15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri üniforması  altına  gizlenmiş cemaatçiler ve tarikatçılar Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı darbe girişimini gerçekleştirmiştir . Meclisimizin  15 Temmuz gecesi  bombalanmış olması, kurucu idareye,  Cumhuriyetimiz'e , bağımsızlığımıza demokrasimize  ve özgürlüğümüze karşı yapılmış bir saldırıdır. Ulusumuz  ölümü göze alarak bu girişime direnmiş. Ve bunun sonucunda bir çok masum insan hayatını kaybetmiştir. İnsanlar birbirini gözünü kırpmadan öldürmüştür. Buradan da anlaşılacağı gibi darbe karşısında insan hayatının hiçbir değeri yoktur .
   İnanmak istemediğim görüntüler bir korku filmini andırıyordu adeta.  Sivil halk üzerine acımasızca ateş  açılması, art arda bombaların patlaması, Jetlerin neredeyse şehrin içinde yürür gibi uçması , insanların tankların üzerinde birbirini öldürmesi gerçek olamayacak kadar korkunçtu. Evet yaşananları bir film izler gibi izledik o gece hayretle, şaşkınlıkla , korkuyla .  Bir de yaşayanları düşünsenize, düşündükçe daha da kötü oluyorum. Onlarca masum insan ölüyor. İçinde bulunduğu durumun farkında olmadan bir emirle sokağa çıkan  bir çok askerde hayatını kaybediyor bu yaşananlarla .
      Yani her durumda insanlar  ölüyor. Peki bize  bu süreci yaşatan ne oldu ? Yıllardır devletin içinde yapılanan  cemaat  devleti ele geçirmeye çalıştı . Orduda , Milli Eğitimde en çok  yer edinen cemaat bu kurumlardan ihraç edileceklerini duyduğun da  son darbeyi  de vurdu güzel ülkeme. Belki siyasetin içinde de  var böyle bir yapı nerden bilebiliriz .
   Eğer devleti bu bizim partiden, bu bizim cemaatden diyerek bir yere getirir devletin içine cemaati yerleştirirseniz.  Devleti devletin içinde ki kurumlara teslim ederseniz  devleti  çökertirsiniz . Sonrasında da darbe girişimlerini en son öğrenen siz olursunuz  böyle !! İstihbarat zafiyeti mi var yoksa  yönetim zafiyeti  mi  bir durup düşünmek lazım. Ne olursa olsun devlet  ‘’ LİYAKAT  ‘’sistemi  üzerine kurulmalıdır . Devlette yükselmenin yolu , ölçüsü bilgi ve birikim olmalıdır  doğru olan budur .  İnançları doğrultusu yolunda yükselmeler olmamalıdır . Laik’lik  tek gerçeğimiz olmalı din ve vicdan özgürlüğümüz sorgulanmamalı inançlarımızla aramıza kimse girmemelidir.
   Adalet ve hukuk herkes için aynı uygulanmalı kimse için ayrımcılık yapılmamalıdır . Hukuk da çifte standarta  izin vermemeli, daha önce haksızlığa uğramış Balyoz ve Ergenekon  mağdurları yeniden yasallaştırılıp görevlerine dönmelidir. Bir çok insanın masum yere içeri girmesi ve onlarla beraber ailelerin yaşadıkları sıkıntılar göz ardı edilmemelidir . Yaşanan bu süreç ülkemiz için  kırılma noktası olmalı . Devlet bu dönemde bütün siyasi partilerde ortak payda da buluşup yeniden bir yapılanma içine girmeli  kurucu değerlerimize dönüp yargının , adaletin, laik bir ülkenin inşasını gerçekleştirmelidir .
      Bugün milletçe aynı değerler üzerinde bir araya gelmişsek ortak bir payda elde etmişsek bunları devam ettirmeli . Demokrasinin  tek gerçek olduğunu savunup daha güzel ve aydınlık günlere yol almalıyız . Şu apaçık ortadadır ki demokrasilerde en büyük güç silah değil millettir . Devleti kim ele geçirmeye kalkışırsa buna karşı durmalı  ne olursa olsun bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için savaşmalıyız .
    Atatürk ‘ün de dediği gibi ; ‘’ EGEMENLİK  KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR ‘’