Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, mevcut sistemin ciddi bir şekilde krizlere gebe olduğunu belirtti.
Şimşek, Eskişehir Ticaret Odasındaki (ETO) iş adamlarıyla buluşmasında, yeni sisteme Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu ve bunun nasıl sağlanacağını anlattı. Şimşek, “Ben size soruyorum. Sizler başkanlık yapıyorsunuz bir kısmınız. 17 buçuk ayda gelseniz başkan olsanız, orta uzun vadeli vizyon geliştirebilir misiniz, program uygulayabilir misiniz, projeleri hayata geçirebilir misiniz. Samimi olarak söylüyorum. Yapamazsınız arkadaşlar. Türkiye’nin durumu bu. Dolayısıyla bu bir ihtiyaç. Şimdi diyeceksiniz ki bu sistem sağlayacak mı, bu sistem şunu sağlayacak. Sandığa gideceksiniz bir gün. O gün diyeceksiniz ki yasama ve denetim için devleti seçtik. Kararınızı vereceksiniz. Halk karar verecek. Aynı gün başka bir sandıkta hükümeti seçeceksiniz. Cumhurbaşkanını seçeceksiniz. Cumhurbaşkanı da hükümeti kuracak. Hükümet kurma çalışmaları olmayacak. Müzakereleri olmayacak. Güven oyu olmayacak. Millet güvenoyu vereceği için. Efendim cumhurbaşkanı onayladı, onaylamadı, şu ismi çizdi bu ismi çizmedi olmayacak. Millet cumhurbaşkanını seçecek, Cumhurbaşkanı ertesi gün kabinesi ile üst düzey bürokrasisiyle işe başlayacak ve çok olağan üstü bir durum olmazsa 5 yıl o hizmeti yapacak, icraatı yapacak millete hizmetkarlık yapacak beğenirseniz 5 yıl daha seçeceksiniz. Beğenmezseniz başkasını seçeceksiniz. Seçeceğiniz cumhurbaşkanı milletin en az yüzde 51 oyuna sahip olacak bakın bu çok önemli. En az yüzde elli. Bugüne kadar kaç tane hükümet yüzde elli ve daha fazla oyla seçilmiş. Bu kadar geniş tabanlı destek olunca iş yapmak da kolay oluyor bu birinci husus” şeklinde konuştu.

“Bu mevcut sistem altını çiziyorum ciddi bir şekilde krizlere gebedir”
Şuandaki mevcut sistemin krize yol açabileceği açıklamalarında bulunan Şimşek, “İkinci konu niye böyle bir ihtiyaç var. Şimdi siz sanırsınız ki bu parlementer sistem aslında fena işlemiyor da durup dururken de işte AK Parti veya diğer MHP bunlar bir araya geldiler, böyle bir paketi memleketin gündemine getirdiler. Arkadaşlar bu mevcut sistem altını çiziyorum ciddi bir şekilde krizlere gebedir. Eski haliyle de krizlere gebeydi biliyoruz. Ama 2007 sonrasında bu sitem kökünden değişti. Kabul etseniz de etmeseniz de 2007 sonrasında yarı cumhurbaşkanlığı sistemi gibi bir şey çıktı. Nasıl? 1980 sonrası yapılan anayasada cumhurbaşkanına inanılmaz yetkiler verilmiştir. Bakanlar kuruluna başkanlık yapıyor istediği zaman. Bu anayasal yetki şuanda. Bütün kararnameler oraya gidiyor” ifadelerini kullandı.

