1920 de İstanbul’u işgal eden İngilizler Padişaha baskı yaparak Anadolu hareketine karşı fetva çıkarmasını istediler.Şeyhülislâm, Haydarızâde İbrahim Efendi idi. Bu fetvayı vermeyerek görevinden ayrıldı. İngilizler, Hükümeti tazyik ederek (baskı yaparak) ille de  fetva istiyorlardı. İbrahim efendinin yerine Dürrizâde Abdullah Efendi geçti ve 11 Nisan 1920’de şu fetva’yıverdi ;

DÜRRİZADE ABDULLAH’IN FETVASI : 11.04.1920

“Dünya düzeninin sebebi olan ve kıyamet gününe kadar Ulu Tanrı’nın daim eyleyeceği İslâm Halifesi Hazretleri’nin veliliği altında bulunan İslam memleketlerinde bazı kötü kimseler anlaşarak ve birleşerek ve kendilerine elebaşılar seçerek Padişah’ın sadık uyruklarını hile ve yalanlarla aldatmakta, yoldan çıkartmaktadırlar. Padişahın yüksek buyrukları olmaksızın asker toplamaktadırlar. Görünüşte askeri beslemek ve donatmak bahaneleriyle, gerçekte ise mal toplamak sevdasıyla, şeriata uymayan ve yüksek emirlere aykırı bir takım haksız ödemeler ve vergiler koymakta ve çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mal ve eşyalarını zorla almakta ve yağmalamaktadırlar.(…)  Hilâfet merkezi ile Padişah ülkesi arasındaki ulaştırmayı ve haberleşmeyi kesmekte ve devletin emirlerinin yapılmasına engel olmaktadırlar.

(….)  Bu işleri yapan yukarıda söylenmiş elebaşılar ve yardımcıları ile bunların peşlerine takılanların dağılmaları için çıkarılan yüksek emirlerden sonra bunlar, hala kötülüklerine inatla devam ettikleri takdirde işledikleri kötülüklerden memleketi temizlemek ve kulları fenalıklardan kurtarmak dince yapılması gerekli olup, Allah’ın “öldürünüz” emri gereğince öldürülmeleri şeriata uygun ve farz mıdır” Beyan buyrula?

CEVAP: Allah bilir ki OLUR.

Dürrizâde El-Seyid Abdullah

Dürrizâde Fetvası ve ikinci bir fetvaya göre idam edilmeleri şart ve uygun olanlar şunlardır:

“M. Kemal Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Kara Vasıf, Dr Adnan Adıvar ve Halide Edip Adıvar, İsmet İnönü, Bekir Sami Bey, İsmail Fazıl Paşa, Celalettin Arif Bey, Hamdullah Suphi Bey, Rıza Nur Bey, Yusuf Kemal Tengirşek, Cami Baykut, Ankara müftüsü Rıfat Börekçi…”

ANKARA MÜFTÜSÜ RIFAT EFENDİ’NİN KARŞI FETVASI 16.04.1920

Dünyanın düzeninin sebebi olan Müslümanların Halifesi hazretlerinin hilafet makamı ve saltanat merkezi olan İstanbul, Halife’nin rızası hilafına olarak, müslümanların düşmanları olan devletler tarafından fiilen işgal edilerek İslam askerleri silahlarından soyulup bazıları haksız yere öldürülerek,bütün istihkamlar, kaleler diğer harp vasıtalarını zapt ve resmi muameleleri yürütme ve müslüman askerleri techize memur olan Bab-ı Ali ve Harbiye Nezaretine el konularak, halifeyi, milletin hakiki faydalarını temin edecek tedbirler almasından fiilen yasaklama, sıkı yönetim ilanı, Divan-ı Harpler teşkil ederek İngiliz kanunlarına uygun olarak muhakeme ve cezalandırma suretiyle Halife’nin hükmetme hakkına müdahale ve yine Halife’nin arzusu hilafına olarak Osmanlı memleketinin bir parçası olan İzmir, Adana, Maraş, Antep ve Urfa havalisine düşmanlar tarafından tecavüz edilerek, gayrimüslim vatandaşlar ile işbirliği halinde müslümanları öldürüp, mallarını soygun ve yağma edip , namuslarına tecavüz ederek mukaddesatlarını tahkir ettikleri taktirde yukarıda açıklandığı gibi harekete maruz kalan ve esir olan gayretlerini sarfetmek bütün müslümanlara farz olur mu?

CEVABI BUDUR : Allah en iyisini bilir , OLUR

Bu şekilde hilafetin meşru haklarını , gasbedilen gücünü geri almak ve tecavüze maruz kalan memleketleri düşmandan temizlemek için cihad edip savaşan müslümanlar dinen devlete isyan etmiş olurlar mı?

CEVABI BUDUR : Alah en iyisini bilir. OLMAZLAR

Yukarıda yazıldığı şekilde Hilafetin gasbedilen haklarını geri almak için , düşmanlara karşı açılan savaşta vefat edenler şehit, hayatta kalanlar gazi olurlar mı?

CEVABI BUDUR : Allah en iyisini bilir. OLURLAR

Bu şekilde cihat edip dini görevlerini yerine getiren müslümanlara karşı düşman tarafından müslümanlar arasında silah kullanıp adam öldüren kişiler en büyük günahı işlemiş ve fesat çıkarmış olurlar mı?

CEVABI BUDUR : Allah en iyisini bilir. OLURLAR.

Düşman devletlerin zorlaması ve kandırması sonucu verilen hak ve hakikat ile bağdaşmayan fetvalara müslümanların bağlanmaları ve dinen ona göre hareket etmeleri doğru olur mu?

CEVABI BUDUR : Allah en iyisini bilir. OLMAZ

16 Nisan 1336 (1920)

Mehmet Rıfat (BÖREKÇİ)

Ankara Müftüsü

95 yıl önce bu gün16 Nisan 1920 de Kuvva-yıMilliyeci Hoca Rıfat Efendi  (Börekçi) vatan haini İngilizci Dürrizade’ye bu cevabı  veriyordu. Dikkat ederseniz Rıfat Hoca fetvanın sonunda “bunların katli vacip midir ?” diye sormamış..Rahmetle, minnetle…