Eskişehir’de yaşayan Erkan Karakuş, ekmeğini 30 yıl boyunca dericilik mesleğinden kazanmış bir zanaatkâr. Tecrübelerinden hareketle deriden yapılan ürünlerin ömür boyu insanın dostu olduğunu söyleyen Karakuş, imitasyonun her açıdan zararlı olduğunu aktardı.

Dericilik tarihinin neredeyse insanlık tarihiyle bir olduğu görüşünü paylaşan Karakuş, teknolojideki büyük ilerlemelere rağmen imitasyonun, orijinal derinin yerini alamayacağını belirtti. Derinin bir felsefesinin olduğunu vurgulayan Karakuş, “Deri, insan ile birlikte yaşlanır. Deride hayvanın sadece ruhu yoktur. Hava almaya ve nefes almaya devam eder aynı insan gibi. Emektardır deri. Değişik kıyafetlerden sonra deriye dersin ki ‘Benim bir emektarım vardı gidip şunu boyatayım, fermuarını yaptırayım tekrar giyeyim’. Sezonluk ürünlerden sonra yine deriye dönersin yani. Emektar olarak hep evimizin bir köşesinde durmuştur deri giysiler” şeklinde konuştu.

“Eskişehir’de Porsuk Çayı’nın kenarında kendi tabakhanelerimiz vardı”

Sektörün geçirdiği değişimle yaptıkları işin imalattan tadilata dönüştüğünü aktaran Karakuş, “Asıl mesleğimiz, sıfırdan kalıp çıkarıp kişinin üstünde bir ürün çıkartmak. Bu konuda da gayet başarılıyız. Önceden Eskişehir’de 15 derici bütün deri ihtiyacını karşılardık. Bu işi sadece dericiler yapardı. Şimdi bütün mağazalarda imitasyon deri satışı yapılıyor. Onların sattığı ürünler tadilat için bize geliyor. Oysa ki bu işe ilk başladığımızda yaptığımız tek iş imalattı. Eskişehir’de Porsuk Çayı’nın kenarında kendi tabakhanelerimiz vardı. Arıtma zorunluluğu geldi ve arıtma sistemini kurmanın maliyeti çok fazla olduğu için bu dükkanlar kapandı. Şimdi Uşak’tan deri getirtiyoruz, bazen de İstanbul’dan. Tabakhaneler kapanınca değişik yerlerden alma zorunluluğu oldu” ifadelerini kullandı.

“Ustanın 3 günde yaptığı işi, fabrikada yarım saatte yapıyorlar”

El emeğinin seri üretim karşısındaki dezavantajları üzerine konuşan Karakuş;

“Günümüzde teknoloji müthiş şekilde büyüdü, daha değişik makineler, modeller, işçilikler ortaya çıktı. Bizler belirli kalıplarda kaldık maalesef. Teknolojinin bu kadar hızlı oluşuna ayak uyduramıyorsun. Farklı işler için pahalı makineler var artık. Ayrıca fabrikasyon ürünler daha hızlı ürün çıkıyor. Bir ustanın 3 günde yaptığı işi, fabrikada yarım saatte yapıyorlar”.

“Kimse çocuğunu çırak olarak vermek, cam sildirmek, boya yaptırmak veya deri tozu yutturmak istemiyor”

Mesleğini 1987 yılında ustasından öğrenmeye başlayan Erkan Karakuş, şimdilerde birikimini aktarabileceği çırak bulamamaktan dert yanıyor. Meslekte kendini yenilemenin önemini açıklayıp okullu-alaylı ayrımına dikkat çeken deri ustası;

“Ben çırak olarak başladığımda benim gibi 20’ye yakın çırak vardı bu sokakta. En son çırak benim. Hiçbiri kalmadı, bir tek ben kaldım ve ben de direniyorum. Şimdi herkes üniversiteli, üniversiteden sonra kimse meslek öğrenemez ki. Belki de bizim en zayıf olduğumuz yer bu işin okulunu okumamış olmamızdır ama okullu olsaydık da böyle zanaatkâr olabilir miydik onu da bilmiyorum. Kimse çocuğunu çırak olarak vermek, cam sildirmek, boya yaptırmak veya deri tozu yutturmak istemiyor. Bu meslek kendini yenileme sanatıdır. Devrin gerisinde kaldığın zaman kaybolursun. Sürekli kendini ve yaptığın işleri yani zanaatını, modelleri yenileyeceksin. Aynı şekilde müşteriye de hitap edebilmen lazım”.

“İmitasyon mal dayanıklı değildir; sıcakta yumuşar, soğukta sertleşir çatlar”

İmitasyonun sektördeki kaliteyi ve işçiliği olumsuz etkilediğini söyleyen Erkan Karakuş, orijinal derinin ise insan sağlığına da esnafa da yararlı olduğunun altını çizdi. Asya ülkelerinden getirilen düşük maliyetli imitasyon malların piyasaya hakim olmasını eleştiren Erkan Karakuş, “Asya’da yapılan el emeği ucuz, imitasyon deriler var. Burada aynı deriyi biz işleyip Avrupa’ya satmaya kalksak satamayız. Avrupa imitasyon maddeyi kanserojen madde içerir diye almaz. Ülkemize, Asya ülkelerinden imitasyon malları dolduruyoruz. Çin’den, Hindistan’dan, Pakistan’dan, Endonezya’dan 20-40 lira maliyetle ithal ürünler geliyor. Çok üzülüyorum. Bu deriler, kanserojen madde içeriyor ve üretenimiz kazanç sağlamadığı gibi halkımız da ne giydiğinin farkında değil. İmitasyona rağbet etmeyeceksin, en fazla 2 sezon giyebilirsin. İmitasyon mal dayanıklı değildir; sıcakta yumuşar, soğukta sertleşir çatlar” dedi.

Editör: TE Bilişim