Ey kalabalık yerlerde öldürülen,tenha yerlerde tecavüz edilen korku ülkesinin emekçi ama sömürülen kadınları! Eyemekleri sömürülen,bedenleri sömürülen,duyguları,aşkları,düşünceleri,anneliği,evlilikleri sömürülen kadınlar! Eyerkek hegemonyasının gölgesinde yaşamaya çalışan kadınlar! Ey en eşitlikçi tavrı sergileyenlerin bile kadının en büyük sömürücüsü olduğu güzel ülkem! Ey hak ve özgürlükleri işine geldiği gibi anlayıp ahkâm kesen ama ilk fırsatta kadın bedenini etten ibaret gören güzel ülkemin küçük beyinli adamları! Ey kadının iş gücünü yedek parça gibi görüp erkeğin işini yaptıran ama karşılığında sigortasız ve hatta daha az bir ücretle çalıştıran patronlar! Buda yetmezmiş gibi çalışan kadını bakışlarıyla, sözleriyle sürekli taciz eden erkek müsveddeleri! Artık yeter!Her şeyden önce onuntoplumda kabul görmeye ve var olmaya çalışan, güçlü,iradeli,azimli ve çoğu erkekten daha erkek ama insan gibi yaşamak için erkek kimliğine bürünmüş birer kadın olduğunu asla unutmayın!

Kapitalizm, sermayesini artırmak adına en büyük oyunları kadın bedeni üzerinde oynamıştır. Şimdi, diyeceksiniz ki buna kadınlar müsaade ediyor. Evet, haklı olabilirsiniz. Kadınlar müsaade ediyor olabilir ama neden? Çünkü kadın toplumda her zaman fiziksel özellikleriyle kabul görüyor. Kadının çirkinse işe yaramaz, güzelse namussuz sayıldığı bir ülkede bu kadar netiz işte!

Kapitalist toplumlarda ise kadın iki defa sömürülür: Emeğinin karşılığını alamayarak yaşadığı sömürü ve kocasının aile hayatında yaşattığı sömürü. Ne de olsa kapitalist aile içinde erkek burjuva,kadın ise proleterdir.

Zordur bu ülkede kadın olmak. Hatta kadın heykeli olmak bile zordur. Kadın, ekonomik kriz dönemlerinde bile ilk önce işten çıkartılandır. Kadın, her daim emeği görülmeyendir. Kocasının, babasının olduğu yerde esamesi okunmayandır. Eve aynı ekmeği o da getirse de…

 Kadınların çoğu işyerlerinde tacize uğruyor ama bu durumu dile getirmek bile tabu olarak görülmüştür bizim ülkemizde. Üstü kapatılır ve görmezden gelinir. Ne olacak ki kadın işte! İki ağlar unutur yada dayanamayıp kendini öldürür; sonrada intihar denilir çıkılır işin içinden.

              Cinayet bile meşrulaştırılmıştır bu ülkede. Abisi tarafından tecavüz edilince buna dayanamayan AYSUN, okulundan eve dönerken minibüs şoförü tarafından tecavüz edilip öldürülen ÖZGECAN,sadece âşık olduğu için parçalara ayrılıp çöp konteynırına bırakılan MÜNEVVVER,okuldaki öğretmeni tarafından tecavüze uğrayan CANSEL,hayallerinin peşinden koşup bir programa çıktı diye eski sevgilisi tarafından vurulan MUTLU,eski kocası tarafından sokak ortasında bilmem kaç yerinden bıçaklanan AYŞEGÜL,savaşsız bir dünya adına yola çıkan PİPPA BACCA… Ne saymakla biter ne de yazmakla...

Her gün bir tecavüz haberi ile uyanmayı artık kanıksar olduk. Şiddet,taciz,cinayet… Nerede yaşıyoruz biz? Nasıl böyle bir ülke haline geldik? Bu ülkede hayat, kadınlar için filmlerdeki kadar masum değil maalesef.Bunlarla mücadele edilmeli, sokaklar kadınlar için daha güvenli hala getirilmeli. Ama hala daha fazla doğurmaya yönlendiren laflar,tavsiyeler... Tabii ya, kadın doğursun ve evinde otursun değil mi? Devlet anaokullarının yarım güne indirilerek çalışan kadına her türlü zorluğa yaşatan bir sistemden ne beklenebilir ki zaten…

 

Kadın erkek eşitliği fıtrata ters. Kürtaj olma.Sezaryen yaptırma. En az üç doğur hatta o da yetmez beş altı olsun ki evden hiç çıkama.Hamileyken sokağa çıkma. Bir hata yapıp çıkıyorsan da sakın karnın belli olmasın hani yanlışlıkla birilerini tahrik edersin aman ha! Kırmızı ruj sürüp kahkaha atmaya kalkma sakın!Bankta kızlı erkekli de oturma. Talibin çıkarsa seçici olma;ne çıkarsa bahtına! Hiçbir şeye itiraz etme.Haddini bil, kadınsın sen. İtaat et,okuma,yazma. Sadece sus ve sana biçilmiş hayatın kölesi ol!

                Bir kadın olarak susmuyorum hatta her zamankinden daha fazla konuşuyorum.Bütün bunlara daha fazla nasıl dayanılabilir?İnsanın insanı ezmesine ve sömürmesine dayalı ilişkiler sürdüğü müddetçe kadının bir cins olarak ezilmişliği de sürecektir. Kadın, ekonomik bağımsızlığını kazanmadan ve kadın olmaktan ziyade önce bir insan olduğunu topluma kabul ettirmeden özgürleşemez.Kadın, erkeklerle aynı hak ve özgürlüklere sahip olamadığı sürecetoplumsallaşma sağlanamaz.Cinsiyetler arasındaki işbirliği sağlanmadığı sürece toplum daha ileri gidemez.Toplum, sınıf ekseninde hareket eder; cinsiyet ekseninde değil. Bu dönem kadınların sınıf hareketine katıldığı,gelecekleri için mücadele ettiği bir dönem olmalıdır. Kadın ve erkek ilişkilerinin toplumsal boyutu en iyi ortak direnişle aşılabilir.Kadınlar en güzel cevabı gericiliğe karşı örgütlenerek vermelidir ve verecektir de…