Eskişehir Bilecik Tabip Odası, Dr. Aynur Dağdemir’in öldürülüşünün 10. yılında sağlıkta ve toplumsal alanda artan şiddete dikkat çekerek “Kadınlar en güvenli olması gereken alanlarda bile şiddet tehdidi altında” açıklaması yaptı.
Eskişehir Bilecik Tabip Odası Şube Sekreteri Dr. Nesrin Küçük, 19 Kasım’ın sağlık çalışanları ve kadınlar için acı bir gün olduğuna dikkat çekerek, artan şiddet sarmalına karşı güçlü bir açıklama yaptı. Dr. Küçük, 2015 yılında Samsun’da sekreterini korumaya çalışırken eski eşinin saldırısıyla yaşamını yitiren Dr. Aynur Dağdemir’in ölümünün 10. yılı dolayısıyla sağlıkta ve kadına yönelik şiddete ilişkin önemli mesajlar verdi.
Dr. Küçük, “Her geçen gün yaşamın her alanında yükselen şiddet dalgası normalleşiyor. Sağlık çalışanlarının, özellikle de kadınların güvensiz çalışma alanlarında maruz kaldıkları şiddet artarak görünür hale geliyor. Ancak tüm kayıplarımıza rağmen hâlâ etkili önlemler alınmıyor” dedi.
Türkiye’nin farklı illerinde erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarını anımsatan Küçük, şu isimleri hatırlattı:
Dr. Melek Bağçe, Dr. Feray Balkan, Hemşire Sibel Kavılı, Hemşire Ayfer Kaya, Hemşire Hülya Tortop, Diş Hekimi Yasemin Uludağ Çetin, Hemşire Saniye Arslan ve Ebe Ayşe Merve Sağ.
“Onları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!” sözleriyle kararlılık vurguladı.
“Şiddet en güvenli alanlarda bile kadınları buluyor”
Sağlıkta şiddetin yalnızca sistemsel eksikliklerden değil, aynı zamanda toplumda kadınlara yönelik artan eşitsizlik ve değersizleştirmeden beslendiğini belirten Küçük, kadınların evde, işte ve sokakta sürekli şiddet tehdidi altında olduğunu söyledi.
“Siyasi kararlar şiddeti besliyor”
Kadınları yoksullaştıran ve aile içine hapseden politikaların şiddeti görünmez kıldığını ifade eden Dr. Küçük, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi, nafaka ve medeni haklara dair tartışmaların gündeme getirilmesi gibi adımların eşitsizliği derinleştirdiğini söyledi.
Ayrıca 11. Yargı Paketi ile LGBTİ+ bireylerin görünmez kılınmaya çalışıldığını belirten Küçük, bu politikaların toplumdaki nefret iklimini büyüttüğünü vurguladı:
“Bu adımlar şiddetin meşrulaşmasına, ayrımcılığın normalleşmesine zemin hazırlıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet her alanda daha da derinleşiyor.”