Mısır, Suriye halkı için ağlayan başbakan ve bakanlar var, biliyorsunuz. 
Bu ülkeden sorumla hükümet yetkilileri, dışardaki olaylar için ağlıyorlar ama kendi ülkesinde öldürülen gençler için gözyaşı dökmüyorlar.
Zaten dökemezler ki, dışarda ağlaya ağlaya içeride ağlayacak gözyaşları kalmamıştır.
Zaten ağlayıp ağlamadığı da umurumda değil.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları için direnen gençler, muhalif gençler öldürülüyor.
Her öldürülen İsmail için yüzlerce İsmailler sokağa çıktı, şimdi de öldürülen Ahmet için yüzlerce Ahmet, bu yazıyı yazdığım sırada sokaktaydılar.
Öldürülen gençler için devlet valileri neler söylemişti:
Hatırlayın: 
'Parkta müdahale yok'
'Sopalılar güven timi'
"Birbirlerini vurdular'
'Arkadaşları dövdü'
'Çatıdan düştü'...
Gazeteci Metin Göktepe'de bir eylem haberini takip ederken gözaltına alınmış, dövülerek öldürülmüştü.
O zaman da devletin yetkilileri 'duvardan düştü' demişlerdi.
O zaman Metin'in arkadaşları, dostları, meslektaşları bu işin peşini bırakmadılar. Metin'in davasını il il gezdirdiler. 
Bu davayı takip eden meslektaşlarından birisiyim.
Afyon'da Metin için direndik.
Öldürenleri ortaya çıkarılması sağlandı, ceza aldılar.
İsmail'in, Ahmet'in,Ethem'in, Mehmet'in,Abdullah'ın katillerinin de peşini bırakmayacağız.
Vicdanlarını yitirmiş insanlar, bunları göremezler, öyle ki cenazelerimize bile saldırırlar, söz söylerler..
Ama bizim yüreğimde davaya inanmak, insanı sevmek vardır.
Her toprağa düşen insan sonrası yüreğimizde acı vardır.
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'in bir şiirinde dediği gibi yüreğimizde 'Kan damlayan bir çığlık' vardır.
"Gördüm babaların ağlamasını da,
Anaların ağlaması bir başka
Anaların ağlaması bir ayrı
Anaların ağlaması bir beter
Dövülen döş yolunan saç
Kan damlayan bir çığlık.."
Ne iktidarlar gördük ve ülkemizde neler yapıldığı yaşadık..
Kızım, oğlum; yüzme biliyor olabilirsiniz, ama kanda yüzmek biraz zor be annem-babam, boğulabilirsiniz...
Gözü yaşlı ailelerin ahlarına, oh çekilip adına da müslümanlık denir benim güzel ülkemde..
Toprak yerine kan kokan memleketim ..
Gencecik çocuklar sokaklarda ölür kimse neden sokağa indiler diye sorgulamaz ama sokağa inmeseydi ölmezdi der benim güzel ülkemde....
Insan oldugu icin Mısır'da ölümlere üzüldügünü söyleyenler ülkesindeki muhalif gençler ölüyorken susuyor..
Birilerinin çocukları hiç büyüyemeden, birilerinin vicdanları ile aynı meydanda ölür...
"Sayın Peres, siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" diye bir cümle vardı, bolca alkış alan tümcenin sahibi başbakan, çocuk denilen yaşta gençlerimiz öldürülüyor, neredesiniz, sesiniz niye çıkmıyor?
Hani sağ elinizin dört parmağını gösterenler... 
4Ahmet Atakan desek, 4Ali İsmail Korkmaz desek, 4 Ethem Sarısülük, 4Medini Yıldırım, 4Mehmet Ayvalıtaş, 4Abdullah Cömert  diye yazsak, söylesek sizler de üzülür müsünüz?
Hani derler ya; Şeytan seni öyle bir ele geçirir ki ; dünyanın en büyük kötülüğünü işlerken bile kendini iyilerden zannedersin ...
Utanmayı bilmezsiniz ama utandıran yürekler vardır, Adnan Yücel'in şiirindeki gibi...
"Bu kaçıncı anlam değişmesidir ölümün
 Yüzümüz hangi hüznün coğrafyası tarihte
 Sessizliğe tutsak değil artık mezarlıklar
 Yeraltında ölümü utandıran yürekler var."
Sen hayallerini satmadın, ama onlar ruhlarını şeytana satmışlardı,Ahmet kardeş...
Ama bilesiniz ki; Nazım Hikmetin' şiirindeki gibi; 
"Burjuvazi,
Kavgaya davet etti bizi
Davetleri kabulümüzdür!
Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,
Biliriz öylece yaşamasını ölmesini
Hepimiz - Birimiz için,
Birimiz - Hepimiz için."
ŞABAN BAĞCI