Baz istasyonu tartışması: bilim mi, kaygı mı?

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı çatısına kurulması planlanan baz istasyonu, Eskişehir'de kamuoyunu ikiye böldü. Vakıf yönetimi bilimsel verilerle savunma yaparken, bazı yurttaşlar endişeli.

Abone Ol

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı çatısına kurulması planlanan baz istasyonu, Eskişehir'de kamuoyunu ikiye böldü. Vakıf yönetimi bilimsel verilerle savunma yaparken, bazı yurttaşlar endişeli.

Bilimsel veriyle gelen savunma, sosyal medyadan yükselen tepki
Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HABEV) binasına kurulması planlanan baz istasyonu, şehirde yankı uyandırdı. Bazı yurttaşlar sağlık endişelerini dile getirirken, vakıf yönetimi yaptığı yazılı açıklamada bilimsel verilere dayalı bir değerlendirmeyle karar aldıklarını vurguladı. Tartışma, sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Vakıf yönetimi: “Karar bilimsel verilere dayalı”
Vakıf Başkanı Kamer Ali Durur, Kalp Damar Cerrahı Dr. Muharrem Şenel ve Elektrik-Elektronik Mühendisi Ali Ekber Sakıcı’nın imzasıyla yapılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), ICNIRP gibi uluslararası kuruluşların belirlediği sınır değerlerin altındaki elektromanyetik alan seviyelerinin sağlığa zararlı olmadığı vurgulandı.

Açıklamada, günlük hayatta kullanılan ev aletlerinin çoğunun baz istasyonlarından daha yüksek elektromanyetik alan yaydığına dikkat çekilerek, baz istasyonlarına dair “kanser yapıyor” şeklindeki yaygın algının bilimsel olarak kanıtlanmadığı belirtildi.

“Sağlık ocağı kapanıyor” iddiası yalanlandı
Aynı açıklamada, vakıf binasında yer alan sağlık ocağının kapanacağı yönündeki söylentilerin gerçeği yansıtmadığı ifade edilerek, bazı sağlık çalışanlarının bilgi güncellemeden halkı tedirgin ettiğine ve milletvekili düzeyinde de konunun sosyal medyada yanlış yansıtıldığına sitem edildi. HABEV yönetimi, “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyerek bilimsel yaklaşımın altını çizdi.

Endişeli yurttaşlar: “İşimizi şansa bırakmak istemiyoruz”
Öte yandan bazı çevre sakinleri, bilimsel açıklamalara rağmen temkinli yaklaşmayı tercih ediyor. “İşimizi şansa bırakmak istemiyoruz, çocuklarımızın sağlığı için kaygılıyız” diyen yurttaşlar, baz istasyonu kararının daha fazla şeffaflık ve yerel katılım ile alınması gerektiğini savunuyor.

Bilimsel gerçekler, toplumsal algılar ve iletişim eksikliği
Bu tür tartışmalar, genellikle bilimsel bilgi ile toplumsal algı arasındaki farkın keskinleştiği noktaları gösteriyor. Bilimsel veriler baz istasyonlarının düşük yoğunlukta zararlı olmadığını söylese de, halkın sağlığa dair endişeleri bilgi eksikliği, şeffaf olmayan karar süreçleri ve geçmişte yaşanan kötü örneklerden beslenebiliyor.

Son söz: Daha açık iletişim şart
Eskişehir’deki bu tartışma, sadece bir baz istasyonu meselesi değil; karar alma süreçlerine katılım, bilginin halkla nasıl paylaşıldığı ve yönetişim kültürü açısından da önemli bir örnek. Bilimsel veriler ne kadar güçlü olursa olsun, kamuoyunun bu verilere güven duyması için daha şeffaf, katılımcı ve açık bir iletişim ortamı gerekiyor.