Yüzlerce insan gibi bende Ali İsmail Korkmaz'ı uğurlamak için gittim.
En önde İsmail'i taşıyan cenaze aracı...
Etrafını sarmışlar İsmail'in arkadaşları..
Cenaze arabası sanki arkadaşlarının dokunuşlarıyla yürüyormuşcasına yavaşca gidiyordu.
Arkasından binlerce insan...
Yüreklerde; isyan, acı ve mücadele ateşi yanıyordu.
Cenaze aracının arkasında İsmail'in anne, baba ve kardeşinin taşıdığı araç vardı.
Gençlerin öfkesi bakışlarında taşıyordu.
Attıkları sloganlar Atatürk Bulvarı'nı çınlatıyordu.
Bulvar'daki Mustafa Kemal heykelin yanına gelince kortej durdu.
Cenaze arabası kenarda, yine binlerce insan cadde üzerine çömeldi.
İsmail dimdik görünüyordu.
Herkes bir kez daha görmek için çömelmişti.
Birden yüzlerce genç bağırmaya başladı.
"AĞLAMA ANNE, EVLATLARIN BURADA"
İsmail'in annesine sesleniyorlardı...
Gözlerim doldu, yanıbaşıma baktı..
Rahmi'de gözlerini siliyordu.
Gençler ağlıyordu.
Atılan sloganları gücüm yettiğince sesimi yükselterek katılıyordum.
Ağlama Anne evlatların burada... 
"Şimdi ben bu acıyı hangi dilden haykırmalıyım çocuk? Hangi türküyü çalmalıyım arkandan? Ne renk akmalı gözyaşım? Hangi dinin duası okunmalı arkandan?..." 
Güzel çoçuk, 'barış bakışlı' çocuk... Sevgi gibi gülümseyen çocuk...
Ali'm... İsmail'im....
Seni öldürenler, sığınmışlardır bildiğin yerlere...
Bilirsin bunlar çok korkaktırlar...
Bir kişinin karşısına 'tek' olarak çıkamazlar... Ya serseri çeteleriyle ya da arkadan vururlar...
Ya da vururlarken 'görmezden gelen' yani onları koruyanlar varken ortaya çıkarlar...
ÖYle korkaktırlar ki, seni uğurlarken yüreklerimizin sözcüklerinden bile ayakları titremişlerdir.
Ali'm... İsmail'im...
Her yerde seni andılar, biz de andık... 
Seni hiç kimse unutmayacak.....
İnan katillerin bile... Adın geçtikçe korkaklar sığınacak yer arayacaklar...
Seni uğurlarken benim ağladığıma bakma Ali'm...
Demokrasi, barış, insan hakları mücadelemizde hep yanımızda olacaksın.
Sen; her zaman söylediğimiz türkülerde, şiirlerde ses olacaksın.
Her ağacın yaprağında, her çiçekte 'kokacaksın' sevgili Ali'm...
Ali'm, sen Hatay'a giderken sana türkü söylüyorum; duyuyor musun?
"Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne.
Yaşamak isterken delice
Ah.. verebilseydim keşke
Yüreği avcunda koşan herbir anneye
Tepeden tırnağa oğula
Ve kıza kesmiş
Bir ülkeye armağan
Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma
Usulca açıverdi yanağımda tomurcuk
Pir sultan’ı düşün anne, şeyh bedretinn’i
Börklüce’yi
Insanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansın
Düşün ki o an güneşli güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufcuk havalansın
Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Yani benim güzel annem
Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar icinde kendi buruk kanımı içtim
Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet
Geride masa üstünde boynu bükük
Kaldı kağıt kalem.
Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye
Kızma bana.
Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
Ağlayıp kokluyacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Ölmek ne garip şey anne
Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Kısacası güzel annem
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umudetmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara.
Ölmek ne garip şey anne
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne.
Beni burada arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Bekle beni anne.
Bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Beni burada arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra, sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor
Artik duvarlari kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamıyacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben bayram derim çiçek derim
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu yitirmek ne garip şey anne
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklıyarak
Doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim
Adı başka sesi başka
Nice yaşıtım
Koynunda çiçekler
Çicekler içinde yeni bir ülke getirirler."