Acıbadem Eskişehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Barbaros Başeskioğlu, böbreklerdeki taşların boyunun önemli olmadığını vurgulayarak, ufak bir taşın bile böbrek yetmezliğine yol açabileceğini söyledi.

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Barbaros Başeskioğlu, böbrek sağlığının korunmasının genel sağlık açısından önemli olduğunu vurguladı. Böbreklerde meydana gelen sorunlara değinen Başeskioğlu, “Böbreklerin idrarı süzmek, vücudun sıvı ve tansiyon düzeni ile hormonal dengesini sağlamak gibi birçok görevi var. Az çalışan böbrek, sıvı süzemese bile hormonal görevlerini yapmaya devam etmektedir. Bu yüzden böbrek hastalıklarında öncelikle bu organı korumayı tercih ediyoruz” dedi.

Böbrek yetmezliğinin en önemli nedeninin böbrek taşı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Başeskioğlu, şöyle devam etti:

“1980’lerde diyalize giren hastaların çok büyük bölümünde böbrek yetmezliğinin nedeni böbrek taşıydı. Ancak artık taş hastalıklarının ciddi oranda tedavi edilebilir olmasıyla bu durum biraz daha düzeldi. Yine de böbrek taşları konusunda çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bazen çok büyük taşlar, herhangi bir sıkıntıya yol açmazken kanala düşen küçücük bir taş, böbrek yetmezliğine sebep olabiliyor. Dolayısıyla halkımız taş boyutundan bağımsız olarak böbreğini koruması gerektiğini bilmeli.”

Böbrek taşının yanı sıra diyabet, yüksek tansiyon ve böbreklerdeki yapısal bozuklukların hastalık için risk oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Başeskioğlu, “Bu kişilerin yanı sıra, sıcak ortamda çalışanlar, ailesinde böbrek hastalığı bulunanlar, daha önce böbrek taşı olanlar rutin kontrollerini aksatmamalı. Özellikle bir böbreğini taş nedeniyle kaybeden kişilerin çok daha dikkatli olması gerekir. Çünkü küçücük bir taş bile böbrek yetmezliğine, hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bu yüzden bu hafta biz de hastaları bilinçlendirmek üzere gerekli çalışmaları yapıyoruz” dedi.

“Alınan sıvı ile idrar miktarı orantılı olmalı”

Böbrek sağlığı için su tüketimi kadar vücuttan atılan sıvı miktarının da önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Başeskioğlu, şunları söyledi:

“Alınan sıvı ile idrar çıkışı belli oranda olmalı. Genel inanış günde 3-4 litre su tüketimi olması gerektiği yönünde. Ama aslında önemli olan kişinin günde 1.5-2 litre civarında idrar çıkarması. Kışın soğuk havalarda daha az sıvı alarak idrar miktarına ulaşılabiliyor ancak yazın o üç litre sıvı terle atılıyor, daha az idrar oluşuyor. Bu da taş oluşumu açısından riski artırıyor. Dolayısıyla hastaların aldıkları sıvı kadar idrar çıkışı hakkında da dikkatli olması gerekir.”

“Kontrollerinizi aksatmayın”

Böbrek hastalıklarından korunmanın en iyi yolunun genel sağlık durumuna dikkat etmek olduğunun altını çizen Prof. Dr. Başeskioğlu, şu uyarılarda bulundu:

“Metabolik sendrom yaşayan hastaların kilosuna dikkat etmesi gerekir. Yani insülin direnci bulunan, şişmanlık, tansiyon yüksekliği, trigliserid yüksekliği, iyi kolesterol (HDL) düşüklüğü ve kan şekerinin normalden fazla olması gibi sorunları olanların yeterli egzersiz yapması, dengeli beslenmesi çok önemli. Diyabetin ve yüksek tansiyonun böbrek üzerindeki olumsuz etkileri unutulmamalı. Bu yüzden hastalar yaşam biçimlerinde ve sosyal hayatlarında diyetini dengeli bir biçimde kurmalı ve böbrek hastalığı açısından kendini korumalı, kontrollerini de rutin olarak yaptırmalı.”