Üniversite tercihlerinin açıklandığı şu dönemde binlerce gencin ailesinin yanından ayrılmasıyla yaşanacak psikolojik sorunlarla karşılaşabileceğini belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Beste Çokaygil, tavsiyelerde bulundu.

Klinik Psikolog Beste Çokaygil, yeni bir şehre uyum sağlama süreciyle başa çıkamayan üniversite öğrencilerinin ‘depresyon ve anksiyete’ gibi problemlerle karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Psikolog Çokaygil, ailelere ise “Başka kentte üniversite okuyacak çocuklarına güven vererek yeni yaşamlarına uyum sağlayabilmelerine destek olun” tavsiyesini verdi.

“Aileler, gençleri desteklemeli”

Gençlerin ve ailelerinin üniversite telaşının da başladığına dikkat çeken Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Beste Çokaygil, başka bir kentte üniversite okumak için şehir dışına gitmeyi düşünen öğrencilere ve ailelerine yönelik olarak, “Üniversite için başka bir kentte okumak, aileden de ayrılmak, günlük yaşamın stresini tek başına yüklenmek anlamına da geliyor. Bu durum, bazı gençlerde ve ailelerinde önemli bir kaygı nedeni olabiliyor. Fakat bunun gerekli bir süreç olduğunun bilinciyle hareket edilmeli ve gençler aileleri tarafından desteklenmelidir” dedi.

“Uyum sürecinde bazı sorunlar yaşanabilir”

Her öğrencinin uyum sürecinin farklı olduğuna değinen Psikolog Çokaygil, “Uyum süreciyle kişilik özellikleri ve aileye fazla düşkün olma gibi unsurlar arasında ilişki vardır. Başta kaygılanmak ve stres duymak doğal olan tepkilerdendir. Kendinize biraz vakit verin ve sosyalleşmekten uzak durmayın. Bu uyum süreciyle başa çıkamayan öğrenciler depresyon ve anksiyete gibi psikolojik problemlerle karşı karşıya kalabiliyor” dedi. Dışa dönük kişilerin sosyalleşme, eksiklerini ifade etme, bilgi sahibi olmadığı şeyleri danışma gibi girişken davranışlar sergileyebildiği için uyum sağlama konusunda çok fazla sorun yaşamayacağını dile getiren Psikolog Çokaygil, buna karşılık içe dönük kişilerin arkadaşlık başlatma ve destek talep etmek konularında çekingen davrandığı için kendini üzgün ve yalnız hissederek bu süreci daha zorlu hale getirebileceğini anlattı.

“Şehri gezip tanımaya çalışın”

Psikolog Çokaygil öğrencilere “Mümkün olduğunca çevrelerindeki dostluklarını güvendikleri insanlardan oluşturmalılar” tavsiyesi verdi. Aile bireylerine çok bağımlı öğrencilerin yaşadıkları özlem duygusuyla beraber yalnız yaşama uyum sağlama konusunda problem yaşayacağına dikkat çeken Psikolog Çokaygil, “Bu özlemlerini aileleriyle görüntülü konuşarak giderebilirler. Öğrencilerin yeni bir şehre alışmaları kolay olmayabilir. Üniversite boyunca yalnızca okulda zaman geçirerek değil, yeni bir şehre alışmak için o şehri gezip tanımaya çalışarak sosyal ve kültürel olarak tecrübelerine katkı sağlamalılar. Çevreye uyum sağlamalarını ve sosyalleşmelerini sağlayacak etkinlikler de bulunmaya özen gösterebilirler” diye konuştu.

“Ailelerin en önemli görevi destek olmaktır”

Ailelerin bu süreçte çocuklarını şehir dışına okumaya göndermekte çok hevesli davranmadığını belirten Psikolog Çokaygil, şu ifadeleri kullandı:

“Çocuklarının yeni bir şehirde tek başına yaşayacak olması ebeveynleri fazlaca kaygılandırıyor. Onların bağımsız olma ve yetişkin bir yaşama geçme heveslerini kolay kolay kabul edemiyorlar. Bu süreçte ailelere düşen en önemli görev çocuklarına güven vererek yeni yaşamlarına uyum sağlayabilmelerine destek olmaktır” dedi. Evde ya da yurtta yaşayacak olmanın getirdiği yemek ve temizlik gibi sorumluluklar için çocuklarını bilişsel ve davranışsal olarak önceden hazırlamalarında fayda olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Ailelerin unutmaması gerektiği en önemli şey ise üniversite yaşamının çocuklarının bireyselleşmesine, farklı sosyal çevreler edinmesine, bakış açılarının genişlemesine ve kültürel çeşitliliklerin farkına varmasına yol açan önemli bir gelişimsel süreç olduğudur. Bu süreçte, farklı bir kentte yaşamanın getireceği güzellikleri ya da zorlukları deneyimlemesi ve gerektiğinde çözüm yolu bulması, onların kişiliklerinin gelişmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle, ailelere düşen kaygılanmak yerine, makul düzeyde gencin bu deneyim sürecini yaşamasının doğal olduğunu kabul ederek destek vermektir.”

Kaynak: iha