ES ES İLE GÜMÜŞÜN ORTAK KADERİ…!

Abone Ol

 Anadolu’nun iki kenti. Eskişehir ve Gümüşhane….

Kentlerin markaları olarak bildiğimiz adını şehirlerin isminden alan futbol takımlarının ortak kaderi taraftarlarda derin endişe uyandırıyor. Bir yanda Siyah-Kırmızı  diğer yanda Kırmızı Beyazlı şimşeklerin yönetimsel zafiyetleri.

Evet Eskişehirspor ve Gümüşhanespor kulüpleri bugünlerde başkansız kaldılar.

Her iki kulübümüzün başkanları kendilerine göre haklı gerekçelerle istifa ettiler.

Önce Eskişehirspor başkanı Halil Ünal geçtiğimiz günde Gümüşhanesporun başkanı Kurban Karagöz son dakika haberiyle başkanlığı bıraktığını açıkladı.

Son yıllarda futbol ülkemizde kötü yönetiliyor. Kulüpler ağır borç yükü altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Anadolu kulüplerinde başkan olmanın zorluğunu işin ehli bilir. Futbol kulüplerinin hali “endüstriyel futbol” olarak nitelendirilerek özellikle yabancı oyunculara akıtılan milyon dolarla iflas etti. Takımında 10 dakika bile forma giymeyen oyunculara 10 Milyon dolar  veren kulüpler var ülkemizde.

Bu hazin duruma çare bulmaya çalışan Türkiye Futbol Federasyonu ile Bankalar birliği arasında imzalanan protokol, kulüplerin borçlarının yapılandırılması aslında futbolun battığının ifadesi olarak karşımıza çıkıyor.

Önce Eskişehirspor hakkında ki düşüncelerimizi kısaca paylaşalım.

Eskişehir bir futbol kenti.1.Ligde ve süper ligde en fazla seyircisi olan takım.

Geçmişi başarılarla dolu, Anadolu’da devrim yapmış,İstanbul takımlarına baş kaldırmış bir Eskişehirspor’un içinde bulunduğu acı tablo taraftarlarını üzmektedir.

Geçen hafta yapılan olağanüstü genel kurulda takıma başkan adayı çıkmadı.

Hali hazırda transfer yasağı var.O kadar kötü yönetiliyor ki sezon başında yasak olmasına rağmen milyon dolarlar verilerek oyuncu transfer edildi.

Elindeki oyuncuları kaybeden kulüp,U21 genç takımla maçlara çıkarak ilk devreyi 16 puanla küme düşme hattında kapattı.

Demem o ki 200 milyona yakın borcu bulunan kulübe kimse başkan olmak istemiyor.

Oksijen çadırında, taraftarın desteği ile yaşam mücadelesi veren Es Es’in gerçek sahibi bize göre vefakar taraftarı. Büyük işler yapıyorlar. Zaten böyle olmasaydı çoktan kapısına kilit vurulmuştu.

Bu taraftarlar icra kurulu oluşturarak (kurulda tribün liderlerinin de bulunduğu birkaç kişi) iki aydır kulübü yönetmeye, acil borçları yaptıkları kampanyalarla ödemeye çalışıyorlar. Ama nereye kadar!

Genel kurul divanı, seçime 15 gün ek süre vererek başkan bulmaya çalışıyor şimdilerde.

Gelelim Gümüşhanespor’a….

İki yıldır aldığı başarılı sonuçlarla bir üst lige göz kırpan ancak bunu bir türlü başaramayan Kırmızı Şimşeklerde bu sene işler hiçte iyi gitmiyor.

Aldığı başarısız sonuçlarla taraftarların beklentilerini karşılamayan, tamamen sonuca ve skora odaklı değerlendirmeler takıma zarar vermiş olacak ki birçok teknik adam ile yollar ayrılmış.

