Bu ülkede halkına yaptıklarıyla, bıraktığı eserleriyle anılan belediye başkan sayısı azdır.

İz bırakan belediye başkanlarından birisi oldu Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç..

Dünyanın bir çok ülkesinden ve ülkemizdeki bir çok ilden gelenler Ataç’ın yaptıkların hep beğeniyle baktılar, bazıları ‘örnek’ alıp yaşadıkları bölgede uygulamaya çalıştılar.

Aslında ismini daha da duyurabileceği bir isim Ataç…

Bilirim ki yaptığı bir çok hizmeti, kamuoyuna yansıtmadı.

Bazen de bu sistemde ‘pazarlama’ çok önemli…. Yaptıkları bu sisteme  uygun bir şekilde ‘pazarlama’ yapılamadı.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı yaklaşık 25 yıldan beri tanırım..

Eskişehir-Bilecik Dişhekimleri Odası Başkanlığı’ndan

Okullarda, özellikle varoşlardaki okullarda ‘diş taraması’ projesini’ hayata geçirmişti.

Varoşlardaki yüzlerce çocuk O’nun sayesinde ‘diş hekimi’ni(dişçiyi) tanıdı. Ağız ve diş sağlığının önemini öğrenmeye çalıştılar.

O yıllarda sayın Ataç’a sözlü ve yazılı olarak bir tümce söylemiştim.

“Kendine iyi bak, Eskişehir’in sana ihtiyacı var…”

Tanıdığım Ataç ve yüreğimin O’na bakışımın bir tümcesiydi bunlar.

Yanılmadım, yanıltmadı.

Ve o sözü halen söylemeye devam ediyorum.

“Kendine iyi bak, Eskişehir’in sana hala ihtiyacı var…”

Bir çok belediye başkanları gördük.

Sadece klasik belediye hizmetleri, boş buldukları arazileri, arsaları yeşillendirip, birkaç oturak, salıncak koyarak park olarak sundular, birkaç tane de göz boyamadan öteye gitmeyen işleri yapanları…

Tabi, ‘taklit’ işleri yapanlar da vardı…

Ahmet Ataç, Eskişehir’de politikacı profilini de değiştirdi.

“Gülümseyen yüz, yürek”

Kızdığında, konuşamayacak kadar yorulduğunda, kırıldığında bile yüzündeki gülümsemeyi hiç bırakmadı.

1999 seçimlerinde; ‘gülen yüz’ fotoğrafları ile sahneye çıktı.

Ondan sonra ki adaylar; sadece belediye başkan adayları değil, milletvekilleri de ‘seçim afişlerinde’ gülmeye başladılar.

Ama Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç gibi gülemediler.

Çünkü onların yüzleri gülüyordu.

Ataç, ise yüreği ile gülüyordu bakışları….

Ve ben Ataç’a “Gülümseyen yürek” adı takmıştım o yıllarda…

Ne zaman beri bu yazıyı yazmak istiyordum, Pişmiş Toprak Sempozyumu etkinliği neden oldu, şimdi yazdım.

Bu yıl ki sempozyum Soma işçilerine adadı.

İşçinin, memurun, dar gelirlinin, esnafın velhasıl hep halkın yanında oldu Ataç…

Hazırladığı projeler halkın yararına olacak işlerdi…

Şöyle bir hatırlayalım:

“19 Mayıs Gençlik Merkezi, 1965 Efsane Eskişehirspor Futbol Sahası, 23 Nisan Çocuk Sanat ve Kültür Merkezi, Ağaçlandırma, Altın Ayaklar, Amatör Spora Destek, Anneler Halk Oyunları, Atila Özer Karikatürlü Ev, Behiç Erkin Spor Kompleksi, Belde Evleri, Doğal Yaşam Merkezi,Dünya Saati, Eko-Şov, Ekolojik Pazar, En Güzel Bahçe ve Balkon, Engelliler ve Kent Yaşamı, Esentepe Çocuk Sanat Merkezi, Gençlik Orkestrası, Gençlik Tiyatrosu, Gezici Eğitim Tırı, Gıda Dedektifleri, Gökkuşağı Kafe, Güneş Panelleri, Hipoterapi, Hobi Bahçeleri, İmece Merkezi ve Aşevi, İngilizce Set, Kadın Çalışmaları,Kadın Temizlik İşçileri,Kadın Tiyatro Topluluğu, Kent ve Kültür Söyleşileri,Kış Kursları,Kültür Turları, Mavi Bayrak, Okul ve Cami Temizlikleri, Özdilek Sanat Merkezi,Pişmiş Toprak Sempozyumu,Sağlık Taramaları,Sinema Gösterimleri, Şirintepe Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği,Sosyal Yaşam Merkezi, Sosyal Yaşam Okulu, Sukurusu Uygulama Merkezi, Süt Desteği, TEBEV Evde Sağlık Hizmetleri, Tohumdan Fidana, Toprak Dede Hayrettin Karaca Parkı,TSM ve THM Koroları,Ulusal Sanat Çalıştayı, Uluslararası Şiir Buluşması,Yaşam Köyü ve Alzheimer Merkezi,Yaz Okulları,Zübeyde Hanım Kültür Merkezi,.”

Başka söze gerek var mı?

“Kendine iyi bak, Eskişehir’in sana hala ihtiyacı var…”