“Yani mükemmel işliyor da yarın sadece yürütmenin güdümüne girecek”
Yeni sistemi eleştirenlere, bugünkü sistemin mükemmel olmadığını ve yarın sadece yürütmenin güdümüne gireceği algısının doğru olmadığını aktaran Şimşek, şu ifadeleri kullandı: 
“Şimdi gelelim üçüncü son konuya. Efendim tamam parlamenter sistem, cumhurbaşkanlığı sistemi iyi de bu doğru yapılmış mı? Fren denge meselesi gözetilmiş mi? Yani gerçekten uluslar arası normlara küresel normlara uygun mu? Mesela Amerika 330 milyon nüfusu ile kişi başına milli gelirde neredeyse 60 bin doları bulan bir ülke. Yani dünyanın nüfus olarak 100 milyonu aşıp da dünyanın en zengin memleketi. Şimdi burada bir başkanlık sistemi var. Öyle değil mi? Peki bu normlara uygun mu. Birinci husus efendim güçler ayrılığı var mı yasama, yürütme, yargı. Şimdi bugün sanırsınız ki mükemmel. Yani dinlerseniz bunu eleştirenleri, bugün her şey mükemmel, yasama, yürütme, yargı hiç birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi. Yani mükemmel işliyor da yarın sadece yürütmenin güdümüne girecek. Doğru değil. Ben 10 yıldır neredeyse milletvekiliyim. Bakanlık yapıyorum. Meclisin gündemini iktidar partisi çoğunluktaysa dikte eder. Bakın hiçbir yasa, hiçbir kanun hükümetin okey vermediği kanun gündeme gelmez. Acık konuşuyorum. Denetim bu anlamada komisyonlar üzerinde, komisyonlarda çoğunluğu iktidardadır oda sınırdadır. Yani bugün her şey çok iyi işliyor bu güçler ayrılığı var da işte yarın olmayacak. Bu doğru bir şey değil. Ama bunun doğru olmaması, sistemin bundan sonra doğru dizayn edilmemesi gerektiğini ifade etmez. Yeni sisteme bakın, meclis yasama noktasında tekeli elinde tutacak. Cumhurbaşkanının hiçbir kararnamesi meclisin yaptığı düzenlemeler varsa ona aykırı olamaz. Meclis daha doğrusu bir alanda düzenleme yaptıysa kanun çıkarttıysa, kararname çıkartılamaz. Temel hak ve özgürlüklerde kararname çıkartılamaz. Vergi vesaire gibi konularda dediğim gibi sınırları kanunlarla belirlenmemişse kararname çıkartılamaz. Peki. O zaman yasama meclisin tekelinde olacak. Güzel. Hükümet teklif tasarı göndermeyecek bütçe hariç. Güzel. Aslında meclis güçlenmiş. Denetim, bugün mecliste ne denetim varsa aynen devam edecek. Neden, bir tek efendim gensoru. Ama gensoru millet cumhurbaşkanı seçtiği için meclis içinden çıkmadığı için yok. Bütün diğer araştırma, soruşturma, soru önergeleri vesaire hepsi duruyor. Ama en güzel tarafı şu. Bugün ki cumhurbaşkanı sisteminde bugünkü anayasamızda cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet ile suçlanabilir. 5’de 4 çoğunluk gerekiyor. Yeni sistemde bir yarısından bir fazlasıyla milletvekilleri soruşturma başlatabilecek. 3’de 2 çoğunluk ki Amerika’da da öyledir, bütün dünyada da öyledir, nitelikli çoğunlukla yüce divana gönderilebilecek. Sadece vatana ihanetten değil, yaptığı bütün icraatlardan. Varsa bütün yanlışlardan. Bu iyi bir şey. Bu aslında ciddi bir şekilde mevcut sisteme göre bir kazanım.”

“1 Kasımda çok güçlü bir şekilde hükümetimize, partimize destek verdi ve biz hepsini o çukurlara gömdük”
1 Kasım seçimlerinde ülkeyi parçalamak isteyen bölücü terör örgütlerini açtıkları o hendeklere gömdüklerine cümlelerine ekleyen Şimşek, “Bu birinci husus. Yargıya gelelim. Yargı kaynağını milletten alır. Peki nasıl alır, ne yapacaksınız, bütün dünyada olduğu gibi Fransa’da Almanya’da İngiltere’de, Amerika’da olduğu gibi. Meclis ve seçilmiş cumhurbaşkanı bir şekilde belirleyici olacak hükümet belirleyici olacak. Ne yaptık biz 13 üyesi olacak HSYK’nın 7 üyesini meclis seçecek. Efendim iktidar partisi çoğunluğa sahip onlar seçerler. Hayır. Nitelikli çoğunluk. Bakın bu çok önemli. Bu gün itibariyle hiçbir partinin nitelikli çoğunluğu yok. Peki nitelikli çoğunluk sağlamadı ne olacak? Kura ile. Nerede? Hani iktidar kanadı her şeyi belirliyordu, yok öyle bir şey. İki, geriye kalan 6 üye. Bakın 13 üyenin 7’si meclis. Millet belirleyecek. 6 üye yine milletin seçtiği cumhurbaşkanı 4 üyeyi doğrudan doğruya, iki üyeyi de adalet bakanı ve müsteşarlar. Öyle ülkeler var ki batının en gelişmiş ülkeleri tamamını adalet bakanı atıyor ve hiçbir tartışma da yaşanmıyor. Amerika’da tamamını cumhurbaşkanı atıyor yani devlet başkanı atıyor. Yargının bağımsız ve tarafsız olması için sistem düzenleme anlamında en ufak bir sıkıntısı yok. Özetle şunu söylemeye çalışıyorum. Bu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi çok güçlü bir reformdur. Türkiye’nin gerçekten ihtiyaç duyduğu bir reformdur ve bürokrasiyi hızlandırır. Cumhurbaşkanı göreve başlar başlama üst düzey bütün bürokratları kendi programına göre kendi hızına göre tamamen şekillendirir. Özel sektörden de alır kamunun tecrübesinden de faydalanır. Şuanda var mı bu yok. Bürokrasi hızlanır. Şimdi biz terörle mücadelede eli güçlenecek diyoruz başka yerler çekiyorlar. Basit bir örnek vereyim ben size ve bitireyim. Şimdi gidin 2015 Haziran ayına. Bir seçim oldu ve o seçimde hiç kimse parlemento da çoğunluk sağlayamadı. Hükümet kurulamadı. Bölücü terör örgütü bunu bir fırsat bildi ve sınırdaki bazı ilçelerimizin bazı mahallelerine hatta içerideki illerin bazı ilçelerinin bazı mahallelerinin içerilerine gitti hendek kazdı çukur kazdı. İnanılmaz bir şekilde militanlarını Suriye’den Irak’dan getirdi ve neredeyse bu mahalleleri işgal etme küstahlığına girdi .Umudu şuydu. Türkiye’de hükümet krizi var, hükümet nereyse yok. Geçici hükümetler veya koalisyonlar olacak ve bunlar kararlı davranamayacak, bunlarla ben istediğim pazarlığı yaparım şeklinde bir hesap içerisine girdi. Şükürler olsun ki milletimiz 1 Kasımda çok güçlü bir şekilde hükümetimize, partimize destek verdi ve biz hepsini o çukurlara gömdük. Şimdi şunu anlatmaya çalışıyorum. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Şuan bile yani 100 yıl önce Osmanlı topraklarında üzerine bir sürü büyük bir oyun oynandı. Fakat yetmezmiş gibi şimdi ikinci sahneleri oynanıyor. Bu coğrafyada etnik ve mezhep meselelerini yeni sınırlarla çözemezsiniz. Bu bölgelerin tek çözümü vardır, oda daha çok demokrasi, daha çok hak ve özgürlük ve herkese birinci sınıf vatandaşlık, daha toleranslı toplum ve güçlü devletler. Batı şimdi bu etnik ve mezhep üzerinden bu fay hatlarını tekrar canlandırıyor. Aslında bunlar çözüm değil. Bunlar sonsuza kadar yeni trajedilerin, yeni terörün yeni ciddi problemlerin aslında tohumlarını ekiyorlar” açıklamalarında bulundu.

