Pazar günü Cumhurbaşkanı seçimi var.

Adaylar kesinleştikten sonra adaylar seçim çalışmalarına başladılar.

Üç aday var….

Selahattin Demirtaş, Ekmeleddin İhsanoğlu, Recep Tayyip Erdoğan…

Televizyonlarda, gazetelerde iki adayın mitingleri, toplantıları, konuşmaları yer alıyor. Diğer adayın ise ayıp olmasın diye ‘birkaç sütunluk ve, birkaç dakikalık görüntü’ ile haberleri bulunuyor.

Kamuoyunda Erdoğan mı İhsanoğlu mı kazanacak tartışmaları var.

Anketlerde bu ‘tartışma düzeyinde’ sürüyor…

Bilirsiniz biz millet olarak yıllardan beri dedemizin, babamızın partisine oy veririz, kim işaret edilirse oraya gider ‘oy’ veririz.

Hatırlayın, (hatırlamayan babasına sorsun), 1946 yıllardan sonra sistem “komünizm gelecek, din iman kalmayacak, malını, mülkünüzü alacak” diye propaganda yaparak sağ partiler oy aldılar…

“Bayrak, vatan, millet” dediler oy aldılar…

“Din, iman, başörtüsü” dediler oy aldılar…

“Benim işçim, memurum, köylüm, esnafım, vatandaşım” dediler oy aldılar…

Kitapları, filmleri, müzikleri  yasakladılar….

Sol’u, sosyalizmi kötülediler.

Anarşi dediler, ‘yasak yayın’ dediler. Okutmadılar, sorgulatmadılar, daha doğrusu düşündürmediler.

Yıllarca ‘cami, kışla’ arasında siyaset yapılıp vatandaşı buna göre tercih et dediler.

Gün geldi, ‘tercihler’i değiştirdiler.

Aslında değişen tercih değildi isimleri değişti. Yine istediklerini yaptılar ve oyları aldılar.

Son 12 yılda da ‘bize oy vermezsen AKP’ kazanır veya ‘bize vermezsen CHP’ kazanır, ikilemi arasında gezinip durdu vatandaş..

Dedim ya; yıllardan beri dedenin, babanın partisine oy verdiniz, işaret ettikleri adaylara da…

Deden de yoksuldu, baban da…

Sende bu yoksulluğu sürdürüyorsun.

Oysa yıllardır; solcular, sosyalistler yani sizin dediğiniz o ‘binde bir’lik oy alanlar her ortamda, dayak yerken, işkencelerde iken, cezaevlerinde hatta idam sehpalarında bile size anlatmaya çalıştılar. Açık açık isim söyleyerek.

Kimin sizi kandırdığını, nasıl sömürüldüğünüzü, ABD gibi emperyalist ülkelerinden ‘dost’ olmayacağını anlattılar.

Bırakın anlamayı, anlamaya bile çalışmadınız.

Örneğin üç cumhurbaşkanı adayı var.

Millet olarak bakarsak ikisinin neler söylediğini duyarız, okuruz, izleriz.

Yani bir aday daha var acaba ne söylüyor diye meraktan da olsa okuyup, dinlemeyiz…

Efendim kime oy vereceksiniz diyenler hemen çıkar…

Yıllarca açık açık söylememize rağmen hala anlamama anlayışından bıkmadığınız için ben  şöyle anlatayayım belki böyle anlarsın..

Senin vereceğin adaya oy vermeyeceğim.

Acaba adayların isimlerini söyleyin deseniz ilk ikinin ismini neredeyse oy verenlerin tamamı söyler, diğerinin ya adını hatırlar, soyismini hatırlamaz, kimisi ikisini de…

Örneğin ben sorayım bakalım hatırlayacak mısınız?

‘Saz çalarım ama halkın parasını ve umudunu çalmam’ diyor…

Başka neler diyor; şöyle kısacak anımsatalım…

“Biz meydanlarda acılı anneleri yuhatalacak bir dilden kaçınacağız. Herkesin ezilmiş kimliği ile cumhurbaşkanı olmaya çalışacağız…”

“Devlet tek bir kişiyle artık yönetilmeyecek. Cumhur meclisleri ile halkın doğrudan yönetime katılmasının önünü açacağız. Çiftçi, emekli meclisleri olacak…”

“Herkesin sosyal hayatını özgürce yaşamasının önü açılmaldır. Anadilinde ibadet hakkı tanınmalı. Nefret suçlar içeren ayrımcı söylemler temizlenmeli ve bunlara cezai yaptırımlar  getirilmeli..”

“Karnımızı doyuran toprak, su ve bu dünyayı paylaştığımız diğer türler. Yaşam hakkı sadece insanlar için geçerli değildir. Tüm canlıların yaşam hakkını savunmak temel ilkelerimizden birisi olacaktır.”

Hani bir de işlerine gelince iki de bir de ‘vatan, millet, bayrak’ üzerinden  oy alan ve dillerinden düşürmeyenlere de yanıt vermişti..

Ne demişti..

“"Bayrak siyaseti, bizim Türkiye'de yapacağımız ucuz siyaset değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün Türkiye'yi temsil eden onurunu korurum.."

““Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı hepimizi temsil eder. Elbette ki Cumhurbaşkanı olsam da olmasam da T.C Bayrağını, layık olduğu şekilde bütün toplumu temsil eden onurunu korumak isterim. Bayrağa dair eksik, yanlış algıları düzeltmek için uğraşırım. Sizler eminim ki biliyorsunuz, bu bayrak birçok suçu, günahı örtmek için de kullanıldı. Bayrağa en büyük hakaret budur. Biz hiçbir zaman hakaret etmedik”

Bu cümleleri söyleyen kim…

Hadi hadi korkmayın, ismini söyleyin…

İsmini söylerseniz ‘Sizi vatan haini ilan etmeyeceğim’…..

Hadi Allah aşkına söyleyin ismini, siz biliyorsunuz…

Hadi ya; ismini söyleyin ‘çarpılmazsınız…’

Ülkede yaşayan herkesi kucaklayan, sosyal devlet anlayışına sahip, gerçek laiklikten ve emekten yana, bir arada eşitçe yaşamayı savunan, ekolojist, cinsiyet ayrımcılığını ret eden, eşitlikçi, halkçı, özgürlükçü, demokratik, sosyal hukuk devletini savunan birisi olmalı değil mi?