nihat-çuhadar

Kaynak Manşet Gazetesi

Söyleşi: Sevim Şahin

Nihat Çuhadar ile çok içten bir sohbet yaptık. Geçmiş yılları andık ortak arkadaşlarımızı konuştuk. Zaman zaman duygu dolu anlar yaşadık. İnsan sevgisi,  hayvan sevgisi, sokak çocuklarına verdiği destek, onlar hasta olduklarında  hayata tutunmaları için maddi manevi yanlarında olan güzel bir insan. Nihat Çuhadar’ı tanıyoruz ama Manşet’e özel bu söyleşi ile Çuhadar’ı yeniden dinlemek istedik...

Nihat bey yaptıklarınız ve yaşamınızı özetleyin desek, neler söylerdiniz?

Burada doğdum burada çalışıyorum, burada ekmek paramı kazanıyorum. Daha önce memurken siyasi nedenlerden dolayı kovuldum, sonra hayatıma Mali Müşavir olarak devam ettim. İstanbul’da özel bir şirkette genel müdürlükten sonra 1985’te SHP yönetimine girdim.1991’de merkez ilçe başkanı oldum. O zamanlar Kazım Kurt’la rakiptik; bir dönem o, bir dönem  ben kazandım. Daha sonra Yılmaz Büyükerşen’in isteği doğrultusunda 1999’da belediye başkan adayı olarak  DSP’ye geçtim.  Yılmaz Hoca da o zaman ilk aday olmuştu. 2004’te Yılmaz hoca, Ahmet Ataç ile birlikte aday olduk. O dönem seçimi kaybettik, Yılmaz hocamız kazandı. Sonra DSP il başkanı oldum. Daha sonra hocayla birlikte CHP’ye geçtik, partide il başkanlığı yaptım, daha sonra belediye meclis üyesi oldum. Odunpazarı ve büyükşehir meclis üyeliği yaptım ve devam ediyorum. Hem Tepebaşı’nda hem  Odunpazarı’nda başkanlarımız çok güzel çalışmalar yapıyor, hocanın vizyonu belli, güzel çalışmalar oluyor.  Zor ekonomik durumlara rağmen büyükşehirde de güzel çalışmalar yapılıyor.  Bizim halkımız çok duyarlı, belediyeler de halktan aldıklarıyla halk için çalışmalar yapıyor. Pandemi dönemi girdiğinden beri belediyelerimizde de sıkıntılar oldu elbette ama insanlarımız borcuna sadık, halkın yüzde yetmişi belediyelere gelip borçlarını ödüyor.

Belediye meclisi üyesi olarak zorlandığınız şeyler oldu mu?

Belediye meclis üyesi olarak inanın en çok işsizlik ve iş talepleri konusunda zorlanıyoruz ve çok üzgünüm herkese yardımcı olamıyorum.500’ü aşkın bende dosya var. Çoğu üniversite mezunu. İşsizlik hat safhada ama bildiğiniz üzere belediyelerin alım gücü-durumu belli, fazla istihdam edemiyor. Başkanlar da bu konuda çok sıkıntı çekiyor. Ancak mesleğimle ilgili çalıştığım firmalardan rica ediyorum, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.

Belediye başkan adaylığınızda  yapmak istediğiniz projeler var mıydı?  Sonrasında başkanlarımızdan bu projelerinizi yapılmasını istediniz mi?

 Eskişehir’de o zaman alt yapı sorunu vardı, su sorunu vardı. Hamam yolu projesi vardı. Ben de adaylığımda bu konuya değinirdim. Sağolsun başkanlar bu sorunu çözdü. O dönem Yılmaz hocam hamamyoluna “Çok güzel bir proje yapacağım” diyordu. Kırsalda da sorunlar vardı. Kazım başkan Hamamyolu Projesi’ni yaptı. Hamamyolu Projesi halka dönük bir proje oldu. Halk bundan çok yararlanıyor. Bir kısım eleştiriler olsa da burayı halkın yoğun bir şekilde kullandığını görüyoruz. Yeşil alanlarımız çok güzel oldu. Başkanlarımız elinden geleni yapıyor. Örneğin kreş projesi çok güzel devam diyor. Yine Ahmet başkanın Tepebaşı bölgesindeki projeleri çok güzel. Özellikle alzhimer merkezi, diş sağlığı merkezi gibi... Her türlü sıkıntıya rağmen, belediyelerimiz bu hizmetleri gerçekleştiriyor. Tabii belediyelerin bu projeleri gerçekleştirebilmesi için paraya ihtiyaçları var. Ama maalesef AKP, kendi belediyelerine bizim bütçemiz kadar her yıl örtülü ödenekten  para ödüyor. Ama bizim belediyelerimiz halktan aldığını onlara hizmet olarak sunuyor ve dürüst çalıştıktan sonra halkın beklentilerine cevap verebiliyoruz.

Toplumsal sorumluğu yüksek olan bir meclis üyesisiniz. Ülkemizin bu durumuna neler söyleyeceksiniz?

