Sensiz seni seyrettim. Nasıl bakmışsın? Nasıl gülmüşsün? Sensiz seni hissettim. Bilemeyeceğin kadar doyasıya baktım gözlerine. Gülümseme yayıldı dudaklarımın kenarına. Belli belirsiz bir huzur geçti kalbimden. İçim hafifledi. Sabahın ilk ışıklarıyla gelen çiğ taneleri gibi bir sevinç yerleşti içime. Ordasın işte hiç gitmedin. Az sonra güneşin ilk ışıkları vuracak dünyaya. Eritecek yapraklar üzerinde huzurla duran çiğ tanelerini. Çiçekleri yaşatan bu bir damla umut. Güneş kavursa da her yeni günde güneşten önce gene gelecek çiğ taneleri.
Sen bakmasan da ben seni seyrediyorum. Ulaşmak zor değil. Dudağımda gülücük olmak, yüreğimde huzur olmak zor değil. Gözlerini görmek yetiyor. Umutlar büyütmeye içimde.
Aşk tertemiz duruyor kirli dünyanın orta yerinde. Uzaklardan bir çığlık yükseliyor. burdayım asla gitmedim. Akdenizin serin suları gibi sevdim. Okyanuslar gibi derin ve gizliyim. Yasaklarla sarmalanmış dünyanın sonunda seninim.
Bedeli var yaşanan güzelliklerin. Biz önceden veriyoruz diyetimizi. Acılarımızı çekiyoruz aralıksız. Sen bilmesen de ben seninle yaşayacağım güzellikleri ödüyorum peşin peşin.
Böğürtlen tadında ayrılıklar geçiyor aramızdan. Kekremsi ve buruk. Tadına doyulmayan beklentiler. Vahşi dünyanın en güzel tadı var aramızda. Sevdanın en buruk tadı yaşatıyor ikimizi de.
Aşk bırakmıyor terk etmiyor bizi. En güzel acıları paylaşıyoruz, en buruk sevinçleri paylaştığımız gibi. İkimiz biliyoruz, ikimiz seviyoruz, ikimiz görüyoruz.  Sonsuz aşkın peşinde koşuyoruz birlikte. Sakın gitme…
                                                                                                    NURAY HAROZ BOLAK