Gemlik Belediye Başkanı ekranların karşısına çıkmış arkasındaki depremden zarar görmüş yıkıldı yıkılacak taş binaları göstererek neredeyse ağlayacak ' tüm suç zeytin ağaçlarında' binlerce hektar alan kaplıyorlar. 
  İlgili müdürlük izin verse insanlar bu tehlike saçan binalarda ölüm korkusuyla yaşamak yerine zeytin ağaçlarının boş yere kapladığı arazilere yapılacak toplu konutlar da güven içerisin de yaşayacaklar. Bak yarın birgün uyarmadı demeyin ben belediye başkanı olarak bu durumdan huzursuz oluyorum. Deprem olsa binlerce insan ölür. 
  Ne yani Gemliğin deprem bölgesinde olduğu, insanların hayatının tehlike de olduğu yeni mi aklına gelmiş 1999 ' dan bu yana zarar görmüş binalarda oturuyor olanları şimdi mi fark etmiş? Ne hikmetse Yırca'daki zeytin katliamından dört beş gün sonra  çıkıp bu açıklamayı yapması tesadüf değil. 
Zeytin ağaçlarının arazisine göz dikmeyi, zeytin ağaçlarının katliamını kimse itiraz etmeden mesrulastırmaktan başka bir amaç gütmüyor. Yırca'dan sonra vakit kaybetmeden güzelim zeytin ağaçlarına ait topraklara diktiler gözlerini. Ne yani deprem olduğun da çarpık kentleşmenin ve bunlara izin verenlerin göz yumanların suçunu zeytin ağaçları mı üstlenecek.
 Bu trajikomik senaryonun tutmayacak. 
Aksine bütün canlılar gibi insan hayatına önem veren doğadır. Doğanın içerisin de olan nimetlerdir. Yeter ki bu nimetlere rand peşin de koşanlar kiri ellerini uzatmasını, yok etmesin. Doğa nasıl bir parçası olan insanı hayatta tutuyor, koruyorsa, insanda doğanın bir parçasıysa ve hala bu ülke de ısrarla insanlığını kaybetmeyen ve insanlığından ödün vermeyenler olduğu unutulmasın.
 Onlar her zaman parçası olduğu Doğa Ana'yı koruyacaklardır Yırca'da olduğu gibi...