Yazımın başlığını görünce; “CHP’nin ‘S’ ile ne ilgisi var” diye sorabilirsiniz. Var hem de çok ilgisi var.

Çünkü CHP’liler, “sosyal demokrat,  demokratik sol” hatta bazen “sol” parti olduklarını söylüyorlar. Onun için CHP’nin bu ‘S’sine kafayı taktım. .

Avrupa’daki çağdaş ülkelere, kapitalizmle yönetilen ülkelerdeki sosyal demokratlara bakıldığında CHP’nin “sosyal demokratız” dediğine şaşırıyorum. Ya Avrupa’daki sosyal demokrat partiler sosyal demokrat değil ya da bizim CHP…

Parti içi demokrasisini bile yönetemeyen (yani il, ilçe, belediye başkan ve belediye meclis üyelerinin ve milletvekillerinin belirlenmesinde ön seçim yapamayan) partinin sosyal demokratlığı, demokratik sol’culuğunu anlamak mümkün mü?

“Sosyal demokratız”, “demokratik solcuyuz”, “solcuyuz” diyenler, işçinin, kamu emekçisinin hak eylemleri ve direnişlerinde, ortada görünmüyorlar. Ama her zaman “biz işçinin, memurun, emeklinin, dar gelirlinin yanındayız” diyorlar. 

Tabi lafta yanındalar. İşçi, memur sokağa çıkınca ortalıkta yoklar…

Aslında CHP’nin öncelikle bu ‘S’si ile bir karar alması gerekir. Aldıkları kararı sözde değil pratikte ve eylemde de uygulaması gerekir. 

Bir de CHP’nin ‘sol parti’ olmadığını açıklaması gerekir. 

Çünkü okumayan, sorgulamayan yüce milletimin büyük bölümü “CHP’yi solcu sanıyor”. “Bu solculardan bir şey olmaz” diye düşünüyorlar. Gerçek anlamda sol’da bulunan emek ve sosyalist partilere ‘haksızlık’ yapıyorlar. 

Kapitalizmin ve sosyalizmin ne olduğunu bilemeyen yüce milletimin büyük bölümü CHP’nin icraatlarını ya da yapmayan icraatlarını yorumlayarak ‘solcular’ diye suçlamayı yeğliyorlar.

O yüzden CHP ‘biz solcu’ değiliz diye açıklarsa, sol, emek ve sosyalist partilerin önü açılır; okumayan, sorgulamayan yüce milletimin büyük bölümü ‘Ya demek CHP solcu değilmiş” deyip “O zaman bu solculuk ve solcular kimmiş” diye düşünebilirler?

CHP hiçbir zaman sınıf partisi olmadı ve olamaz. CHP’nin sistemle yani düzenle çatışması yok. Yani kapitalizmin bulvarında yolun solunda gidiyor. Sağ partiler de yolun sağında gidiyorlar. Yani yol aynı..

Bülent Ecevit'in ilk iktidar yolculuğunda kendisine basamak çıkartan sloganlarından birisi olan "Toprak işleyenin su kullananın" çizgisinde olsa o dönemin CHP gibi, işçinin, memurun, çiftçinin, emeklinin yanında olsa...

Bazıları bu yazıyı okuyunca kızabilirler, tepki gösterebilirler hatta “solculuk yapma”, “komünistlik yapma” diyebilirler…

Yazının solculuk ve komünistlikle hiç ilgisi yok valla…

Adnan Yücel’in şiiri gibiyim:

“Dikersin gözlerini masmavi yarınlara

insanlığın insanca yaşamını özlersin

ve söylenirsin kendi kendine

çağının tanığı her şair gibi sen de

ne açlık ne zulüm ne de kan

ancak biz kazandığımız zaman

ve bütün insanlık insanca yaşadığı zaman.”