Hemşerimiz Ziya Doğan dahi sezon başında yalnız bırakıldığını defalarca söyleyerek istifa etmek zorunda bırakıldı. Birlikte çalıştığı Sezgin Köprülü kulüpten uzaklaştırıldı.

Kulüp içerisinde bizlerin bilmediği olumsuzluklar devam ediyor ki şimdide kulüp başkanı Kurban Karagöz istifa ettiği.

Basın açıklamasının satır aralarında gördüğüm kadarıyla ilgisizlikten ve yeterli desteği göremediğinden ayrıldığını belirtmiş Sayın Karagöz.

Gümüşhane gibi bütçesi, imkânları ve gelirleri kısıtlı illerde kulüp yöneticiliği yapmak zordur. Takım başarılı iken sorunlar görülmez hatta  üstü örtülür.

Ancak tersi olursa kulüp başkanlığı koltuğu diken gibidir.

Bu durumda şehrin tüm bileşenlerinin destek vermediği, il dışında bulunan hatırı sayılır iş adamlarının içinde bulunmadığı yönetimlerin işi zordur.

Kurban Karagöz’de futbola ilgi duyan İstanbul’da iş hayatına devam eden takıma çok faydası olmuş bir hemşerimizdi. Ama şimdi yok.

Neden yalnız bırakıldı? Kimler destek vermedi? İstifasının gerçek sebebi nedir? Soruları cevap beklemektedir.Dün Kayabüyükbayraktar bugün ise Kurban Karagöz. Değerlerimizi değirmen gibi öğütüyoruz.

Bu anlayış devam ederse yarın yönetici bulunmaz. Bizden söylemesi.

Kapalı kapılar ardında olup bitenleri taraftarın bilmesi gerekiyor. Şeffaf yönetilmeyen kulüplerin turnusol kağıdı Eskişehirspor ile Gümüşhanespor’dur.

Diğer kulüplerinin durumunun bunlardan farklı değil.

Anadolu’da futbol adeta fetret devrini yaşıyor. Çok yanlışlar var. Hangi birisini yazalım.

Altyapısı olmayan kendi evlatlarına güvenmeyen kulüpler borç denizinde yüzüyor…

Balık baştan kokmuş sevgili okuyucular. Hikâyeyi bilirsiniz;

“Vaktiyle güngörmüş, ihtiyar bir adamcağız balık almak için balık pazarına gitmiş. Pazarda her bir tezgâhtar bir taraftan bağırıyormuş: “Derya kuzusu bunlar deryaaaa… Haydi durmaaa, balık canlııı,” Adamcağız bir o tarafa bakmış, bir bu tarafa bakmış, sonunda gözüne kestirdiği bir tezgâha yaklaşmış. Onu gören satıcı hevesle yanına gel­miş. “Buyur beybaba, ne kadar vereyim? Bir kilo mu istersin, iki kilo mu?”

İhtiyar pek oralı olmamış. Belli ki balığı gözü tutmamış. “Kaç günlük bu balıklar? Pek taze durmuyor” demiş. Balıkçı terslenmiş. “Ne diyorsun sen baba! Daha şimdi çıktı sudan. Tuzu daha üzerinde! Suyu bile kurumadı!” İhtiyar adamcağız, eline balıklardan biri­ni almış. Evirmiş, çevirmiş, burnuna götürüp balığın kuyruğunu koklamış. “Bu balık kokmuş evlat” demiş.

Balıkçı sinirli sinirli cevap vermiş. “Bir de balıktan anlıyor numarası çekme bana babalık. Hiç balık kuyruğundan kokla­nır mı? Bilmiyorsun bari iftira etme balığıma.” İhtiyar da gülmüş ve cevabı yapıştırmış. “Evlat” demiş, “balık baştan kokmuşta acaba kuyruğuna kadar geldimi.Onu kontrol ettim.”

Bizdeki futbol anlayışı tam da bu balık hikayesi gibi…Kuyruğa kadar kokmuş vesselam…Göre ne…Köre ne…