PHOTO-2021-12-08-17-04-28 (1)
Eylül’den Kalan adlı öykü kı̇tabının yazarı İkbal Kaynar Manşet gazetesine özel söyleşide Sevim Şahin’in sorularını yanıtladı 
Sevgili İkbal onca kitaptan sonra neden öykü yazmaya karar verdin?
Onca kitaptan sonra neden öykü…12 Eylül’e dair çok yazılar, kitaplar yayınlandı. Ben uzun uzun 12 Eylül tahlilleri yapmadan veya “Biz şunları yaptık, onlar şöyleydi, bizim örgüt böyleydi” deyip nostalji yapmadan kendimce okuyanlara ya da o dönemi merak eden gençlere gerçekleri sunmak, yaşanılan gerçekliği mizah yollu anlatmak için öykünün daha iyi bir yol olduğunu düşündüm. Zaten yazacaktım bunları, yazmasaydım Sait Faik’in dediği gibi delirirdim sanırım.
12 Eylül sanata daha mı çok yaklaştırdı sizi? 
12 Eylül içimizdeki sanat aşkını ortaya çıkardı. Belki sanata o zor günleri yaşarken yeterince önem verseydik, sanatı küçümsemeseydik daha farklı olurdu her şey. Hep devrimden sonraya kalmıştı sanat ve estetik. Dönem gerçekten zordu ve mücadeleyi gerektiriyordu söz sahibi olmak ve hayatta kalmak için. Hep ertelemiştik mutlu olmayı, gülmeyi, sevgiliyle el ele dolaşmayı. Kendi koyduğumuz yasaklarla çoğu güzelliklerden yoksun kaldık.12 Eylül sonrası cezaevlerinde kimileri içinde gizlenen bu istekleri, yetenekleri açığa çıkardı yabancı dil öğrenerek, daha farklı kitaplar okuyarak, kimileri de şiir, roman yazarak, çeviri yaparak.
Peki 12Eylül’ü daha çok erkekler mi anlattı? 
Kadınlar, kadın olmanın bilincine 12 Eylül sonrası vardılar. Ne kadar erkekler kadın haklarından yana olduklarını söyleseler de, ataerkil düzenden ve kendilerinden kaynaklanan zaaflardan dolayı kadınlar bazı zamanlar görmezden gelindi. Yine kadınlar vardı cezaevi önlerinde oğulları için direnen, yerlerde sürüklenen... Cumartesi Anneleri de bunun en güzel örneği.
Geçmişle yüzleşmeyi sık sık konuşuruz, ama bir türlü bu yüzleşmeler gerçekleşmedi, bu konuda neler söyleyeceksin?
“Güneşli güzel günleri, özgürlükten, adaletten yana yarınları düşlüyorsak bu süreçle de yüzleşmemiz gerekir” diye düşündüğümden o günleri ve hala üzerimizde olan etkilerini öykü olarak anlatmaya çalıştım. Okuyunca yüzlerde buruk bir gülümseme, bazen de iki damla gözyaşı olursa o günler unutulmasın ve tekrar yaşanmasın diyedir. Daha önce şarkı sözlerinde ve şiirlerde özlem ve özeleştiri temelinde dizeler yazmıştım. Şimdi de öykü yoluyla yazmaya ve düşleri büyütmeye devam diyorum yani... Eylül Sinmiş Üstümüze adlı şiirimin bir bölümünde şöyle demiştim:
“Konmasa da kahkaha kuşları omzumuza sık sık Yok saymadık gülüşleri
Kırık olsa da bir dalımız Maviyi hiç unutmadık... “
Eskişehir’de bir rüzgar esti sevgili İkbal çok teşekkür ediyoruz hep şiirle şarkıyla bizimle ol…

Editör: Mustafa YILDIRIM