Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, 2000 yılı ve sonrası doğan bireyleri tanımlamak için kullanılan Z Kuşağı kavramının öne çıkan özellikleri ve teknolojik davranışları hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu. Prof, Dr. Eraslan, Z kuşağı bireylerinin sosyal ağlarda ebeveynleriyle birlikte yer almak istemediğini, özgür ve serbest olarak kendilerini ifade etmek istediklerini dile getirdi.

“İnternetsiz Bir Dünyayı Hiç Görmediler”

Önceki jenerasyonlardan farklı olan Z kuşağının en belirgin özelliğinin, internetsiz bir dünyayı hiç görmemiş olmaları olduğunu dile getiren SODİGEM Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, “Doğdukları andan itibaren, internet ve cep telefonları onlar için sıradan olduğundan, Z kuşağı bireyleri anında memnuniyet istemekte ve bilgiye ihtiyaç duymaları halinde kolayca erişilebilir durumda olduğunu bilmek istemektedir. Dijital ortamda karşılaştıkları herhangi bir içerik hakkında karar aşamaları da hızlı işlerken çoğu zaman Z kuşağı bireyleri arasında erişilen bilgininin kaynağını kontrol etmeden kabullenme durumu da söz konusudur. Z kuşağı bireyleri aynı zamanda ebeveynleri ile birlikte sosyal ağlarda yer almak istememektedir. Bu kuşak bireyleri dijital özgürlük, mizah ve serbestlik anlamında kendilerini sosyal medya platformlarında ifade etmek istemektedirler” dedi. Z Kuşağı bireylerinin, mobil uygulamalar veya çevrimiçi platformlarda, hatta bazen yüz yüze iletişimde bile karşılıklı konuşmak yerine mesajlaşma eğilimi gösterdiğini belirten Prof. Dr. Eraslan, “Ancak Z kuşağının dijital dünyanın içinde doğup, dijital teknolojileri yoğun bir şekilde kullanmaları bazı sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir. Teknolojik araçlara bağımlılıklarından dolayı fıtık, boyun düzleşmesi, postür bozukluğu, obezite, elde his kaybı gibi sağlık sorunlarının Z kuşağı bireyleri arasında artış gösterdiği gözlemlenmektedir” diye konuştu.

“Z Kuşağı Bireyleri Sıklıkla Dijital Aktivizme Yöneliyor”

Z kuşağı gençleri için sosyal medyanın kendilerini ifade ettikleri bir iletişim zemini olduğunun altını çizen Prof. Dr. Eraslan, Z kuşağı bireylerinin yaşadıkları mutlulukları, sıkıntıları, üzüntü ve sevinçleri dijital ortama özgürce aktararak daha geniş kitlelere kendi yayıncılığını etkin biçimde yapabildiğini belirtti. Bu bağlamda dijital aktivizm ve slaktivizm kavramlarının öne çıktığını dile getiren Prof. Dr. Eraslan, sözlerine şöyle devam etti: “Dijital aktivizm, dijital ortamlarda yürütülen her türlü aktivist faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Z Kuşağı bireylerinin sıklıkla yönelimde bulunduğu bu kavram; insan hakları, çevre, hayvan hakları gibi çeşitli toplumsal, sosyal ve siyasal konular hakkındaki tepki, öfke veya destek gibi duygu ve düşünceleri online bir şekilde eylemleştirmek anlamında dijital platformların kullanılmasıdır. Çok sesli ve geniş alanlara yayılan çoğulcu bir pratik olması, kalabalıklara kolay ve hızlı bir şekilde ulaşması nedeniyle oldukça önemli olan dijital aktivizmin, bir biçimi de slaktivizmdir. Slaktivizm kavramı, “bulunduğu yerden dijital bir eylemi destekleme” olarak tanımlanmaktadır. Slaktivizm, günümüzde özellikle online imza kampanyalarına veya bağış uygulamalarına oturduğu yerden katılmak, bazı olay ve konulara ilişkin içerikleri sosyal medya platformlarında kopyala-yapıştır pratiği olarak paylaşmaktır. Örneğin bireyler gerçekleştirecekleri bir protesto yürüyüşünü Twitter ve Facebook gibi sosyal medya siteleri aracılığıyla örgütleyebilmesi bir dijital aktivizmdir.”

Editör: TE Bilişim