Yeni Yol Eğitim Kurumları'nın kurucularından Mehmet Otan ve Yeni Yol Anaokulu Müdürü Seniye Ünver ile önümüzdeki eğitim öğretim yılında Batıkent Çarşı Yaşam Merkezi içerisinde bulunan binasında eğitime başlayacak olan Yeni Yol Anaokulu Yeni Yol Anaokulu hakkında konuştuk. Otan ve Ünver, eğitime bakış açıları ve bu anlamda anaokulunda gerçekleştirecekleri faaliyetler hakkında bilgi verdiler.

Merhabalar sizleri tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ben Mehmet Otan. Yeni Yol Eğitim Kurumları'nın Yiğit Şentürk ile birlikte kurucularındanım.

Merhaba ben de Seniye Ünver. Yeni Yol Anaokulu'nun müdürüyüm.

Mehmet hocam bize Yeni Yol Eğitim Kurumlarını biraz anlatır mısınız?

Yeni Yol 25 yıllık eğitim tecrübemizle, 11 yıl önce temellerini attığımız bir eğitim kurumudur. Temel amaç olarak, kendi çocuklarımızı da okutabileceğimiz bir kurum oluşturmayı hedeflemiştik. Bugün iki lisesi, beş özel öğretim kursuyla şehrin en büyük markalarından biri haline geldik ve en önemlisi de kendi çocuklarımızı gönül rahatlığıyla okuttuğumuz kurumlarımız var artık.

Peki, bir anaokulu kurmaya nasıl karar verdiniz?

Anaokulu projemizle yukarıda sözünü ettiğim düşünceyi bir adım daha ileri götürerek çocuklarımızın eğitim hayatını en temelden ele alabilmeyi amaçlıyoruz. Biliyorsunuz eğitim hayatımızın en önemli evresi okul öncesi dönemdir. Çocuğun gelişim aşamaları bu dönemde temellendiriliyor. Bakın size istatistikî bir veri sunayım. Bir insanda 17 yaşına kadar olan zihinsel gelişimin yüzde 50'si 0-4 yaş arasında, yüzde 30'u 5-8 yaş arasında oluşuyor.  Yani bir insanın doğumundan ortaöğrenim yıllarının sonuna kadar olan zihinsel gelişimin yüzde 80 'i 8 yaşına kadar şekilleniyor. 8 yaşına kadarki süreçte en büyük zaman dilimi de okul öncesi eğitime denk geliyor. Eğitim hayatımızı bu derece etkileyen bir evrede, bir eğitim kurumu olarak, bizim de var olmamız gerekiyordu.

Seniye Hanım, anaokulu ile ilgili bize biraz daha detaylı bilgilendirebilir misiniz?

Memnuniyetle. Öncelikle kayıtlarımızdan bahsedeyim. En küçük gruplarımız 36 aydan başlayacak ve sınıflarımız en fazla 16 kişi olacak. Her sınıfta bir uygulama esnasında en az iki öğretmen bulunacak ve tüm öğretmenlerimiz üniversite eğitimli olacak.

Anaokulumuzun fiziki şartlarından bahsedecek olursak; toplamda yaklaşık bin 200 metrekarelik kapalı alanda 8 adet geniş sınıfımız yer alacak.  Yine yaklaşık 400 metrekare açık ve yarı açık oyun alanıyla, içinde mini basketbol, mini futbol, mini golf sahaları, kum havuzları ve oyun parkları olan, çocuklarımızın doyasıya eğlenebileceği alanlarımız olacak. Bunların dışında dil ve sanat atölyelerimiz, dans ve drama salonlarımız, beden eğitimi ve bale salonlarımız olacak. Bir de bunlara geniş ve ferah yemekhanemizi de eklememiz gerekir tabii.

Okul öncesi eğitimde, eğitim ortamları önemli. Siz bununla ilgili neler düşündünüz, sınıflarınızı nasıl planladınız?

Eğitim ortamı, okul öncesi çocuklar için sandığımızdan da önemli. Yeni Yol Anaokulu, girişten itibaren çocuğun kendisini oraya ait hissetmesini sağlamak amacıyla planlandı. Biliyorsunuz okul içinde çocuklarımızın en çok vakit geçirdikleri alanlar, onların sınıflarıdır.  Sınıf ortamlarımız çocukların ilgi, istek, ihtiyaç ve gelişimleri doğrultusunda, doğru bir şekilde düzenlenmiştir. Sınıflarımız, çocukların dikkatlerini dağıtan ve odaklanmalarını zorlaştıran klasikleşmiş rengarenk sınıflardan değil, sade, şık ve karmaşıklıktan uzak şekilde tasarlanmış eğitim ortamlarıdır.

Yabancı dil ile ilgili neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Yabancı dilin önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Çağımızda artık yerel değil evrensel insan tipi geçerli. Bu bağlamda kişinin dünya vatandaşı olması doğrultusunda yabancı dil önemli olmaktan da ziyade kaçınılmazdır. Bizler, yabancı dil eğitiminde özellikle çocukların dinleme, anlama ve konuşma becerilerini geliştirmeye çalışacağız.

