Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi  Fen Edebiyat Fakültesi  Tarih Bölümü Öğretim Üyesi  Doç. Dr. Refik Arıkan, Bilecik ilinin Türkiye’de hiçbir ile nasip olmayan unvana, lakaba sahip olduğunu söyledi.

Bozüyük’te Metristepe Kültür Merkezinde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Refik Arıkan; “Eskişehir, Bursa, Kütahya denildiğinde aklımıza başka bir şey gelir ama Bilecik denildiğinde aklımıza tarih gelir. Bu bizim en büyük değerimizdir “ şeklinde konuştu.

Bilecik denildiğinde kuruluşun ve kurtuluşun toprağa denildiğini aktaran Doç. Dr. Refik Arıkan şöyle konuştu:

“Biz Türkiye’de hiçbir ile nasip olmayan unvana, lakaba sahibiz. Bilecik denildiğinde kuruluşun ve kurtuluşun toprağa denilir. Çok önemlidir bu. Eskişehir, Bursa, Kütahya denildiğinde aklımıza başka bir şey gelir ama Bilecik denildiğinde aklımıza tarih gelir. Bu bizim en büyük değerimizdir.Siz Bozüyüklüler için belki de daha da övünecek kaynaktır. Çünkü kurtuluşun kenti sizlersiniz. Her  ne kadar bu unvanı İnönü savaşlarından bağlamış olsa da tarih bize bu unvanı veren İnönü savaşların geçtiği Metristepe, İntikam tepe, Akpınar şehitliği hepsi bu şehrin sınırları içerisindedir. Onun için Söğüt kuruluşun şehri ise Bozüyük’te kurtuluşun şehri desek herhalde yanlış söylemiş olmayız. Şunu unutmayın ki biz tarihimizi ne kadar bilirsek o kadar iyi anlatabiliriz. Öncelikli olarak bizi bunu kendimizin anlaması lazım.  Hiç hayal ettiniz mi bilmiyorum. Ayamızın bastığı şu topraklarda, Osman bey dolaştı, Ertuğrul bey dolaştı. Obalarını alarak Söğüt’ten Domaniç’e doğru bu istikametten göç ettiler. Onlar buralarda yaşadılar. Yine milli mücadelede pek çok kahraman bu topraklarda tekrar birlik oldular yeniden doğuşumuzu bu topraklarda planlamış oldular. Onun için biraz kutsal topraklardayız desek tırnak içinde herhalde yanlış söylemiş olmayız.

“150 yıl sonra kaynaklarımız çıktı”

Osmanlı tarihinin kuruluşa dair en büyük problemi kaynakların az olması. Hatta kuruluş dönemine dair maalesef elimizde hiç kaynak olmamasıdır. Osmanlı devleti kurulduktan 150 yıl sonra ancak kaynaklarımız ortaya çıkmaya başladı. Bu kitaplar yazıldığında nerdeyse İstanbul fethedilmişti.

“Ertuğrulgazi’nin babası Gündüz Alp’tir”

Bu tarihlerin tamamı net tarihler değildir daha sonra kabul ettiğimiz tarihlerdir. Mesela Osmangazi’nin babasını biliyoruz Ertuğrulgazi. Ama Ertuğrulgazi’nin babası kim dediğimizde işte televizyonda meşhur bir dizi vardır. Onu seyredenleriniz varsa,  o diziye göre Ertuğrulgazi’nin babası Süleyman şahtır.  Bazı yerlerde de Süleyman Şah der. Ama biz artık şunu söyleyebiliyoruz. Ertuğrulgazi’nin babası Süleyman Şah değildir. Gündüz Alp’tir. Gündüz Alp’in mezarı da  Beypazarı yakındaki Kırgı diye bir köydedir.“

Editör: TE Bilişim