Kentimizde, belediyelerimiz bir şekilde sorunlara çözüm bulmaya çalışıyor. Ülkenin yönetiminde sıkıntı var. Bunu bir siyasi olarak değil, vatandaş olarak söylüyorum; ülkemiz uçurumun kenarına gelmiş vaziyette.  Bir an evvel müdahale edilmesi lazım. Bulunduğumuz ortamda ülke yönetilmiyor. Özellikle tek adam  rejimi bu yaşananların temel nedeni. Merkez Bankası’nın dövizle ilgili  verdiği kararlar yüzünden Türk parası değer kaybediyor. Ha bire Türk parasını koruyacağım kollayacağım diye birtakım kararlar çıkarılıyor, ancak sonuç ortada, çünkü mevzuatı  bilmeyen, liyakat sahibi olmayan  insanlar bu işin içinde.

Maalesef ülkeyi felakete sürüklüyorlar,  bir an evvel ülkenin düzlüğüne çıkması lazım. Biz bu işin içinde olanlar biliyoruz görüyoruz. Küçük esnaf bitti. Birçoğuna yardımcı oluyoruz. Önemli olan ülke meselesidir, bir an önce düzlüğe çıkmak için yeni bir yönetim, yeni bir oluşumun mutlaka ve mutlaka sağlanması lazım. Bütün insanlar bu durumu görüyor. Görmeyenleri de bizlerin bilinçlendirmesi lazım. Bir an önce demokrasiye, hak, hukuk ve adaletin olduğu yönetime geçilmesi, dürüst-düzgün yönetecek yönetime geçilmesi gerekir. Bu yönetim, halktan aldığını, halka harcamıyor. Bu ülke idare ediliyorsa, belediye idare ediliyorsa bizlerden aldığı paralarla vergilerle  idare ediliyor. Önemli olan bunları iyi kullanmak ama maalesef bu yönetim bunu iyi kullanmıyor. Har vurup harman savuruyor... Onun için bir an önce seçime gitmek gerek.

Siz Eskişehirspor’un yöneticiliğini de yaptınız. Eskişehirspor’un bugünkü durumuna neler diyeceksiniz?

Eskişehirspor’da 11 yıl yöneticilik yaptım. 2000’li yıllarda kongreyi izlemeye gittik, yönetici olarak çıktık. Zeki Ünal başkan oldu ben de yönetimde görev yaptım. Tabi 2013 yılına kadar yönetimin içinde bulundum. Süper ligde oynadık, üçüncü ligde de oynadık, iyi güzel şeyler de oldu. Herkes güzel şeyler yapmak istiyordu. Daha önceki başkanlar  -Halil Ünal gibi, Mesut Hoşcan gibi-  iyi niyetle bir şeyler yaptılar.

Kulüp de bir şirket gibidir. Çok seversin ama yönetemezsen sıkıntılar doğar. Bazı sıkıntılar doğdu, zaten insanların başına ne geliyorsa iyi niyetlerden geliyor. Bu  şirketlerde de böyledir, kısır çekişmelerle bölünüp, ayrılırsan böyle oluyor. Şirket de, kulüp de iflasa sürükleniyor. Kulüpte de böyle oldu Eskişehirspor çok kan kaybetti. Kulüpte özverili bir şekilde çalışsanız da para olmayınca bu duruma geliniyor. Eskişehirspor şimdi çok sıkıntılı bir süreçte. Üçüncü lige düştük, bunun başka izah tarzı yok! Ben inanıyorum ki Eskişehir’de güçlü, olanakları olan insanlar var, daha önce yönetimde yer almış arkadaşlar var, şimdi biraz imtina eden arkadaşlar var…

Yeni yasa ile ilgili kulüpler anonim şirkete dönecek, şirketleşecek. Bu konuda Kazım başkan benim araştırıp bir hazırlık yapmamı  istemişti. Ben alt yapı hazırlığı yaptım, bu konuda. Şirketleşirsen kulübü şirket gibi yönetiyorsun şu an kulüp bir dernek, dernekte siz başarılı çalışıyorsanız kulübü düzlüğe çıkarıyorsunuz. Sonra biri gelip seni deviriyor, dernek olduğun için delegeyi alıyor, o başarıya sahip çıkıyor. Ama şirket olursa böyle bir durum ortadan kalacaktır. Bakalım bazı duyumlarımız var, Kazım başkan da yakından ilgileniyor. Eskişehirspor’u çok seven başarılı insanlar var, bir şeyler yapmak istiyorlar…

Nihat Bey sizin iyi bir hayvan sever olduğunuzu biliyorum, son olarak bu konuyu konuşalım…

Ben köy çocuğuyum. Türkmen Tokat köyünde doğdum, dedelerimiz Horasan’dan buraya gelmişler, Çuhadar soyadı sadece bizlerde var. Türkiye’nin genelinde yüzde doksan dokuz Çuhadarlar, bizim Çuhadar boyundan gelmişlerdir. Ben 13 -14 yaşında ata biner, yarışırdım, o zamandan beri atları, köpekleri çok severdim, bendeki hayvan sevgisi böyle başladı.

Rahmetli babamdan kalan bahçeli bir evimiz var, ben orada sokak köpeklerime bakıyorum. Bununla ilgili kötü şeyler de yaşadım ne yazık ki insanlar beni CİMER’e şikayet etmişler. Ben Eskişehirspor’da çalışırken kamplara giderdim, geldiğimde bakardım ki tüm köpeklerimi belediyeler toplamış, yeniden gider alırdım. Ama artık mahalleli de hayvanlara alıştı. Kedilerim köpeklerim var, sabah erken kalkar onlarla gezerim. İhtiyacı olanlara mama yardımı yaparız. Şu an bürodaki kedim engelli 10 yıldır yanımda. Onlar benim can dostumdur…