Yaygın olarak Sevgililer Günü olarak bilinen, aslında çok eski yüzyıllara dayanan bir inanışın sembolü ve Roma Katolik Kilisesi tarafından Sevgi Bayramı olarak ilan edilmiş çok özel bir gün olduğunu vurgulayan Tambova, “Materyalist dünya görüşünde artık her türlü değerler gibi, Sevgi Günü’de ekonomik katma değer olarak bilinçli şekilde yaygınlaştırılmıştır.
Tıpkı Dünya Kadınlar Gününün aslında Dünya Çalışan Emekçi Kadınlar Günü olduğunu unutturup, emek mücadelesini insanların hafızasından silmek için Kadınları Gününü magazinleştirip, sadece kadınlara çiçek verilen bir gün imajının yaratılması gibi, 14 Şubat Günü’de kısmen de olsa anlamından uzaklaştırılmıştır” dedi.
“Toplumumuzun içinde bulunduğu sevgisizlik ve tahammülsüzlük ortamında, giderek kutuplaşan ve birbirinden uzaklaşarak düşmanlaştırılan insanlarımızın, sevgiye dair inançlarını da yitirdiklerini görebilmek mümkündür” diyen Tambova şunları söyledi:
“Bugünlerde ise evet çiler ve hayırcılar olarak ayrıştırıldığımız bir ortamda, Sevgi Bayramı gibi günler birbirimize sevgiliye baktığımız gözle bakmamız açısından çok önemlidir. Aslında bu günün anlamı da odur. Hepimizin sevgiliye baktığı gözle, dünya’ya ve insanlara bakmamız ve öteki ya da başkası gibi değil de, bizden biri sevdiğimiz insan olarak görebilmemizdir.
Bu ülkede; Evet çiler ya da hayırcılar olarak değil birbirini seven, daima sevecek, toplumdaki her bireyi, karşısındaki dahi olsa hoşgörü ve sevgiyle karşılayacak duygularla yaşamalıyız.
Bütün bu temennilerle 14 Şubat Sevgi Bayramının, bugün toplumumuzda eksik olan sevgi ve hoşgörü duygularını artırmasını diliyorum. Çünkü hepimiz biriz ve kardeşiz. Bu ülke bizim kalbimiz, ülkemiz olmazsa kalbimiz de atmaz. Bizim için en kutsal sevgili! Vatanımız ve tüm insanlar.”
Editör: TE Bilişim
