha kolay olur’ diyor musunuz?
Tepebaşı bölgesinde bizim başarılı olamayışımızın sebebi bence bizden kaynaklı. Yoksa sayın başkanın etkili ve güçlü bir isim olduğunu düşünmüyorum. Tepebaşı Belediye başkanını parlatan bizim başarısız sonuçlarımız olabilir. Şimdi eskiye takılmadan daha derli toplu, ‘dün ne oldu’ diye bakmadan önümüze bakmamız lazım. Belediye başkanının neler yaptığını, neler yapamadığını biliyoruz. Biz bunu halkımızla paylaşacağız. Takdir yine halkımızındır. Tepebaşı halkı kimi başkan olarak görmek istiyorsa saygımız var. Biz mücadelemizi ahlaki ve siyasi kurallar içerisinde, siyasi nezaket dahilinde yapmaya devam edeceğiz. Mevcut başkanı başarılı buluyor musunuz derseniz, ben başarılı bulmuyorum. Çok net. Sadece gönle hoş gelen şeyleri yaparak ağustos böceği gibi çalıp oynayıp bir sonuca ulaşmamız mümkün değil. Tepebaşı’nın gün geçirmeye değil, kalıcı eserlerle geleceğe yatırıma ihtiyacı var.
 “ESKİŞEHİR’DE 15-20 YILLIK GECİKMEMİZ VAR”
Sizce Eskişehir’in siyasetteki avantaj ve dezavantajları nedir?
Eskişehir’in en önemli avantajı insanı. Eskişehir çok güzel bir şehir. Şehrimle gurur duyuyorum, insanları ile daha fazla gurur duyuyorum. Anlayışlı, güler yüzlü, çoğu tahsilli insanların olduğu bir şehirde yaşıyoruz. İnsan kalitesi çok önemli. Bu açıdan şehrimize çok güveniyorum. İnsan kaynağı doğru kullanıldığında gerçekten siyasette de doğru yerlere gelinir.
Şansızlığımız ise şu. Eğer iktidarla uyumlu, iktidara sahip çıkan ve iktidarın da sahip çıktığı yerel yönetimler Eskişehir’de olsaydı çok daha güzel olurdu. Bizim Eskişehir’de 15-20 yıllık gecikmemiz var. Çevre illere baktığımız zaman bunu çok net anlıyoruz. Eskişehir’de, şöyle bir 4 kilometrelik bir merkezi çıkardığınızda gerçekten geri kalmışlığımız ortaya çıkıyor. Şansızlığımızın getirdiği sonuçlardan biri bu. Ama ben ilerleyen zamanlarda kentimin bu şanssızlığı kıracağını ve hak ettiği yerde yerini alacağını düşünüyorum.
“ŞİİR KİTABI ÇIKARMAK İSTİYORUM”
Ailenizden ve boş vakitlerinizi nasıl değerlendirdiğinizden söz edebilir misiniz?
Anne ve baba tarafı yüzyıllardır Eskişehir’in sınırlarında yaşamış bir aileden geliyorum. Anadolu geleneklerini taşıyan güzel bir ailede büyüdüm. Kardeşlerim ve arkadaşlarımla doygun bir çocukluk geçirdim. Ortaokul yıllarından itibaren hem okuyup hem çalışan biriydim.
Anadolu Üniversitesi hazırlık sınıfında, mühendislik öğrencisi Fulya Hanım ile tanıştım. Mezun olur olmaz 2005 yılında evlendik. Biri 9, diğeri 4 yaşında iki çocuğumuz var. Çok şükür huzurlu, mutlu bir ailem var.
Çok iyi anlamasam da ağaç ve bahçe işlerinden çok hoşlanırım. Teknolojiden ve dijital dünyadan vazgeçemem. Spor ve halı saha her erkek gibi ilgimi çeker. Kitap okumayı çok seviyorum. Bütün karmaşa içinde bile mutlaka dingin bir ortamda yarım saat, 45 dakika okurum. Benim edebi bir tarafım var. Bir şeyler yazmayı seviyorum. Yıllardır şiir yazıyorum. Divan Edebiyatına ilgim var. Divan edebiyatı ve tarih merakımdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama etrafımdaki herkes tarafından bilinen bir İstanbul hayranlığım vardır. Ama bu tarihi ve manevi geçmiş açısından inanılmaz bir İstanbul hayranlığı. Yoksa şuan var olan metropol İstanbul değil. Epey zamandır şiir yazarım. Ben her yıl kendimi o olgunlukta hissettiğim bir gün geriye dönüp eski şiirlerimi okuyorum. Bazılarını eliyorum. O damıtılanlar birikiyor. İlerde bir gün kitap çıkarmayı istiyorum. Bisiklete binmeyi severim. Seyahat etmeyi çok severim. Sebep olmasa bile bir bahane uydurur bir yerlere giderim. Baba toprağında bir dağ evimiz var. Oraya gidip birkaç saat dinlenip gelmeyi severim.
 
 
 
Editör: TE Bilişim