16 Nisan’da gerçekleşecek olan anayasa referandumu Eskişehir'de Emek Gençliği tarafından düzenlenen   söyleşide masaya yatırıldı. 
Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşinin konuşmacıları ise referandumda ‘HAYIR’ oyu kullanacağını açıkladığı için Kanal D’deki işine son verilen gazeteci İrfan Değirmenci, Evrensel Gazetesi yazarlarından Nuray Sancar ve Barış Bildirisine imza attığı için ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Gökhan Şen oldu.
Eskişehirlilerin salonu hınca hınç doldurduğu söyleşiye; Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da katıldı. 
 No Başkanlık No Cry söyleşisinin moderatörlüğünü Songül Argünağa yaptı.  Söyleşide ilk sözü Yrd. Doç. Dr. Gökhan Şen aldı. Konuşmasına parlamenter sistemin tarihini anlatarak başlayan Şen, parlamenter sistemden tek adam egemenliğine geçen ülkelerde yaşanan olumsuzlukları örnek gösterdi. “Egemenliğin silahlı gücü ve bürokratik gücünü elinde bulunduran iktidarın, referandum adı altında haklarımızı gasp etmesi söz konusu” diyen Şen, günümüz şartlarında referandum sürecinin haksız rekabetle devam ettiğini söyledi. Ülkedeki siyasilerin halkı kutuplaştırdığını kaydeden Şen, bu kutuplaşmanın ise nefret söylemlerinden kaynaklandığına dikkat çekti. Referandum sürecinden ve sonrasında meydana gelebilecek olaylardan tedirginlik duyduğunu ifade eden Şen, “Yakınlarıma gidin oy kullanın sonra da evinizden çıkmayın diyorum” diye konuştu.
Referandum sonrasındaki süreci tartışmalıyız
İktidarın anayasa değişikliğindeki 18 maddeyi süsleyerek anlattığını belirten gazeteci-yazar  Nuray Sancar, maddelerin ise anlatılanlardan çok daha farklı olduğunu kaydetti. Halkın gerçeği bütün açıklığıyla gördüğüne değinen Sancar, “Evet ya da hayırı tartışmaktansa referandumdan sonra ülkeyi bekleyen sürecin tartışılması gerekiyor” dedi.  Sözlerine iktidarın dış politikasını eleştirerek devam eden Sancar, “Bütün komşularımızla aramızın bozulması yetmiyormuş gibi bir de Avrupa ülkeleriyle kapışmaya giriliyor. Seçmenlerin hayali düşmanlar yaratarak kontrol edildiği koşullarda referandum sürecine girmiş bulunuyoruz. Referandum süreci ve sonrası da dahil olmak üzere mücadelenin saflarını sıklaştırmalıyız. Hayır çıkması sonucunda 17 Nisan sabahına çiçekli günlerle uyanmayacağız. Bunun için mücadeleye her zamankinden daha fazla sarılmalıyız” diye konuştu.
 Var olduğumuz yerde var olmaya devam edeceğiz
Söyleşinin konuşmacılardan biri de Twitter hesabından referandumda hayır oyu kullanacağını açıkladığı için Kanal D’deki işine son verilen İrfan Değirmenci oldu. Sözlerine salonu dolduran Eskişehirlilere teşekkür ederek başlayan Değirmenci, her şeye rağmen umutlu olduğunu vurguladı. 16 Nisan’da hiçbir şey bitmeyeceğini ya da başlamayacağını söyleyen Değirmenci, ancak 16 Nisan’ın bir şeylerin kırılma noktası olacağını dile getirdi. Söyleşilere gittiği üniversitelerdeki gençlerin ümitsiz olduğunu belirten Değirmenci, “Bu çok üzücü, çünkü gidecek bir yerimiz yok ve neden gidelim? Var olduğumuz yerde var olmaya devam edeceğiz. Ötekileştirmelere, bakılarak birbirimize sarılarak olacak bu” dedi. Kanun hükmünde kararnamelerle uzaklaştırılan akademisyenlere de değinen Değirmenci, “Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde bir kısmı benim arkadaşım olan bir kısmı hiç tanımadığım hocalar KHK ile okullarından ve öğrencilerinden uzaklaştırılmışlar, vedalaşmaya gelmişler kampüse ve içeri alınmamışlar. Gördüm haberlerde, daha sonra fotoğraflara baktım. Orada hocalara yapılan muameleleri görmek sanırım bende bardağı taşıran son damla oldu” dedi. İşine son verilmesinde gerekçe olarak gösterilen 20 maddeyi okuyan Değirmenci, Aydın Doğan’ın Kanal D’ye zarar verdiği gerekçesi ile hakkında açtığı 30 bin liralık tazminat davasına da değindi. Aydın Doğan’ı takıntılı bir eski sevgiliye benzeten Değirmenci, sermayenin her zaman iktidarı sevdiğini kaydetti. Sadece 10 Şubat’ta Twitter’da yazdıkları nedeniyle işten çıkarılmadıklarını belirten Değirmenci, uzun süre boyunca yaptıkları her yayın sonrasında işten çıkarılma tedirginliğini yaşadıklarını kaydetti.
Söyleşi sonunda söyleşiye katılanlar hep birlikte selfie çekti.
 
 
 
 
Editör: TE Bilişim