Bu gün bilinenin aksine biraz siyaset yazayım..

Yeni Anayasa , başkanlık sisteminin Türkiye’de koalisyonlara son vereceği ve istikrar getireceği vaadiyle oylanmıştı. Milletin “Evet “ mi  “Hayır” mı dediği bana göre pek belli olmadı. Seçim sonuçlarının tartışılmış olmasını bir tarafa bırakıyorum. Referandum öncesi sağda solda söylediğim şuydu ;

“Büyük Millet Meclisinde Anayasa değiştirmek için üçte iki çoğunluk aranırken, referandumda neden yarıdan bir fazla aranır. ? Vekille, asilin ne farkı var. ? Doğrusu üçte iki çoğunluktur. Anayasalar rejim üzerinde toplumsal uzlaşma metinleridir, kıl payı sonuçlar son derece de sakıncalara ve çatışmalara sebep olabilir. Çünkü böyle sonuçlar stabil değildir ve küçük zaman dilimlerinde değişkenlik göstermesi muhtemeldir. Bu da uzlaşmanın kesin ve mutlak olamadığı anlamına gelir.  Böyle bir Anayasanın üzerinde oturulmaz, rahatsız eder, demokrasi anlayışı eksiktir.”

Nitekim rahatsızlık daha ilk seçimde çıktı.

Koalisyon yerine “ittifak” dediğimiz bir biçim ortaya çıktı. Aradaki fark, koalisyonlar seçim sonrası oluşurdu, simdi seçim öncesine taşındı. Partiler ortak adaylar çıkarıyor. Birbirilerine tavizler veriyor, aritmetik ölçüde hesap yapıyorlar. “Şurada senin şu kadar oyun var, benim de bu kadar hadi bakalım seçime birlikte girelim” . Hesap bu.

Şu kadarını söyleyeyim ; bu bir zar atmadır. Böyle bir sistemin içinde ölçülemeyecek tek şey “milli iradedir” Çünkü o  irade hiç de onların toplayıp çıkardığı gibi oluşmayabilir. Çünkü bu durumdan seçmen de, taban da, teşkilatlar da rahatsız .  .

Hal böyle olunca tabanın , teşkilatların ve seçmenin nereye evrileceğini bilmek de çok zor.  Belediye seçimlerinde aday isimlerinin etkisi vardır. Bu bir tarafa koyalım. Bir de yapılan ittifaklara parti seçmeninin, delegelerinin ve teşkilatlarının nasıl tepki vereceği konusu var. Bu konu çok karışık. Özellikle muhalefet kesiminde ittifak edilen adaylar konusunda seçmenler ve teşkilatlar sıkıntılı. Sandığa  gitmeme eğilimi son dakikaya kadar gündemde.

Yani kısaca ters tepme ihtimali var.

Partilerin “eldeki kuş mu, daldaki kuş mu ?” konusunu iyice düşünmeleri gerekir..

Hoş seçimlerin seçim denecek hali de kalmadı ya..