Barış Pınarı harekâtı tam hızıyla devam ederken daha fazla teröristin ölmesine tahammül edemeyen ABD, iki üst düzey yöneticisini Ankara’ya gönderip müzakere masasına oturması bir yana başkan Trump'ın Cumhurbaşkanımızın şahsında hepimize yazmış olduğu nezaket ve ahlak dışı mektup “Ayı’dan post ABD’den dost” olmayacağını bir kez daha gösterdi.

Yazılarımızı takip eden okuyucular bilir bazı kesimler ABD’ye bazen şirin görünmek için güzel cümleler kursa da bizim fikrimiz zikrimiz hiç değişmedi bölgemizi ateşe atan bu ülkeye karşı.

Değişmez çünkü Lozan Antlaşmasını tanımayan Türkiye’nin güney sınırında yıllardır başımıza bela olan PKK terör örgütünü besleyip semirten hep ABD oldu. İsmet Paşanın bu anlamda Lozan görüşmelerinde Atatürk’e yazmış olduğu telgrafı merak edenler internetten okuyabilirler.

Ne yazık ki teröre verilen destek halada devam ediyor. Tüm uyarılarımız ve ikazlarımıza rağmen…Tırların biri gidiyor diğeri geliyor.

Barış Pınarı harekâtı bize göre aynı zamanda İslam coğrafyasının turnusolü oldu. Yanımızda bir elin parmakları kadar ülke dururken karşımızda ise koca bir dünya. Vay anasına. Yerden göğe kadar haklı olduğumuz davada düştüğümüz duruma bakın. Allah’ında bir hesabı var elbette.

Ama bir dakika. Bakara suresinin 120.ayeti aslında her şeyi özetliyor. Görmek düşünmek lazım Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.”

O sebeple yıllardır Avrupa Birliği diye hayal edenlere bu köşeden ilahi gerçeği hatırlatıp durduk.

Geldiğimiz nokta ayetin tecellisini bir kez daha önümüze koydu. Allah’ın hükmü kesin dostlarım. Asla değişmez.

Batı dünyası balığa verdiği değeri ve kıymeti bir Müslümana vermiyor/vermezde. Çünkü batıl inancı ona bunu emrediyor. Bunun dışına çıkamaz.

Ne diyelim bizim bizden başka dostumuz olmadı/olmayacak. O halde tek yürek ve tek vücut olarak kalbimizle/gönlümüzle/duamızla bu harekâtta kahraman mehmetçiğimizin yanındayız.

------

Geçtiğimiz günlerde uzun bir eğitim sürecini tamamlayarak meslek yaşamına başlayan evladımız Av.Enes Turhan’ın Hukuk ve Danışmanlık Bürosu açılışını gerçekleştirdik. Gerek şehir içinden ve gerekse şehir dışından sevincimizi paylaşan dostlara teşekkür ediyoruz. Her birinize minnettarız. Sağ olunuz.

Açılış gününde iki hadiseden etkilendiğimi belirtmeliyim.

İlki açılışa gelen yüzlerce çiçek arasında, özellikle İstanbul’dan Öztürk ailesi adına Sevda Öztürk’ün gönderdiği ile Gümüşhane’yle özdeşleşmiş Kral Pestil Köme’nin yöneticisi Nurcan Özdemir hanımın gönderdiği çelenkler anlamlıydı. Bir kez daha anladım ki dostlukta ve vefada mesafelerin hiç ama hiç önemi yok.

İkincisi ise; Açılışa gelen misafirleri karşılarken gelenlerin içerisinde birisi var ki farklıydı. Şöyle ki, büronun önünde bekleyen orta yaşlarda bir bey elinde belgeleri olduğu halde bana dönerek “Avukat arıyorum. Bir sorunum var. Yardımcı olur musunuz?” cümleleri karşısında bir an duraklayarak geçen birkaç saniyede birazda tefekkür ederek ”buyurun yardımcı olalım. Hoş geldiniz “cümleleri döküldü ağzımdan. Gelen misafirlerle ilgilenen Avukatımıza haber verip odasında yarım saate yakın görüşerek dosyayı bırakıp memnun bir şekilde bürodan ayrılması değerliydi. Kim olduğunu bilmediğim bu şahsı uğurlarken kendisine “Siz bizim için bugün kıymetlisiniz. Büronun açılış gününde gelen değerli müşterimiz oldunuz.” deyip çeşitli ikramlarda bulunarak uğurladık kendisini…

İşte böyle sevgili okuyucular. Yaşamın olağan akışı içerisinde beklenmedik anda ilginç anılar oluşuveriyor. Bazen sohbetlerinde hoca efendiler söylemiyor mu? ”Her gördüğünü Hızır her geçeyi Kadir bil” diye…

Ne olduğunu neler olacağını biz bilemeyiz.

Her şey yüce Mevla’nın elinde dostlarım. İzni ve müsaadesi olmadan yaprak dahi yerinden oynamaz. O sebeple bize düşen böylesi anlamlı anıları unutulmayacak biçimde gönül defterimize kayıt etmek…

Güzel günler ve anılar biriktirmek dileklerimle kâinatın sahibine emanet olunuz...