Ağlamak  insani bir eylem. Gözyaşları duyguların ıslak ifadesi. Kimi saklanır bu ifadenin arkasına, kimi aşikar eder hislerini,  resmettirir bir fotoğraf karesi misali,  cümle aleme...

    Duygusal insanlar... 
Dinlenen bir şarkıda, izlenen bir filmde, anlatılan bir  hikayede gözyaşlarını tutamayan o güzel insanlar... Çevremizde ne çoklardır değil mi?  Duygu yüklüdür bu  insanlar. Yüklendikleri  kendileridir aslında. Bir başkasına yer olmaz çoğunlukla.  Ben merkezli bir duygu ikliminin  bulutlarında bekler, her daim hazır o  gözyaşları.
Duymakla ağlamak arasında nasıl bir ilişki vardır sizce.  Önce biraz dilbilgisi,  bilgim yettiğince...
duy-ar-lı           duymak fiili görüldüğü üzere  2 yapım eki alarak, aslında temelden ilişkili ama netice itibariyle farklı anlamda  başka bir kelime olmakta. Bu makalemin konusu da işte bu duyarlılığın duygusallıkla olan  ilişkisi.
Duygusallıkla duyarlılık arasında doğru orantı olduğunu söyleyebilir miyiz?  Peki, duygusal birinin aynı zamanda  duyarlı biri de olduğunu her daim teredütsüz söyleyebilir miyiz?
Bencilce bir duygusallığın  kendisi dışında olup biteni duymayacağını, daha doğrusu istese de duyamayacağını, görünürde ki duygusallığın duyarsız olduğunu düşünüyorum. Kendi hüzünlerine haps olmuş biri , ne ailesiyle  ne arkadaşlarıyla ne de yaşadığı toplumla samimi  duygusal bir ilişki kuramaz. 

Gözyaşları çoğunlukla   algı  biçimleyicidir. İnsana dair  eksik ve yanlış çıkarımlar hep o duygusallığın nemli tohumlarının , o gözyaşlarının özetidir. Ağlayan bir insan  size insani tarafınızı hatırlatır. Çoğunlukla o gözyaşlarının muhatabı da aslında siz değilsinizdir. Ama hisleriniz çoktan o yağmura yakalanmıştır. Şimdilik geçmiş olsun...
Duyarlılık duymakla alakalı bir eylem olduğundan genelde gözlere hitap etmez. Kalbi bir hareketliliktir.  Samimi bir atmosfere çeker sizi. Vicdani bir meseledir bir yerde.
 Çevrenizdeki insanları şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Gözyaşlarıyla ıslattığı dünyasında hiç bir insani yaraya merhem olmayan niceleri görürsünüz. Hüzünlü bir ezgide gözleri nemlenen ama aynı hüznün bizatihi kendisini gördüğünde başını çeviren niceleri...
Yaşadığımız hayatın özeti misali; Duygusal biri diye tanımladığımız bir çok kişinin, adına duygusal duyarsız diyebileceğimiz keyifsiz bir betimlemenin  gölgesinde,  çoğunluk oluşturduğunu söyleyebiliriz.