Özel Ümit Hastanesi  Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. M. Özgür Özdemir, el-ayak-ağız hastalığının sebepleri, belirtileri ve tedavisi hakkında bilgi verdi. El-ayak-ağız hastalığının viral bir hastalık olduğunu belirten Özdemir, hastalığın daha çok 5 yaş altı çocuklarda, nadiren ise erişkinlerde gözlendiğini söyledi.

Hastalığın nasıl bulaştığından bahseden Özdemir, “Kreşlerde özellikle yaz ve sonbahar mevsimlerinde salgınlara sebep olur. Virüs hastanın tükürük, sümük gibi salgılar ve kaka ile direk temasla ya da fekal oral yolla bulaşabilmektedir. Yaz aylarında özellikle diğer çocuklar tarafından enfekte edilen havuzlardaki suyun istemeden yutulması ile bulaşarak tatilde ailelere zor anlar yaşatabilmektedir” dedi.

El- ayak- ağız hastalığının belirtileri nelerdir?

El- ayak- ağız hastalığının belirtilerinden söz eden Özdemir, şunları söyledi: “Ateş, elde ve ayaklarda döküntü ile karakterize bir rahatsızlıktır. Birden fazla virüs hastalığa sebep olduğundan hastalık birkaç kez tekrar edebilir. Ateş yaklaşık 3 gün sürer ve 38.5-39 dereceye kadar yükselir ve ateş başladıktan 2-3 gün sonra, ağızda ağrılı, su dolu döküntüler meydana gelir. Küçük kırmızı lekeler olarak başlayan lezyonlar yaraya dönüşür. Deri döküntüsü 1-2 gün sonra gelişir. Ayak tabanı ve el ayalarında meydana gelen düz kırmızı noktalar halinde başlar, daha sonra su toplar. Nadiren döküntüler dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede olabilir. Döküntüler çoğunlukla su çiçeğine benzer vasıftadır ancak su çiçeğinden daha küçük boyutta olması ve döküntünün yayılma özelliklerinden ayırt edilir. Hastalığın geç döneminde tırnakların kendiliğinden dökülmesi de görülebilir. Özellikle bebeklerde ağızdaki yaralar nedeni ile yutma güçlüğü ve dolayısı ile sıvı kaybı olabilir. El-Ayak-Ağız Hastalığı bulunan hastaların hepsinde tüm döküntüler birden olmayabilir, sadece ayakta sadece elde veya ağızda sınırlı bir alanda kalabilir.”

Hastalığın ciddi sonuçlar doğurabileceğinden söz eden Özdemir, “Hastalık çok nadiren beyin zarı ve beyin iltihabı ve çocuk felci benzeri klinik tablo, kalp kasının iltihaplanması, solunum sistemi bulguları gibi komplikasyonlara, hatta ölüme bile neden olabilir” dedi.

Hastalıktan korunmak için nelere dikkat edilmeli?

Hastalıktan korunmak için bir aşı olmadığını belirten Özdemir, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı: “Hasta ile temastan kaçınmak ve bazı temel temizlik kurallarına dikkat ederek hastalıktan korunmak gerekir. El temizliğine dikkat etmek, özellikle tuvalet kullanımı sonrası veya bez değiştirdikten sonra mutlaka el yıkamak, oyuncaklarda dahil olmak üzere çocukların kullandığı tüm malzemelerin yüzey temizliğini ve dezenfeksiyonunu doğru yapmak. Hastalarla yakın temastan ve ortak eşya kullanımından kaçınmak.”

Hastalığın tedavisi hakkında da bilgi veren Özdemir, “Kendisine özgü bir tedavisi yoktur. Antibiyotik ve bazı antiviral ilaçlar tedavide etkisizdir, kullanılmasına gerek yoktur. Hastalıkta bulguları hafifletmek için bazı önlemler alınabilir. Ateş düşürücü ve ağrı kesici kullanılabilir. Ağız yaralarına antiseptik ve anestezik etkili solusyonlar kullanılabilir. Vitamin ve çinko desteği yapılabilir, kaşıntıyı engellemek amacı ile kaşıntı giderici ilaçlar verilebilir. Çocuklarda sıvı kaybını önlemek amacı ile bol sıvı verilmeli, gerekirse hastanede yatırılarak damar yolu ile serum desteği yapılmalı, klinik olarak ağır seyreden vakalar mutlaka yatırılarak tedavi altına alınmalıdır” diye konuştu.

(MY

Editör: TE Bilişim