Bitmez bu dahalar!

Bitmez bitiremez içimizdeki azgın nefis.

Nefes aldıkça devam edecek  bu anlamsız yorgunluğumuz besbelli...

Mutlu bir birey olabilmek mevzu bahis ise üzerinde duracağımız temel kavram doygunluk hissi olmalı. Bu hissin karşılığı olmadan kişinin mutlu huzurlu olabilmesi pek mümkün olmuyor ve kelime dağarcığına ''DAHA'' sözcüğünün eklenmesiyle de kişi adına tehlikeli  süreç de  başlamış oluyor. İnsanın kendisiyle imtihanının  baş aktörü  ''DAHA'' her cümlenin içinde kendine yer buldukça  huzurda bir o kadar kaçıyor, kalplerden gönüllerden...

Mutsuz evlilikler, başarısız iş deneyimleri ve daha birçok insansı mevzuda, hikayeler dinlendikçe, içinde daha sözcüğü geçen birçok cümle ilişir kulağımıza. Hep daha iyisi  olma, daha güzelini alma  perspektifinden baktıkça dünyaya  anlamsızlaşırız aslında, hiç farkına varamadan usul usul...

İnsanın kendisine mesleki  ya da yaşamsal konforu  adına   hedefler  koyması ve bu amaç bağlamında gayret göstermesi  dünyevi bir gereklilik olarak görülebilir.  Lakin  ulaşılan  her nokta  beraberinde yetinme duygusunu getirmiyorsa kişiye,  azgın bir nefsin kölesi olunmaya  başlandığının  ilanı olmuştur bu vaziyet.

Bana kalırsa şu mendebur sözcüğü çıkaralım hayatımızdan. Dahasız bir hayatta nefes alalım, nefsimize inat. Ne dersiniz iyi olmaz mı:)