“Türkiye’nin sorunları ancak demokrasi ile çözülebilir” 
“Türkiye’nin sorunları ancak demokrasi ile çözülebilir” diyen Şimşek 15 Temmuz dönemine dikkat çekerek, “Bu felaketler olmasa Türkiye niye olağan üstü hal ilan edilsin. Bu darbe girişimi bu DEAŞ bölücü terör örgütü. Fakat bunlarla mücadele etmek için de güçlü halk desteğine sahip hükümetler lazım. Zayıf hükümetler bu işi yapamaz. Güçlü halk desteği ile yüzde elliden fazla kim alacak, millet onun etrafında, yani lideri etrafında kenetlenecek. Bir ülke bir ismin iradesine terk edilir mi. Yok öyle bir şey. Bir liderin iradesine bırakılmıyor ki ülke. Ülkenin başa kim gelirse gelsin o ülkenin anayasasına kanunlarına uymak zorundadır. Keyfi bir rejim değil ki bu. Burası bir cumhuriyet. Türkiye’nin rejim problemi 100 yıl önce halledilmiş. Ve çok güzel bir şekilde halledilmiş. Türkiye cumhuriyeti demokratik laik bir sosyal hukuk devletidir. Bununla ilgili kimsenin kafasında zerre kadar tereddüt yoktur olamaz da. Bu anayasa değişikliğinin bu konuyla alakası yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kutuplaşmayı arttırmaz, uzlaşma gerektirir. Bir kere yüzde 50’den fazla oy almak için uzlaşıcı, kucaklayıcı adaylara ihtiyaç var. İkincisi sonradan mecliste birçok konuda uzlaşmanız lazım. Hatta daha sonra ne olur bilmemem ama saha sonra bu yönetimde istikrar sağlanınca, cumhurbaşkanı doğrudan doğruya seçilip hükümetini kurunca baraj meselesi de tartışılabilir ve bu baraj üzerinden temsili adalet de geliştirilebilir. Çünkü yüzde 10 çok yüksektir. Onun için Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi bir ihtiyaçtır, bir zarurettir, Türkiye’yi sıkıntıya sokmayacaktır, tam aksine Türkiye'nin önünü açacaktır” ifadelerin kullandı.

“Eskişehir güçlü olursa Türkiye güçlü olur”
Son olarak Eskişehir güçlü olursa Türkiye’nin güçlü olacağını belirten Şimşek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Kişiler üzerinden tartıştığınız zaman sağlam bir tartışama yapmamış olacaksınız. Oturup paketi tartışmamız lazım. İçeriğini tartışmamız lazım tavsiye ediyorum siz sanayicilerimize iş adamlarımıza hepiniz birer kanaat liderisiniz. Ciddi bir şekilde söylüyorum lütfen alın bakın okuyun. Eğer bu söylediklerim çerçevesi içerisinde değilse arayın konuşalım. Sizler reel aktörsünüz. Gerçek aktörlerisiniz. Sizler bizim için çok değerlisiniz. Bizler bir ekibiz, takımız. Eskişehir güçlü olursa Türkiye güçlü olur. Eskişehir gelişirse ekonomi büyüyecek, ekonomi büyüdüğü zaman, siyasetçi başka ne ister ki. Vatandaşına iş, aş, refah, huzur, barış ve kardeşlik ister. Güçlü Türkiye için hep birlikte çalışacağız.”
(BRK-MET-Y)
Editör: TE Bilişim