Türkiye’de çoğu 20-40 yaşları arasında değişen 60 binden fazla diyaliz hastasının olduğu, 2015 yılında ise bu sayının 100 bini aşmasının tahmin edildiği belirtildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Ebru Kılıç, organ nakli konusunda vatandaşların ilgisiz olduğunu söyledi. Kılıç, “Hem ülkemizde, hem de dünyada yapılan böbrek nakilleri ile hastalar daha sağlıklı ve uzun bir yaşama kavuşabilmektedir. Aynı yaş grubunda diyalize giren bir hastaya karşılık, böbrek nakli yapılan hastanın yaşam süresi 2-3 kat artmakta, bununla birlikte yaşam kalitesi de yükselmektedir” dedi.
Türkiye’de kadavradan böbrek bekleme listesinde 22 binden fazla vatandaşın olduğunu dile getiren Kılıç, “Tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan böbrek, karaciğer, kalp, göz gibi organların geri dönüşümsüz olarak fonksiyonları kaybetmeleri, tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önemli sağlık sorunlarından biridir. Organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Örneğin, şu anda ülkemizde çoğu 20-40 yaşları arası 60 binden fazla diyaliz hastası olduğu, 2015 yılında ise bu sayının 100 bini aşacağı tahmin edilmektedir. Sağlık Bakanlığı organ nakli ile ilgili Ulusal Koordinasyon Sistemi kurmuştur. Nakil bekleyen bütün organ yetmezliğindeki hastalar bu sisteme kayıt edilir. Organların dağıtımı, hangi hastaya nakledileceği kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yine bu sistem tarafından yapılır. Şu anda ülkemizde sadece kadavradan böbrek bekleme listemizde 22 binden fazla vatandaşımız bulunmaktadır. Sekiz binden fazla karaciğer ve binden fazlada kalp bekleyen insan bulunmaktadır. Ve ne yazık ki her yıl bekleme listelerimiz deki bu hastaların yüzde 11’ni kaybediyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de çok donanımlı organ nakli merkezlerinin bulunduğunu kaydeden Kılıç, “Hastanemiz, bölgemiz insanına Böbrek Nakli ve Karaciğer Nakli Merkezi olarak hizmet vermektedir. Şu ana kadar 52 böbrek ve 19 karaciğer nakli yapılmıştır. Bu yıl şu ana kadar 2 bin 405 böbrek, 981 karaciğer sadece 63 kalp nakli yapılmıştır. Gerçekten bu konuda en önemli sıkıntımız yetersiz olan organ bağışıdır. Yapılan organ nakillerinin yüzde 80 canlıdan alınarak yapılabilmektedir. Yüzde 20’si ancak kadavradan (hayatını beyin ölümü ile kaybetmiş kişiler) alınarak yapılabilmektedir. Bilindiği üzere canlıdan sadece karaciğer ve böbrek nakilleri yapılabiliyor. Diğer organ yetmezliklerinde tek çare kadavradan organ naklidir. Organ bağışı; kişinin tıbben yaşamı sona erdikten sonra(beyin ölümü gerçekleşmesi) doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin verilmesidir. Bizler yaşarken organ bağışında buluna biliriz. Herhangi bir sağlık kuruluşundaki Organ Bağışı Büroları veya Organ Nakli Koordinatörlüklerinde bağışta bulunup Organ Bağışı Kartlarınızı alabilirsiniz.
Beyin ölümü, beynin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak durmasıdır. Bu bütün dünyada, tıbbın ve yasalarında ölüm olarak kabul ettiği bir durumdur. Geri dönüşümü yoktur. Tıbbi olarak bitkisel hayattan farklıdır. Beyinde kan akımı durmuştur. Ancak kişinin kalp atımı verilen tıbbi destek ile bir süre daha devam edebilir. Bu ortalama 24-72 saattir. Bu ortalama bir zamandır bazı vakalarda çok daha kısa, bazılarında ise daha uzun sürebilir. Ne yazık ki hiçbir koşulda tıbbi olarak sonuç değişmez. Böyle bir durumda beyin ölümü tanısı ile kaybedilen bu hastaların yakınları ile organ bağışı için bir görüşme yapılır. Ailenin organ bağışı yapmayı kabul etmesi durumunda ise yine ailenin bağışladığı, fonksiyonları devam eden organlar başka hastaların tedavisi için alınır ve o hastalara nakledilir” şeklinde konuştu.
Yakınlarını kaybeden insanların organ bağışlarını kabul etmesinin oranın yüzde 22 olduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi:
“Hastanelerimizde beyin ölümü ile hayatını kaybeden kişilerin hepsinin aile ile organ bağışı konusunda görüşülür. İşte bu noktada yakınlarını kaybeden bu insanlar organ bağışı konusunda bir karar verirler. Bu durumda organ bağışını kabul edenlerin oranı ne yazık ki yüzde 22’dir. Aslında kaybettiğimiz o yakınımızın organlarını bağışlamakta en az 3-4 kişinin hayatta kalmasını sağlığına kavuşmasını istiyoruz. Bu kişi bir çocuk olabilir, bir baba olabilir ve bir anne olabilir ki zaten öyle de oluyor. Merkez olarak kendi bölgemizde 9 binden fazla kişiyi kapsayan araştırma yaptık sorularımızdan biri ‘Şu an kendiniz organ nakline gereksinim duysanız, organ bağışı ve nakli hakkında düşünceniz ne olurdu?’ sorulduğunda en çok verilen cevaplar; organ bağışı prosedürü hakkında bilgi sahibi olmamaktı.”
(İHA)
Editör: TE Bilişim