Ana dilin öğrenilmesi aşamasında olduğu gibi çocukların yabancı dil dağarcıklarının oyunlarla, diyaloglarla, şarkılarla, resimlerle ve nesnelerle yani yine yaşantıları vasıtasıyla geliştirilmesine çalışacağız. Önemli olan çocukların yabancı dildeki kelimenin ana dildeki karşılığını ya da tam tersini bilmesi değil, karşılaştığı nesne, durum veya olayın yabancı dildeki karşılığını bilmesi yani yabancı dilde düşünebilmesinin sağlanmasıdır.

Günümüzde birçok anaokulunda atölye çalışmalarında öğretmenin belirlediği ürünlerin çocuklar tarafından yapıldığını görüyoruz. Bu tarz uygulamalar sizce çocukların yaratıcılıklarını sınırlandırmıyor mu?

Kısmen evet. Bu uygulamalarda öğretmen yine çocuğa farklılıklar oluşturması için izin veriyor ancak çocuk sonuçta ortaya ne çıkacağını kendisi belirlemiyor. Bu tarz uygulamalar daha çok veliyi memnun etme ve öğretmene o gün ne yaptığını gösterme amaçlıdır.  Bize göre tüm bu faaliyetler, yaratım sürecinin üzerinde fazla durmazken ortaya çıkan ürüne yoğunlaşıyor, böylece genellikle anne-babaların buzdolabının kapağına asabilecekleri bir çalışmayla sonuçlanıyor. Oysa bu gelişim evresindeki çocuklar için faydalı olan şey boya, kil ve pastel boyalarla oynamaktır; öğretmenlerinin önceden hazırladığı parçaları bir araya getirerek ortaya bir şeyler yapmalarının onlara çok az faydası dokunur. Biz ürün değil süreç felsefesini benimsiyoruz.  Atölyelerimiz tamamen çocuklarımızın yaratıcılıklarını geliştirmeye yönelik olacaktır.

Ders programlarını hazırlarken neleri dikkate aldınız?

Amacımız çocuğa bilgi aktarımından çok, başarı ve başarısızlık söz konusu olmadan çocuğun içinde var olan yeteneklerini sergileyip bu yeteneklerin gelişmesine yardımcı olarak çocuğun uygun oyun ortamını bulmasını, işbirliği yapmasını, toplum içerisinde sorumluluk almasını ve sorumluluklarını yerine getirmesini, yaşıtlarıyla birlikte yaşamayı öğrenmesini sağlamaktır.

Programlarımız çocukların; bilişsel gelişim, dil gelişimi, motor gelişim, sosyal-duygusal gelişim, özbakım becerilerini çağdaş ve evrensel metotlarla geliştirmeyi amaçlar.

Bu süreçte aile katılımı ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Çocuğu tek başına düşünmek mümkün değildir, çocuk ailesi ile bir bütündür. Aileler çocukların ilk öğretmenleridir ve okula başlayana kadar çocuklarının gelişim ve eğitimlerinden birinci derecede sorumludurlar. Çocuklar okula başladığında bu sorumlulukları sona ermez, sadece bunları okulla, öğretmenlerle paylaşırlar. Eğitimciler olarak başarılı bir eğitim amaçlıyorsak, içine anne - babayı da alan, aile katılımını hedefleyen, planlamalar yapmak ve etkinlikler oluşturmak zorundayız. Ailelerin çocuklarının eğitimi konusunda sahip oldukları sorumluluk ve güç, planlı aile katılımı etkinlikleriyle sürekli ve etkin hale getirilebilir.

Aile katılımı, ailenin desteklenmesine ve eğitilmesine, ev ile eğitim kurumu arasındaki iletişimin arttırılmasına ve bunun sürekliliğinin sağlanmasına, ailenin eğitim süreçlerine katılmasına ve katkıları ile eğitimin zenginleştirilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır.

Mehmet hocam, son olarak sizden kurumun genel felsefesini özetlemenizi istesek…

Yukarıda bahsettiklerimizi yapabilmek için çocuklarımızla iletişim halinde olup onların duygu ve düşüncelerine değer vererek eğitimimize onları ortak edeceğiz. Çocuklarımızın sosyalleşmelerini sağlayacak bir ortamı hazırladıktan sonra onların kendi potansiyellerini keşfetmelerini sağlayarak yetenek ve eğilimlerini gözlemleyeceğiz.

''Her çocuk parmak izi kadar benzersizdir'' ifadesini aklımızdan çıkarmadan - aynı zamanda çocuklarımızın topluluk içinde bulunacaklarını da unutmadan- çocuklarımızın bireysel farklılıklarına göre programlar üreteceğiz. Tüm çabamız, ülkemizin gelecek güzel günlerinde rol oynayacak ve dünyamızı daha yaşanabilir hale getirecek bireyler yetiştirmek içindir.

Kurumumuz velinin gözünü boyayan ve onların istekleri doğrultusunda hareket eden bir kurum değil, felsefesi, duruşu olan bir kurum olacaktır. Eğitim süreçlerimiz çocuklarımızın gelişimini en doğru şekilde gerçekleştirilmesine yöneliktir.

Unutmayınız, okul öncesi eğitim insan yaşamındaki en temel eğitim olduğundan doğru insanlar tarafından doğru ortamlarda verilmelidir.

Ve yine unutmayınız ki, mutlu bir birey olmak, başarılı bir kariyer elde etmek, sevgiyle ve doğru bir biçimde şekillendirilmiş eğitimle sağlanır.

Editör: TE Bilişim