GÜLÇİN ÖZDEN 
ESKİŞEHİR (İHA) - Prof. Dr. Gaye Usluer, Suriye’den Türkiye’ye gelen 500 bin üzeri mülteci olmasının, ülkede çocuk felci görülmesi riskini artırdığını ifade etti. Usluer, 17 Ekim 2013 tarihinde Suriye’de 22 akut flask paralizi (ani felç) tanımlandığını hatırlatarak "Laboratuvar olarak vakaların doğrulanmasından sonra Suriye’de bulunan sağlık otoriteleri, salgına karşı korunmak üzere 24 Ekim tarihinde 1 milyon 600 bin çocuğu polio, kızamık, kabakulak ve kızamıkçığa karşı aşılama kararı aldı. Yapılan incelemeler sonunda bu hastaların 10'unda poliovirus tip 1 (çocuk felci virüsü tip1) ortaya çıktı. Çocuk felci tanısı konulan olguların çoğu, 2 yaş altında çocuklar olup, çocuk felci aşıları bulunmuyordu. Suriye'de devam etmekte olan savaşın sağlık sisteminde de erozyonlara neden olduğu ve toplumun önemli bir kesimine savaş nedeniyle sağlık hizmetinin ulaştırılamadığı da önemli bir gerçek. Bu nedenle Suriye’de 2010 yılında yüzde 91 olan aşılanma oranının 2012'de yüzde 68'e düştüğü de tahminler arasında bulunmaktadır. Suriye'deki çocuk felci salgını ve olası diğer enfeksiyon hastalıkları diğer Ortadoğu ülkeleri için bir tehdit oluşturmaktadır. Çok sayıda Suriye vatandaşının komşu ülkelere sığınması, mültecilerin temel sağlık durumlarının bilinmiyor olması mültecileri kabul eden ülkelerde de önemli sağlık sorunları açısından risk oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, çocuk felcine karşı önlem olarak başta Lübnan, Ürdün, Türkiye, Mısır, Irak ve Filistin olmak üzere Kasım ayı itibariyle en az 6-8 ay sürmesi gereken geniş aşılama kampanyası önermektedir. Bu bağlamda 22 milyondan fazla 5 yaş altında çocuğun aşılanması gerekmektedir’’ dedi.
Suriyeli mültecilerin kayıt altına alınması ve aşılanması gerektiğine değinen Prof. Dr. Usluer, şöyle konuştu;
SURİYELİ MÜLTECİLERİN SAĞLIK DURUMLARININ MUTLAKA KAYIT ALTINA ALINMALI
‘‘Türkiye açısından mevcut durum çok önemlidir. Ülkemizde Suriye'den gelen 500 bin üzeri mülteci bulunuyor. Bu mülteciler ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda ve toplu ve kontrollü yerleşimleri sağlanmadı. Sağlık durumları bilinmeyen, kayıt altında olmayan mülteciler bizim kendi vatandaşlarımız açısından önemli risk oluşturuyor. Bu nedenle öncelikle Suriyeli mültecilerin sağlık durumlarının mutlaka kayıt altına alınması, aşılanmaları ve bağışık konuma getirilmeleri gerekmektedir. Son olarak Suriye ile sınırımız insan akışı yönünden kontrollü değildir. Bu sebepten dolayı bölge halkımız ve vatandaşlarımız için sadece çocuk felci değil, diğer salgın hastalıkların riskini de arttırmaktadır’’ diye konuştu.
ÇOCUK FELCİNE KARŞI NE YAPILMALI?
Mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yeni doğan bebeklerin bulunduğu ailelere aşı yapılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Usluer, şunları söyledi:
‘‘Öncelikli olmak üzere başta çocuk felci aşısının 5 yaş altındaki çocuklara ek doz olarak yapılması, bunun yanı sıra yeni doğan ve henüz aşıları yapılmamış bebekleri koruyabilmek için bu bebeklerin olduğu evlerde yaşayan erişkinlerin de aşılanması gerekmektedir. Henüz aşılanmamış bebeklerin korunması ancak ebeveyn aşılaması ile mümkün olabilecektir. Yoğun ve kitlesel çocuk felci aşısının uygulanımı aşıya bağlı olası yan etkilerin dikkatle izlenmesi zorunluluğunu getirmektedir. Aşılama yapılacak çocuklarla aynı evde yaşayan kanser hastaları veya bağışıklık sitemini baskılayıcı tedavileri alan erişkinlerin varlığı durumunda aşılama stratejisi ve kullanılacak aşının ne olması gerektiği sağlık otoritesince belirlenmeli, ilgili kişilerin bilgilendirilmesinin yapılması önem taşımaktadır.’’
Editör: TE Bilişim