Kışın vazgeçilmezi ve Anadolu’nun yüzlerce yıllık kültürü olan el örgüsü işler hâlâ giyim kuşamın bir parçası olmaya devam ediyor. Kışın oldukça sert geçtiği Eskişehir’de yaklaşık 30 yıldır yün iplik işiyle uğraşan Doğan ailesi, el örgüsünün asla bitmeyeceğini söylüyor.

Yasin Doğan, Eskişehir Odunpazarı’nda aile işini sürdüren genç esnaflardan biri. Babasının 1989’da açtığı ipçi dükkanını günümüzün değişen koşullarına göre yeniden düzenleyerek mesleği sürdürdüğünü belirten Doğan, “1989’dan beri sektördeyiz. Ben tek çocukları olarak öğrenimimi tamamladıktan sonra işlerin başına geçtim ve babam emekli oldu. Çocukluktan beri sektöre yabancı olmadığımızdan, yani yünlerin içinde büyüdüğümüzden devam edebildim. Ticari boyutundan ziyade, böyle duygusal boyutu da var. İşi ele aldık, gördüklerimizi tecrübelerimizle perçinledik” şeklinde konuştu.

Aile işini devam ettiren Doğan, “Türkiye’nin en başarılı ve yıllardır zirvede olan şirketleri hep aile şirketleri olmuştur. Çünkü sağlam temellerle gelirler ve işin mutfağında da bulunduklarından işi daha çabuk kavrayarak, özüne inerek görürler. Bu sayede de başarı potansiyellerinin arttığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

El örgüsü nasıl ayakta kaldı?

Sektördeki teknolojik değişimlerin müşteri taleplerini şekillendirdiğine değinen Yasin Doğan, el örgü sektörünün de kendine özgün farkları olduğunu anlattı. Doğan, "Alışveriş merkezlerinin veya büyük tekstil devlerinin henüz giremediği bir sektör. Çünkü ürünlerin stok girişleri çok farklıdır. Mesela kırmızı renk dediğimizde kırmızının 10 farklı tonunda renk elde edebiliyoruz. Her bir tonun stok girişini düşünürsek yüzlerce ayrı kayıt demek. Bununla baş edemiyorlar, sektör de bu sayede bir miktar korunmuş oluyor” diyerek sözlerine devam etti.

El emeği ürünlere, hobilere bir dönüş var

El emeği ürünlere yeniden rağbet olduğunu aktaran Doğan, “Müşteri portföyümüzün yüzde 99’unu hanımlar oluşturuyor. Yaş baremi biraz yüksek diyebilirim. Yani annelerimizin, ablalarımızın daha çok uğraştığını söyleyebilirim. Fakat son dönemde tüm alanlarda olduğu gibi el emeği ürünlere, hobilere bir dönüş var. Bu dönüşle birlikte bir miktarda olsa yaş gruplarında bir gençleşme oldu. Çok önceden yani Türkiye’nin sanayisi bu noktada değilken ‘örgü’ temel ihtiyaçtı. Bu kadar hazır giyim yoktu, üretimi pahalıydı ve zordu. Her kesimden insan alıp giyemiyordu” şeklinde konuştu.

Yüzlerce yıllık kültür

Örgü işinin Anadolu kültürünün bir parçası olduğunu vurgulayan Yasin Doğan, şöyle konuştu;

“Teknolojinin gelişmesiyle seri üretim ürünleri almak kolaylaştı, dolayısıyla örgü örmek hobiye dönüştü. Fakat değişmeyen bir şey var ki o da kültürümüz. Çeyizde, doğumda, mevlitte herkes bir el örmesi ürün mutlaka hediye olarak verir. İpler, malzemeler de bu başlıklara göre kategorize edilmiş zaten. Mesela bebek giysileri daha yumuşak ipliklerle örülür, amaca yönelik yani. Her müşteri yeni bir şey var mı diye soruyor. Bizde ürün aldığımız yerlere bu talepleri iletiyoruz ve sektör de kendini böyle gelişiyor. Genç hanımlar özellikle havaların soğumasıyla kendilerine ya da sevdikleri birine atkı, bere, boyunluk örmek istiyor. Kış, sektörü yüzde yüz hareketlendiren doğal bir etken ama yazın da satışa uygun merserize, bambu karışımlı ürünlerimiz oluyor.”

Örgü sektöründeki temel değişim

Yaklaşık 30 yıldır sektörde olduklarını belirten Doğan, “Babamın bu işi yaptığı dönemden benim dönemime gelene kadar en başta müşteriler ve talepleri değişti. Bunlar değişince sen de değişmek zorunda kalıyorsun. Önceden çok kısıtlı ürün grupları vardı. Örneğin 30 yıl önce patik için alınan iple kazak yelek de örülüyordu. Şimdiyse seçenekler çoğaldı. Artık kazak, yelek örmek için daha yünlü, daha tüylenmeyi azaltan, daha parlak dokuya sahip, tene zarar vermeyen ipler var. Müşteriler bunları talep ettikçe biz de bunlara cevap veriyoruz elbette” dedi.

Editör: TE Bilişim