Eskişehir madenciliğin sessiz şehri

Abone Ol

Maden Mühendisleri Odası tarafından Eskişehir’de düzenlenen Madencilik Çalıştayı’nı izlerken, salonda yalnızca teknik sunumlar dinlemedik. Aynı zamanda bu kentin yerin altındaki gerçek hikâyesiyle yüzleştik. Eskişehir çoğu zaman sanayi, üniversite, kültür ve yaşam kenti olarak anılıyor. Oysa bu şehir, yıllardır sessizce ama kararlılıkla madencilik yapan, yeraltı zenginlikleriyle Türkiye’nin üretim omurgasını taşıyan gerçek bir madencilik şehri.

Çalıştayın daha ilk dakikalarında verilen mesaj netti: Eskişehir’in maden potansiyeli tartışma konusu değil, artık doğru yönetim konusu olmalı. Bugün şehirde 84 arama, 356 işletme olmak üzere toplam 440 maden ruhsatı bulunuyor. Bu rakam, Türkiye genelindeki ruhsatların yüzde 3’ünden fazlasının Eskişehir’de yer aldığını gösteriyor. Bor üretiminin yüzde 67’si, manyezitin yüzde 50’si, alçı taşı ve kalsitin önemli bir bölümü bu topraklardan çıkıyor. Türkiye’nin bir numaralı krom ruhsatı tam 100 yıldır Eskişehir’de faaliyette. Bunlar tesadüf değil; bu şehir yerin altıyla güçlü bir bağa sahip.

Çalıştay Yürütme Kurulu Başkanı Haydar Çorum’un konuşmasında madenciliğin dünyanın en ağır ve en tehlikeli iş kollarından biri olduğunu vurgularken, sektöre yönelik olumsuz algının büyük ölçüde “doğru bilinen yanlışlardan” kaynaklandığını açıkça dile getirdi. Asıl sorunun madencilik yapılıp yapılmaması değil, nasıl madencilik yapılacağı olduğunu söyledi. Gelişmiş ülkeler başka gezegenlerde madencilik teknolojileri geliştirirken, kendi yeraltı kaynaklarını kullanmamanın akılcı olmadığını ifade etti. Çevresel etkilerin elbette konuşulması gerektiğini, en yüksek katma değerin nasıl elde edileceğinin, hangi madenin kamu eliyle hangisinin özel sektörle çıkarılacağının bilimle tartışılmasının zorunlu olduğunu vurguladı.


Şehrin yüksek maden potansiyeli

Eskişehir bu tartışmaları yapabilecek donanıma sahip. Borundan toryumuna, kromundan manyezitine, mermerden endüstriyel hammaddelere kadar neredeyse “hangisi var” değil “hangisi yok” denilecek bir çeşitlilik mevcut. Kaymaz’daki altın üretimi, Kırka Boraks, Nemli’deki manyezit sahaları, nikel veson dönemlerde dikkat çeken nadir toprak elementleri bu kentin stratejik değerini artırıyor. Üstelik üniversiteleri, maden ve jeoloji mühendisliği bölümleri, nitelikli insan gücü ve lojistik avantajlarıyla Eskişehir, yalnızca maden çıkaran değil, madenciliğin geleceğini tasarlayabilecek bir merkez konumunda.

Bugün Eskişehir’de madencilik sektöründe yaklaşık 6 bin kişi çalışıyor.. Bu sayı yalnızca bir istihdam ve verisi değil; sanayinin, enerjinin ve teknolojinin temel girdisini üreten bir sektörün şehir ekonomisine katkısının somut göstergesi. Eskişehir madenciliğinin ülke ekonomisine 2 milyar dolarlık katkı sağlandığı belirtiliyor Madencilik doğru yöntemlerle yapıldığında, çevreyle çatışan değil, çevreyi koruyan ve yenileyen bir anlayışla yürütülebilir. “Ya çevre ya madencilik” dayatmasının gerçekçi olmadığı, çalıştay boyunca defalarca vurgulandı.

Mesele çok açık: Eskişehir bir madencilik şehri ve bu gerçeği görmezden gelmek, kentin ve ülkenin potansiyelini heba etmek anlamına geliyor. Yapılması gereken, doğru bilgilendirme ile önyargıları kırmak, bilimi ve ortak aklı merkeze alan bir madencilik anlayışını güçlendirmek. Yerin altındaki zenginliği yerin üstündeki refaha dönüştürmek mümkün. Eskişehir bunu yıllardır yapıyor; şimdi bunu daha doğru, daha şeffaf ve daha sürdürülebilir biçimde yapma zamanı.


Son dönemlerde böylesine iyi organize edilmiş etkinlik takip etmemiştim. Eskişehir’de düzenlenen Madencilik Çalıştayı’nın altını özellikle çizmek gerekiyor. Uzun süren bir hazırlık sürecinin ürünü olan, ciddi emek verilmiş, iyi planlanmış ve yüksek katılımla gerçekleşen bu çalıştay, yalnızca bir teknik toplantı olmanın çok ötesine geçti. Madencilik konusunda konunun gerçek uzmanları; akademisyenler, maden mühendisleri, kamu yöneticileri ve özel sektör temsilcileri aynı salonda buluştu. Devlet aklıyla sektör deneyiminin, bilimle sahadaki pratiğin bir araya gelmesi, Eskişehir için son derece kıymetli bir tablo ortaya koydu.

Bu buluşma, madenciliğin sloganlarla ya da önyargılarla değil, bilgiyle, bilimle ve ortak akılla konuşulması gerektiğini net biçimde gösterdi. Şehrin yeraltı zenginliklerini çevreyle barışık, insan odaklı ve sürdürülebilir bir anlayışla ekonomiye kazandırma iradesi, çalıştayın her oturumunda hissedildi. Emeği geçen Maden Mühendisleri Odası başta olmak üzere, çalıştayın hazırlanmasında ve gerçekleşmesinde katkı sunan tüm kurumları, bilim insanlarını ve paydaşları yürekten tebrik etmek gerekiyor. Eskişehir’in madencilik geleceği adına atılan bu adım, doğru yolda olduğumuzu gösteren güçlü bir işarettir